KONULAR

Asrın İhaneti FETÖ

15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemiz dünya tarihindeki en alçakça darbe girişimine şahit olmuştur. Üzerine din kisvesini giymiş hainler, sözde paranoyak hocalarının arkasında İslam düşmanlarıyla birlikte ülkemizi yıkmak için büyük bir oyun planlamışlar, gözleri dönmüş caniler, bu planı uygulamak için her türlü caniliği yapmaktan geri kalmamışlar, 248 vatandaşımızı şehit, 2193 vatandaşımızı gazi etmişlerdir.

Ama şunu unutmuşlardı…

Cenabı-ı Rahman Olan Allah (cc) Ayeti kerimesinde;

“Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Müminler yalnızca Allah’a güvenip tevekkül etsinler.” [1] Buyurmaktadır.

Ne kadar oyun yapsalar da, ne kadar plan yapsalar da, ne kadar güçlü olduklarını zannetseler de; “GÜÇ VE KUDRET SAHİBİ ALLAHU TEÂLÂ’DIR.”

Şimdi birileri çıkıp, şer odaklarının algı operasyonlarına kanarak “bu gerçek bir darbe girişimi midir” diyerek hedef saptırıp “Bu kadar kuvvetliydiler de neden darbe yapamadılar?” diyerek zihinleri bulandırmaya çalışmaktadırlar.

200 den fazla kardeşimizin ölümü ile sonuçlanan bu vahim duruma; bu ülkede yaşayan, bu olayların içinde bulunan kişileri “Gerçek bir darbe midir, değil midir” diye şüphe ile bakmaya, böyle söylemlerde bulunmaya nasıl bir düşünce yapısı itmekte bunu da anlamakta zorluk çekiyoruz.

Tabi ki darbeydi. İki yüz küsur insan bir tiyatroda can vermediler. Dayandırdıkları sebeplere bakarak yorum yapmak, güç ve kuvvetin Allah’ın elinde olduğunu unutmaktır. Biz Allah’a ve Onun sonsuz kudretine inanan insanlarız. Her şey Rabbimin yardımı ile kazanılmıştır.  Darbe akşamı Evliyaullah’ı gözleriyle gören insanları TV’lerde seyrettik. Manen yaşananlar ehline malumdur.

Onun için biz Allah’ın izni ve inayetiyle yerin altındakiyle yerin üstündekiyle bir milletiz. Aramızda hiç bir fark yok. Sadece cismani âlemden varlık kalkmıştı ama ruhaniyetleri daim içimizde bulunmaktadır.

Onların baktığı cepheden bakacak olursak Alparslan Hz.lerinin Romen Diyojen’le girdiği savaşı kazanamaması lazımdır. Resullah’ın Bedir Harbi’ni kazanması, Atalarımızın Çanakkale’de destan yazması mümkün değildir.

Çünkü karşı taraf sayıca ve teknoloji bakımından çok üstündü.

Sureti Haktan görünüp İslam’ı lekelemiş fetö masonik yapılanmasının; bu milletin reisi cumhurunu ve devletini katil olmakla bir oyun uğruna milletini katletmekle ve binlercesini yaralamakla itham etmesi çaldıkları minareye kılıf aramaktan başka bir şey değildir. Bu masonik yapılanmanın her gün yeni bir hainlikleri ortaya çıkmakta, gün ve gün yaptıkları her şey çirkin yüzünü sergilemektedir.

Bugün ise bu durumu fırsat bilen münkir ve münafıklar FETÖ yapılanmasını “mal bulmuş mağribi” gibi Müslümanların üzerine yaftalamaya çalışmaktadırlar. FETÖ’yü örnek gösterip bütün İslami cemaatleri aynı şekilde yaftalamaya çalışmaktadırlar. Böyle yapılanmalar olabilir mi? Tabi ki olabilir.

Ancak bizim ölçümüz Kuran ve sünnetdir. Cennet mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri “ Bizim ölçümüz Kuran ve Sünneti Resullahtır. Kim bunu gayrısından iş yaparsa atıldır, batıldır.” Buyurmuşlardır.

Müslüman ferasetlidir. O kadar İslam’a aykırı iş yapıldığını göreceksin, sonra bu oluşum içerisinde bulunacaksın. Unutmayın! Bunu yapanlar da, kurgulayanlar da “Müslümanlar yaptı” diyenler de aynı takımın oyuncularıdır. PKK , FETÖ , DAEŞ denilen hainlerin isimleri farklı olsa da amaç ve gayeleri birdir.

Şer cephelerin yeni amaçları İslâmî kesimleri birbirine kırdırmaktır. Amaçları Yüzyıllardan beri süre gelen Tasavvufi yapıları yok etmektir. Amaçları Ehl-i sünneti bozmaktır. Amaçları İslami ayakta tutan omurgayı parçalamaktır. Bir dirilişi, bir uyanışı engellemektir.

Cemaatler olsun Tarikatlar olsun ticari kuruluşlar değildir, siyasi oluşumlar değildir. Böyle oluşumlar içinde bulunanlar ne cemaattir ne de tarikattır. Allah Resulü şöyle buyurmuştur;

“Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden riyakârlar çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur.” [2]

Bizlerin amacı Cennet Mekan Abdullah Babamızın dediği gibi “Davamız İrşattır. Davamız İnsanlara İyi Ahlakı, İslam’ı, Edebi, Terbiyeyi, İnancı, Öğretmek ve Yaşatmaktır .”

Kendimize çeki düzen verip, oyunu oynaşı bırakmalıyız. Oyuna oynaşa daldığımızda işte böyle felaketlerle karşı karşıya kalmaktayız Allah’ın ipine sımsıkı yapışmalıyız. Sünneti Resullah’ı ihya etmeliyiz. Boş işleri bırakıp, malayaniyi terk etmeliyiz. Söylediğimiz sözlere, halimize ve hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Müslümanın ferasetli olması, şecaatli olması lazım.

Birlik ve beraberlik ile ırk cins ayırmadan aynı bayrak altında, aynı toprak üstünde “Allahu Ekber” nidaları ile Rabbimizin izni ve inayeti ile bu çirkin girişim püskürtülmüştür. Bir olduğumuzda,  Allah’a sığındığımız da ne kadar kuvvetli olduğumuzu Rabbim bizlere bir kez daha göstermiştir. Cenab-ı Zül Celal Hz.leri kendimize çeki düzen vermemiz için bu millete bir fırsat daha vermiştir. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.

 Büyük şair Mehmet Akif’in dizeleri ile sözlerimizi noktalayalım;

 Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Rabbi birliğimizi dirliğimizi daim etsin…




[1] Mâide, 5/11

[2] Tirmizi