Sorunuzun cevabını Üstadımız Abdullah Baba Hazretlerinin bir sohbeti ile anlatmak istedik, zira içerisinde öyle ölçüler var ki bu ölçülere uyulduÄŸu takdirde Hem Allah’ın, hem Habibi Muhammed Mustafa’nın (SAV) hem de Evliyaullahın memnun ve razı olacağı kâmil bir iman sahibi olmanın haberi verilmiÅŸtir. Rabbim cümlemizi kâmil iman sahibi olanların zümresinden eylesin.(Âmin)

Üstadımız Buyurdu ki;

KardeÅŸlerim!

Nefis, ÅŸeytan, mal sevgisi, mülk sevgisi, kasa sevgisi, evlat sevgisi, makam sevgisi bütün sevgiler kalbimizde olur. Ä°ÅŸte Allah’ı sevdiÄŸimiz zaman Allah’ı zikrettiÄŸimiz zaman Allah-u Teâlâ Hazretlerinin esmasının nuru ile kalbimizden masivayı atar. Nazargahı ilahi kalp olur. Ä°ÅŸte bu kalbe Allah’ın nazarı geldiÄŸinde hem cennet hem de cemalullah vardır. Nasıl namazın tadili erkânı varsa, tarikatında tadili erkânı vardır. Daima kalbimize esmayı söyleyeceÄŸiz ki bu mâsivalar çıksın.

KardeÅŸlerim!

Ä°slam dini bize emanettir, vücudumuz bize emanettir, namusumuz, evdeki ailemiz ve çocuklarımız bize emanettir. KomÅŸumuz çocuÄŸunu bize bıraktı ise o da bize emanettir. Bir kardeÅŸimiz parasını bize verdi ise emanettir. Kur-an bize emanettir, Rasulullah’ın (sav) sünnetleri emanettir. Nefesimiz, gözümüz bütün azalarımız emanettir.

Bu emanetleri ruhumuz çıkınca topraÄŸa bırakacağız. Onun için bize verilen bu emanetlere hıyanet etmeyelim.

OlduÄŸunuz gibi görünüp, göründüÄŸünüz gibi olun. Dergâhta nasılsanız, evde de aynı olun. Burada namaz kılıp eve varınca kötü söz söylüyorsunuz, iÅŸinize varınca hile yapıyorsunuz, onun bunun aleyhinde konuÅŸuyorsunuz.

Zamanında bir kardeÅŸimiz vardı, kendisini sever hayran olurdum. Elbisesine, cübbesine sarığına bakar;

 “Allah Allah ne güzel insan” derdim. Ä°lk kızımı gelin ettim, onların komÅŸusuymuÅŸ. Bir hafta sonra bizi davet ettiler. Asmanın altında yemek yiyecektik, o hayran olduÄŸum adamın dilinden kötü sözler çıkıyor, ona buna bağırıp, çağırıyor, çok ÅŸaşırdım. Neden bu kadar öfkelendiÄŸini sordum. “— TavuÄŸun altından yumurtayı almadıkları için”- bu kadar öfkelenmiÅŸ, tüylerim ürperdi.

 “Aman Yarabbi, içerde bir türlü, dışarıda bir türlü” diye düÅŸündüm.

Demek ki;

OlduÄŸunuz gibi görünüp göründüÄŸünüz gibi olun, saçınızla sakalınızla herkese örnek olun. Söz verdiÄŸiniz zaman sözünüzü yerine getirin, bir iÅŸe söz vermeden önce kendi içinde bir süz ondan sonra sözünü ver ve sözünü yerine getir.

Rasulullah (sav) Efendimize sordular;

Sözünü tutmayan insan neye benzer denilince,

“Siz yere tükürürsünüz, söz veren insan yere tükürmüÅŸ gibidir. Sözünü tutmayan insan da tekrar o tükürüÄŸü aÄŸzına almış gibidir”, buyuruyor.

Namusunuzu koruyup baÅŸkasının namusuna da bakmayacaksınız. Kendi ailen, kızın, çocuÄŸun nasılsa baÅŸkasının kızı da onun namusudur, kötülük yapma. Elinizi, gözünüzü, midenizi ve ayaklarınızı haramdan sakının, ÅŸu arkadaşımızın meyvesiymiÅŸ, ÅŸu arkadaşımızın dükkânıymış deyip, eliniz ile kötülük yapmayın. Diliniz ile haram söylemeyin, midenize haram girmesin, gözünüz ile kadınlara bakmayın.

Åžimdi kardeÅŸlerim!

Herkim bu anlattığımız ölçülere riayet ederse kâmil imana erer. Allah-ü Teala sever, Rasulullah Efendimiz sever, dostları sever, EÄŸer bu ölçüler içerisinde deÄŸilseniz içine girmek için kendinizi zorlayacaksınız.

Allah-u Teâlâ Hazretleri cümlemize ahlakı Muhammediye ile ahlaklanıp, olduÄŸu gibi görünüp göründüÄŸü gibi olanlardan eylesin. Âmin.