SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
DerviÅŸler dergâhlarda nasıl hizmet etmeleri gerekir? Hizmetin önemi hakkında bilgi verebilir misiniz?
CEVAP
Günümüz tasavvuf yaÅŸantısındaki dergâh geleneÄŸi Ashab-ı suffa ‘dan beri gelen bir hadisedir. Ashab-ı suffa Hz. Peygamber (sav)'in mescidine bitiÅŸik sofada barınan ve Ä°slami tedrisatla meÅŸgul olan sahabilere verilen isimdir. Buradaki ilim tahsil edenlerle bizzat Peygamberimiz (sav ) ilgilenmiÅŸ. Halk da buradaki ilim tahsil eden talebelerin yeme içme ihtiyaçlarını karşılamıştır.
Gücü kuvveti yerinde olan Suffeliler, daÄŸdan sırtlarında odun taşımak dâhil olmak üzere ellerinden gelen iÅŸleri yaparlar, mümkün mertebe ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlardı. Yoksa Suffe, bir tembeller yuvası deÄŸildi. Son derece ihtiyaç ve zaruret içinde olsalar da, iffet ve vakarları onlara, baÅŸkalarından bir ÅŸey istemeye izin vermiyordu. Åžu ayetin onlar hakkında indirildiÄŸi rivayet edilir. [1]
"Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaÅŸamayanlara; hayâlarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin sandıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın; yüzsüzlük ederek insanlardan bir ÅŸey istemezler. Sarf ettiÄŸiniz iyi bir Åžeyi, Allah Åžüphesiz bilir. " [2]
Ashab-ı suffa ile baÅŸlayan tekke, dergah oluÅŸumu günümüz koÅŸulları altında yeniden ÅŸekillenerek iÅŸlevlerini sürdürmektedir. Ä°nsanlara Allah ve Resulünü tanıtmak, sevdirmeye çalışmak, Ä°slami yaÅŸantının temel esaslarının öÄŸretmek, yardıma muhtaç insanlara yardım etmek bu oluÅŸumlar içinde yapılmaya çalışılmaktadır.
Eski dergâhlarda, ribatlarda [3] iÅŸ ve iÅŸlemlerin yürüyebilmesi için herkesin bir vazifesi bir sorumluluÄŸu vardı. AÅŸçısı ayrı, temizlikçisi ayrı, daÄŸdan odun getireni ayrıydı. HiyerarÅŸik düzen için de herkesin görev ve sorumlulukları vardı.
Åžimdi günümüzde bu hizmetlerin, bu vazifelerin çoÄŸu ortadan kalktı. Günümüzde yapılacak en önemli, en çok ihtiyaç duyulan hizmet emr-i bil maruf nehy-i anil münker yapıp hakkı hakikati insanlara ulaÅŸtırmaktır.
" Ä°çinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliÄŸi emredip kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun..."[4]
"Ä°srâil oÄŸullarından inkâr edenler, Davud'un ve Meryem oÄŸlu Ä°sa'nın diliyle lanetlenmiÅŸlerdi. Bu, baÅŸkaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi!" [5]
Ayeti kerimelerden anlaşılacağı üzere bir Müslümanın, bir derviÅŸin en önemli vazifelerinden bir tanesi iyiliÄŸi emredip kötülüÄŸü sakındırmak, Hakkı hakikati insanlara anlatmaktır. Åžuurlu bir Müslüman çevresinde yaÅŸananlara kayıtsız kalamaz.
Peygamber Efendimiz (sav) "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliÄŸi emreder kötülüÄŸe engel olursunuz, ya da Allah, yakında umumi bir bela verir. O zaman dua edersiniz, fakat duanız kabul olmaz."[6] Buyurmaktadır.
DerviÅŸin yoluna yapacağı en büyük hizmet, örnek bir insan olup manevi bayraktarlık yapmaktır. Allah rızası için yolun güzelliÄŸini edebini adabını hem kendi üzerinde taşıyacak hem insanlara da anlatacaktır. Ä°nsanlar kal’e yani söze deÄŸil, hal’e bakarlar.
Åžu kısa hikâye söz de derviÅŸ görünenlere ne güzel bir uyarıdır;
Bir gün yaralı bir kuÅŸ Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir derviÅŸin kırdığını söyler. Hz. Süleyman derviÅŸi hemen çağırtır ve ona sorar:
Bu kuÅŸ senden ÅŸikâyetçi, neden kanadını kırdın?
DerviÅŸ kendini ÅŸöyle savunur:
"Sultanım, kuÅŸu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yaklaÅŸtım yine kaçmadı. Teslim olacağını düÅŸünüp atladım. Yakalayacağım esnada kaçmaya çalışınca kanadı kırıldı"
Hz. Süleyman:
"Bak, bu adam da haklı, niye kaçmadın? O sinsice yaklaÅŸmamış, hakkını savunabilirdin. Åžimdi kolum kırıldı diye ÅŸikâyet ediyorsun"
KuÅŸ ÅŸöyle cevap vermiÅŸ:
"Onu derviÅŸ kıyafetinde gördüÄŸüm için kaçmadım. Avcı olsa hemen kaçardım. DerviÅŸ olmuÅŸ birinden bana zarar gelmez diye düÅŸündüm.
Hz. Süleyman bu savunmayı doÄŸru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
“KuÅŸ haklı, hemen derviÅŸin kolunu kırın” diye emreder.
Ancak bu emre kuÅŸ itiraz eder:
“Efendim, sakın böyle bir ÅŸey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.
KuÅŸ sebebini ÅŸöyle açıklar: “Efendim, derviÅŸin kolunu kırarsanız, kolu iyileÅŸince yine aynı ÅŸeyi yapar. Ben onun derviÅŸ kıyafetine kandımda ondan kaçmadım. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviÅŸ elbisesini çıkarın. Çıkarın ki, benim gibi kuÅŸlar bundan sonra aldanmasın!
Ne güzel söylemiÅŸ Aşık;
Emrah 'ım cehdeyle kâli hâl eyle
Kâl ehli olandan infisâl eyle
Erenleri bul da imtisâl eyle
Seni de vâsıl–ı mevlâ ederler…
Bugün âlimler Ä°slam’ın tebliÄŸ boyutunu öne çıkarmaktalar. Temsil boyutunu ise tamamen atlamışlardır. YaÅŸamadığımız, temsil etmediÄŸimiz bir dinin güzelliklerini anlatmak insanlarda bir etki bırakmayacaktır.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
“Siz iyi bir insan olmayıp, çevrenizdeki insanlara yardım sever olmazsanız istediÄŸiniz kadar ayet ve hadisten bahsedin o insan üzerinde bir etkiniz olmaz. Ama Peygamber Efendimiz gibi iyi bir insan olursanız, mesela komÅŸunuza kömür gelmiÅŸ hiçbir menfaat gözetmeksizin karşılıksız sırf Allah’ın rızası kazanmak için yardıma inerseniz, komÅŸunuz “ne güzel insan” der. “Namazda kılıyor maÅŸallah. Bende o insan gibi olayım” der, hidayet nuruna gark olur.”
Artık dergâhlarda eski usul ve kaideler uygulanmamaktadır. Kimse bizden, Ä°brahim Ethem gibi kırk yıl daÄŸdan odun çekmemizi, Mahmut Hüdai Hz.leri gibi sokaklarda ciÄŸer satıp, hela temizlememizi istemiyor. Bugün bir harama bakmamak bir gün çilehanede durmaya bedel olmuÅŸ durumdadır.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerine bir gün bir derviÅŸi “dergâha nasıl hizmet edebilirim efendim” deyince
Efendi Hz.leri; “OÄŸlum çayı demleyende çıkar, suyu getirende çıkar. Yolumuzun güzelliklerini anlatın. Ä°nsanları zikrullah halakalarıyla tanıştırın. En güzel hizmet dergâha kahve köÅŸelerinden, meyhanelerden, Ä°slam’dan uzaklaÅŸmış insanları getirmektir.
Sohbet kasetlerini çoÄŸaltın. Çevrenizdeki insanlara dinlettirin. Dört beÅŸ arkadaşınızı evinize davet edin, onlara ikram da bulunun bir sohbet kaseti açıp seyrettirin. Rahmet olur bereket olur.”
Bizler belki o gün Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin sözlerinin deÄŸerini anlayamadık. Ne kasetlerini çoÄŸalttık nede insanları dinletmek için bir çaba harcadık.
Bugün yolumuza, davamıza hizmet etmek elimiz de sosyal medyada Efendi Baba Hz.lerinin sohbetlerini paylaÅŸabiliriz. Sitemizde cevaplanan soruları çevremizdeki insanlara yine sosyal medyada paylaÅŸarak aktarabiliriz. Lamelif dergimizi daha fazla insana ulaÅŸtırmak için çaba harcayabiliriz.
Ama ne yazık ki biz bunları yapmak yerine insanları güldürmek için abuk sabuk paylaşımlar yaparak bir birimizle yarışıyoruz.
Rabbim bizleri dergâhına gerçek hizmet edenlerden eylesin inÅŸallah…
[1] Kurtubî, el-Câmi'u li Ahkâmi'l-Kur'an, III, 340
[2] el-Bakara, 2/273
[3] Ribat: Sınır boylarında ve stratejik mevkilerde askerî amaçlı müstahkem yapılara verilen ad. Kervansaray
[4] Âl-i Ä°mran, 3/104
[5] Maide, 5/78-79:
[6] Tirmizi, Fiten, 9.
Okunma Sayýsý : 8022 Soru Tarihi: 3/25/2017
Cevapladığınız sorulardan, hafta sonu ki vuslat programındaki hizmetlerinizden dolayı Rabbim sizlerden razı olsun...
Vuslat programlarının biraz daha erken baÅŸlama ihtimali varmıdır,uzak yollardan gelenler için saat ayarı yapılabilir mi dönüÅŸ yolculuÄŸu için.teÅŸekkürler