SORULAN SORU

Ailesi küçükken dini yönden yetiÅŸtirmeye çalışan bazı çocuklar büyüdüklerinde ailem çok sıktı deyip tam tersi hâl alabiliyor. Ya da tam tersi ailesi hiç uyarmayan çocuklar büyüdüklerinde dini hassasiyetleri olunca aile ortamında baskı görmeye baÅŸlıyor. Bunun ortası nasıl olmalıdır? Kız çocukları için küçükken istediÄŸini giysin hevesini alsın mantığı doÄŸru mudur?

CEVAP

 

Bu mantık yanlıştır. Ä°slam’da, tasavvufta böyle bir mantık yoktur. Ä°slam istikamete önem vermiÅŸtir. DoÄŸru devamlı bir biçimde sekteye uÄŸramadan verilmesi lazımdır. Bir doÄŸru bir yanlış insan psikolojisinde zafiyete yol açmaktadır. Burada çocuk hevesini almıyor, çocuÄŸun hevesi oluÅŸturuluyor. Nefsini o yönde eÄŸitimine baÅŸlıyoruz. Åžuuraltına yavaÅŸ yavaÅŸ iÅŸlemiÅŸ oluyoruz. Çocuk psikolojisinin daha anne karnında ÅŸekillenmeye baÅŸladığını düÅŸünürsek “küçükken yapsın ne olacak” sözleri bizleri felakete sürükleyen en büyük etken olacaktır.

Atalarımız boÅŸuna dememiÅŸ “ AÄŸaç yaÅŸken eÄŸilir.” Biz ebeveynler olarak çocuklarımızın üzerinde sorumluluklarımız vardır.

Cenab-ı Allah Ayet-i kerimesinde:

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı taÅŸ ve insanlar olan ateÅŸten koruyun…” [1] Buyurmaktadır.

Ä°mam Gazali der ki:

 “Bu ayette istenen ÅŸey, çocuÄŸu terbiye etmek, ahlâkını güzelleÅŸtirmek, kötü arkadaÅŸlarda korumak, dinin icaplarını öÄŸretmek, zevk için yemeye alıştırmamak, süs ve konforu sevdirmemek gibi faaliyetlerdir.”

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri

“ Tırnak kadar çocuklara anaokullarında, ilkokullarda gelinlik damatlık giydirip, birini damat birini gelin yapıyorlar. Bunlar yanlış davranışlardır. Bu gibi davranışlar sabi yavruların ar damarlarının yırtılmasına sebep olur. Ar damarı yırtıldı mı ne olur?

Ar damarı yırtıldı mı? ÇocuÄŸun hassasiyetleri ortan kalkar, insan bu ÅŸekilde eÄŸitilir evladım ” BuyurmuÅŸlardır.

Ä°slami edep ve adabın dışında bir ÅŸeyi hevesin alsın deyip yapmak Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin dediÄŸi üzere insan eÄŸitiminde yanlış bir metottur. “Aman hevesini alsın oje sürelim, Aman hevesini alsın küfür ettirelim” demek olmaz bizlerin üzerine düÅŸen çocuklarımıza sevdirerek, Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in (sav) metodu olan tedrici eÄŸitim metodunu uygulamaktır. EÄŸitimin süreç içerisinde gerçekleÅŸen bir olgu olduÄŸunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Onları yetiÅŸtirirken daima beklemeli, teenni ile hareket etmeli ve basit alıştırmaları bıkmadan, usanmadan tekrarlamalıdır. ÇocuÄŸun iman esaslarını öÄŸrenmesi ve ibadet alışkanlığı kazanmasında her zaman sabırlı olunmalıdır.

Allah’ın haramlarını, yasaklarını öÄŸreteceÄŸiz. Allah ve Resulünü sevdireceÄŸiz. Allah’ın yasak ettiÄŸi bir ÅŸeyi çocuÄŸumuza yaptırırsak, öÄŸretirsek, öÄŸrenmesine sosyal ortamlardan dolayı vesile olursak çocuk iler ki yaÅŸlarda demeyecek mi? Madem haramdı da niye yaptırdınız ya da yaptınız. Ä°lk önce doÄŸruları kendimiz uygulayacağız daha sonra çevremize uygulatacağız. Bizi her gün namaz kılarken gören çocuÄŸumuz, bebeklikten taklide baÅŸlar zaten. Biraz daha büyüdüÄŸünde ona minik bir seccade, okumayı bilmese bile kendine ait bir Kuran’ı Kerim alarak iÅŸe baÅŸlayabiliriz.

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri çocukken hevesin alsın diyerek yapılan Ä°slam dışı davranışlara kesinlikle müsamaha göstermez, istikametli bir ÅŸekilde doÄŸrular, yanlışlara girilmeden çocuklara verilmesi gerektiÄŸini tavsiye ederdi. Kız çocukların annelerin yanında olması gerektiÄŸini, başıboÅŸ bırakılmaması gerektiÄŸini her fırsatta bizlere hatırlatırdı. Artık günümüzde başıboÅŸ bırakmak sokakta deÄŸil evimizin içinde de çok önemli bir hal almıştır. Haram olan hal ve hareketler evimizin içine televizyon ve internet ortamından girebilmektedir.

Rasulullah (sav) ÅŸöyle buyurdu:

"ÇocuÄŸa yedi yaşındayken namaz kılmayı öÄŸretiniz. On yaşına bastığı halde kılmazsa, cezalandırınız, yataklarını ayırınız." [2]

Günümüzde Ä°slam’ı yaÅŸamayanlar Ä°slam’ı hayatı yaÅŸamaya çalışanlara bu yanlış fikirleri empoze etmeye çalışıyorlar. Yok bu kadarı da fazlaymış, daha bunlar çocuk, bu kadar baskı olunmaz ki, biraz abartmıyor musunuz? Gibi sözleri çevremizden duyar gibiyiz. Bizler baskı yapmıyoruz bizler çocuÄŸumuzu yakıtı insan olan cehennemden uzak tutmak için seferber oluyoruz. Bu eÄŸitim bazen güzelliklerle, yumuÅŸaklıkla olur, bazen de aşırıya kaçmadan cezalarla olur. Bunu ebeveyn ayarlaması gerekir. Her dediÄŸi yapılan, aÅŸrı sevgi verilen bir çocuk frensiz arabaya benzer. Duracağı yeri bilmez. En son bir yere gelir, çarpar. Yeri geldi mi kızmasını bilmek lazım. Psikolojileri bozulurmuÅŸ. Biz doÄŸruları yapmazsak o zaman psikolojileri bozulur. Bize zamanında kızan hocalarımızı ÅŸimdi hayırla yad etmiyor muyuz? Allah razı olsun onlardan demiyor muyuz? Diyoruz.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy Mahalle Kahvesi adlı şiirinde;

Bugün, onaltıyı doldurmamış yumurcaklar,

Odun yemez iyi bil ha! Geberse karşı koyar.

Geçende dövmek için yoklayım dedim Kerim’i...

Bırak! Eşek değilim ben, deyip dikilmez mi?

Dayak eÅŸekler içinmiÅŸ, adam dövülmezmiÅŸ...

— Ya biz, sözüm ona, merkeb miyiz Bekir, bu ne iÅŸ?

Döverdiler bizi her gün de karşı koymazdık...

Ben öyle terbiye oldum... Kolay mı insanlık?

— Dokundurur mu, ne mümkün, eloÄŸlu hiç adama?

O müslümanları sen ÅŸimdi, hey kuzum arama!

On yaşına basan çocukların yataklarını ayırma konusu da önemlidir. Sadece erkeklerle kızları birbirinden ayırmakla kalmamalı, cinsiyetleri ne olursa olsun çocukların yataklarını ayırmalıdır. "Canım bunların hepsi de kız veya hepsi de erkek; bir arada yatmalarında ne sakınca olacak?" diye düÅŸünmek doÄŸru deÄŸildir. On yaÅŸ buluÄŸ çağının sınırıdır. Erken geliÅŸen bazı çocuklar on yaşında ergenlik çağına girebilir. Cinsiyet duygusu geliÅŸmeye baÅŸlayan çocukların vücutlarının birbirine temas etmesi, onlarda bazı cinsî sapmalara yol açabilir. Ä°ÅŸte bu sebeple Peygamber Efendimiz, problemi daha ortaya çıkmadan önlemek düÅŸüncesiyle böyle buyurmuÅŸtur. Maddî imkansızlık sebebiyle her bir çocuÄŸa ayrı yatak temin etme imkanı yoksa, en azından vücutlarının birbirine temas etmemesi saÄŸlanmalıdır.

Çocuklarımızın her istediÄŸini alıyoruz, her dediÄŸini yapıyoruz ama yeterli olmuyor, hep daha fazlasını istemekteler. Gözü doymayan, tatminsiz, mutlu olamayan nesilleri bizler yetiÅŸtirdik. Bizler bir sakız bile olsa hayır diyebilmeliyiz. Çocukken istekleri bir sakızken daha iler ki yaÅŸlarda bu bir sakız olmaktan çıkarak aile bütçesi aÅŸan daha büyük ÅŸeyler olacaktır. Herkes her ÅŸeye ulaÅŸamaz bu hayatın bir gerçeÄŸidir. Bu daha çocukken bilinçaltına yerleÅŸtirilmelidir.  Temel ihtiyaçların yanı sıra anne babalar tarafından çocuÄŸa sunulacak fırsatlar tabi ki olmalıdır. Ancak bunların abartılmadan ve zamanlamasının çok yerinde olmasına dikkat etmek gerekir. Yoksa yaÅŸanılan doyumsuzluk sorumsuzluÄŸa doÄŸru gidecektir.  Sınır koymak gerçek ihtiyaçlarını belirleyebilmesini öÄŸretir. Bu ilerideki yaÅŸantısında bütçesini ayarlayabilmesine, imkânların sınırsız olamayacağına anlamasını saÄŸlar.  Ä°stediÄŸi bir ÅŸeyi alamadığında da mutlu olabileceÄŸini, mutluluÄŸun maddiyatla eÅŸ deÄŸer olmadığını öÄŸrenir. Küçükken her istediÄŸi karşılanan bir çocuÄŸun büyüdükçe isteklerinin karşılanamaması anne babaya karşı güvensizlik yaratır. Artık eskisi kadar sevilmediÄŸini, deÄŸer verilmediÄŸini düÅŸünmesine yol açar.

Rabbim çocuklarımızı hakkıyla yetiÅŸtirmeyi nasip etsin inÅŸallah!

 



[1] Tahrîm Suresi 6.

[2] Ebü Davüd, Salat 26; Tirmizî, Mevakît 182




Okunma Sayýsý : 4728

Soru Tarihi: 9/24/2017

Yorumlar
mehmet şengül

ALLAH RAZI OLSUN, AÄžZINIZA YÜREĞİNÄ°ZE SAÄžLIK,BÄ°ZLERÄ° AYDINLATTIÄžINIZ Ä°ÇÄ°N TEÅžEKKÜR EDERÄ°Z.

Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *