SORU ARA

SORULAN SORU

Kandillere, mübarek gün ve gecelere bidat diyorlar bu konuda görüÅŸleriniz nelerdir açıklar mısınız?

CEVAP

Allahu Teâlâ kullarına rahmetinin tecellisi, ümmeti Muhammedîn affu maÄŸfireti için vesileler yaratmıştır bu vesilelerden bir tanesi de Kandil geceleridir. Bütün zaman ve mekânlar Allah’ın tasarrufundadır. Yüce Allah bazı gün ve geceleri diÄŸerlerinden üstün kılmıştır. Mesela cuma gününü diÄŸer günlerden, Kadir gecesini de bin aydan daha hayırlı yapmıştır. Yüce Allah faziletli kıldığı bütün zamanlarda kullarına rahmet akıtacak, feyiz çekecek, manevi temizlik sebebi olacak, sevap kazandıracak bazı ibadetler koymuÅŸtur. Kul, bunların vesilesiyle Rabbi’ne yaklaşır. Bu zamanlarda yüce Allah’ın özel rahmet tecellileri vardır; isteyen ve arayan kimse bu rahmet ve feyizden bolca elde eder. Kandil geceleri Cenab-ı Rahman tarafından bizlere gönderilen birer hediyedir.

Kandil Geceleri, Efendimiz (sas)’in ümmetine olan aÅŸkın sevgisi sebebiyle yaptığı bir duanın kabul edilmiÅŸ hâlidir, ÅŸöyle ki: Fahr–i Kâinat Efendimiz (sav)’e kendisinden önceki insanların ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah’ın dilediÄŸi kadarı gösterildi. Bunun üzerine ‘BaÅŸka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun.’ diye dua etti. Allah (cc) da O'na (içinde bu gece bulunmayan) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ve kandil gecelerini ihsan etti.”[1]

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:

Ahiret yolcusunun, ibadetle ihya edilmesi kuvvetle müstehab olan mübarek geceleri boÅŸ geçirmesi uygun deÄŸildir; çünkü bunlar hayır mevsimleri ve kârı bol olan gecelerdir. Kazançlı mevsimleri ihmal eden tüccar, bir kâr saÄŸlayamadığı gibi, mübarek geceleri gafletle geçiren ahiret yolcusu da maksada ulaÅŸamaz. [2]

Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri kandil gecelerine çok büyük önem verir, gündüzünü oruçlu gecesini ise zikir ve ibadetle geçirirdi. Bu gecelere özgü bir ibadetin olmadığını en az bir günlük kaza namazı kılmamızı tavsiye ederdi.

Ehlisünnet vel cemaat olan müminler Allah’ın ipine sımsıkı sarılmış bir durumdadır. TutmuÅŸ olduÄŸumuz bu ip Ä°mamı Azamların, Ä°mamı Åžafiilerin, Ä°mamı Malikilerin, Ahmet Bin Hanbellerin, Abdülkadir Geylanilerin, Ahmed-er Rufailerin, Mevlanaların, Yunusların, Abdullah Babaların tutmuÅŸ olduÄŸu bir iptir. Bu yolda olmayanlar bu ipten tutmayanlar ayrılık ve tefrika çıkaranlardır.

Allah’ın ipi Rasulullah Efendimizin yoludur, Sahabenin yoludur, Selefi Salihinin yoludur, dolayısıyla Allah'ın yoludur. Bunları yok sayacak olursak ehlisünnet vel cemaat dairesinden çıkmış oluruz ki Allahu Teâlâ bunun hesabını sorar.

Biz dinde ayete bakarız, hadise bakarız, nasa bakarız. Ayet ve hadisler bize birer hüccet, birer delildir. Ehlisünnet vel cemaat imamları, din büyükleri kandil gecelerini günümüze kadar kutlamışlar en güzel ÅŸekilde getirmiÅŸlerdir.

Mübarek gecelerle ilgili olarak Allah'ın Resul’ünün ve Ayet-i kerimelerin iÅŸaret etmiÅŸ olduÄŸu hususlar açık bir ÅŸekilde ortadayken bizim buna yok dememiz ya da bidat dememiz düÅŸünülemez bile.

Åžefaat de yok diyenler var ama Allah'ın Resulü (sav);

“Åžefaatime inanmayan kimse, ona kavuÅŸamaz.”[3] Buyurarak yani benim ÅŸefaatim inananların üzerinedir. Ä°nanmayan bu nimete kavuÅŸamaz. Allah Resulü ÅŸefaati inkar edenlerin geleceÄŸini bildiÄŸi için bizleri uyarmıştır.

Bu tip görüÅŸlerin hepsi sünneti seniyeyi hafife almaya çalışan, mezhep yoktur diyen sapık fırkaların ürünüdür. Herkes yerini yolunu tayin etmek mecburiyetindedir. Bizim yolumuz Allah ve resulünün yoludur. Bizim ölçümüz Kur'an ve sünnet-i Resulullahtır, icma ümmettir, kıyas -ı fukahadır.

Kandil Ä°smi nereden gelmektedir?

Türkiye’de bu gecelere kandil denilmesinin sebebi Osmanlılar döneminde, II. Selim (1566-1574) zamanından baÅŸlayarak minarelerde kandiller yakılarak duyurulması ve kutlanmasıdır.

Yani bu geceler sonradan çıkarılmış, sonradan icad edilmiÅŸ olmayıp “kandil” ismi ile anılması Osmanlı’dan kalmıştır.

Kandillerin ayet ve hadisler ile delillerini sunmaya çalışalım;

Regaib Kandili;

Recep ayının ilk cuma gecesine Regaib Gecesi denir. Peygamberimiz (sav)’in dünyaya teÅŸriflerinin ilk halkasını teÅŸkil eden anne rahmine ÅŸeref verdiÄŸi gündür. Bu geceye Regaib Gecesi ismini melekler vermiÅŸlerdir. Her cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli olmuÅŸtur.

Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

Åžu beÅŸ gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regaib Gecesi, Åžabanın 15. gecesi, Cuma, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi. [4]

Miraç Kandili;

Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail (as) rehberliÄŸinde Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, Ä°lâhî huzura yükselmesidir.

“Kuluna (Muhammed aleyhisselama) bir gece bazı âyetlerimizi [Allahü teâlânın kudret ve azametine delâlet eden nice harika olayları] göstermek için, onu Mescid-i Haram’dan [Mekke’den], çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya [Kudüs’e] götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Her ÅŸeyi hakkıyla iÅŸiten, hakkıyla gören Odur.) [5]

Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;

“Ben miraçtan daha güzel bir ÅŸey görmüÅŸ deÄŸilim.”[6]

“Mirac gecesinde iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.”[7]

“Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir” [8]

Berat Kandili;

Bu gece Åžaban ayının on beÅŸinci gecesidir. Kur’an-ı kerimin, Levh-il-mahfuza bu gece indirildiÄŸi bildirilmektedir.

Bu gece mahlukatın bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, ihya veya imate edileceklerine, ecellerine ve hacıların adetlerine dair Allah tarafından meleklere malumat verileceÄŸi beyan olunmaktadır.[9]

Sahih hadislerin beyanına göre: Åžaban ayının on beÅŸinci gecesi tövbe eden mü’minler, Allah’ın afv ü maÄŸfireti ile günahlarından ve dolayısıyla Cehennem’den berâat edecekler, kurtulacaklardır. Åžaban’ın ortasındaki geceye Berâat isminin dışında; mâ'nen verimli, feyizli, bereketli ve kutsi bir gece olduÄŸu için Mübarek Gece; iyi deÄŸerlendirildiÄŸi takdirde günahlardan arınma ve suçlardan temize çıkma imkânı taraf–ı Ä°lâhî’den verildiÄŸi için Sâk (Berâat, Ferman, KurtuluÅŸ Belgesi) Gecesi; Lutf u ihsanı aÅŸkın, afv ü merhameti engin olan Allah’ın ikram ve iltifatlarına eriÅŸildiÄŸi için de Rahmet Gecesi de denilmiÅŸtir.[10]

Allah’u Teâla ÅŸöyle buyuruyor:

 “Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.” [11]

Peygamber Efendimiz (sav) bu geceyi Hazreti ÂiÅŸe validemize tanıtırken ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“Bu gece Åžaban’ın onbeÅŸinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Ancak kendisine ÅŸirk koÅŸanların, müslümanlara karşı kin ve düÅŸmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz. “ [12]

Peygamber Efendimiz (sav) bizlere de ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“Åžaban ayının yarısı (Berâet gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenâb-ı Allah o gece güneÅŸin batmasıyla dünya göÄŸüne iner ve ÅŸöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Åžifaâ dileyen yok mu; ifâ vereyim. “

 “Allah Teâlâ Åžaban’ın onbeÅŸinci gecesi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah’a ortak koÅŸanlar dışında bütün kullarını bağışlar. “ [13]

“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi. “ [14]

Kadir Gecesi;

Kur'ân–ı Kerim’in Levh–i Mahfuz’dan dünya semasına toptan indirilmiÅŸ olduÄŸu gecedir. Cebrail, Peygamberimiz (sas)’e ilk vahyi bu gece getirmiÅŸtir.

Allahu Teala:

“DoÄŸrusu biz Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirmiÅŸizdir. Kadir gecesinin ne olduÄŸunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iÅŸ için inerler. O gece, tanyerinin aÄŸarmasına kadar bir esenliktir. “ [15]

”Açık olan ve gerçeÄŸi açıklayan bu Kitâb’a yemin olsun ki; biz onu kutlu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz haktan yüz çevirenleri uyarıcılarız. O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iÅŸ, tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir...”[16]

Hazreti Peygamber (sav);

“Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” [17] buyurmuÅŸtur.

Mevlid Kandili;

Onun hürmetine yaratıldığımız Kâinatın Efendisinin dünyaya teÅŸrif ettiÄŸi gecedir.

Peygamber efendimiz, Pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında,

“Bugün dünyaya geldim. Åžükür için oruç tutuyorum” buyurdu. [18]

Ä°mam Suyutî, konuyla ilgili olarak özetle ÅŸunları söylemiÅŸtir:

“Ä°nsanların Mevlid-i Nebevi için toplanıp Kur’an okumaları, Hz. Peygamber (sav)’in veladetiyle ilgili haberleri/menkıbeleri seslendirmeleri, bu münasebetle yemek tertiplemeleri bid'a-i hasenedir/güzel bir bid'attır. Çünkü, bu toplantılarda Hz. Muhammed (sav)’e karşı büyük bir tazim, bir saygı, onun dünyaya teÅŸriflerinden ötürü büyük bir sevinç söz konusudur. Bu ise, sahibine büyük bir sevap kazındırır.” [19]

Ä°bni Abbas’ın rivayetine göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) Medine’ye hicret ettiklerinde AÅŸure gününde Yahudilerin oruç tuttuklarını öÄŸrenir. Oruç tutmalarının sebebini sorduÄŸunda Yahudilerden ÅŸu cevabı alır:

“Bu çok büyük bir gündür. Bugünde Allah, Mûsâ ile kavmini kurtardı. Firavun ile kavmini suda boÄŸdu. Mûsâ da buna ÅŸükür için oruç tuttu. Ä°ÅŸte biz de bugünün orucunu tutuyoruz.”

“Bunun üzerine Peygamberimiz, ‘Öyleyse biz Mûsâ’ya sizden daha yakın ve evlâyız.’ buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulması için tavsiyede bulundu.” [20]

Ä°bni Hacer bu nakilden sonra ÅŸöyle der:

“Bundan anlaşılıyor ki, böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah’a ÅŸükretmek tam yerindedir. Fakat mevlid merasiminin Peygamberimizin doÄŸum gününe denk getirilmesi için dikkat etmek gerektir.” [21]

Rabbimimiz bu günleri hakkıyla idrak edenlerden eylsin inÅŸallah....



[1] Muvatta, Îtikaf, 6.

[2] Ä°hya

[3] Åžir’a

[4] Ä°bn-i Asâkir

[5] Ä°sra Suresi  1

[6] Buhari, Salât, 1; Hacc, 76, Enbiya, 5, Tevhid, 37, Menâkıb, 24; Müslim, Ä°man, 259; Ahmed b. Hanbel, 3/148, 149, 5/143.

[7] Ä°mam Gazali

[8] Ä°mam Gazali

[9] Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük Ä°slâm Ä°lmihali, s.188, Bilmen Yayınevi, Ä°stanbul, 1990.

[10] Canan, Kütüb–ü Sitte, 3/288.

[11] Duhan Suresi 2,3

[12] Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118

[13] Ä°bn Mace, Ä°kametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38

[14]  Ä°sfehani

[15] Kadir sûresi, 97/ 1-5

[16] Duhân sûresi, 44/1–5.

[17] Buhârî, Leyletü’l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216

[18] Müslim, Ebu Davud, Ä°. Ahmed, H. S. Vesikaları

[19] Suyutî, el-Havî li’l-fetavî, 1/272-ÅŸamile

[20] Müslim, Sıyam 127

[21] el-Hâvî fi'l-Fetevâ, 1/190




Okunma Sayýsý : 6465

Soru Tarihi: 3/23/2018

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *