SORULAN SORU

Sünnet namazlar yerine kaza namazı kılabilir miyiz?

CEVAP

İlk önce şunu söylemekte fayda görüyoruz. Bir namazı kasten kazaya bırakıp sonrada toptan kaza ederim diyerek hareket etmek çok büyük günahtır. Vaktinde kılınmayıp kaza edilen hiçbir namazın vaktinde eda edilen namazın yerine geçmesi mümkün değildir. Bu şekilde kılınmayan bir namaz her ne kadar kaza edilmekle borçtan kurtulmuş olunsa da, işlenen günah için ayrıca tövbe istiğfar edip, Allah'tan af dilemek lâzımdır. Bunun için hem kaza kılınmalı, hem de tövbe edilmelidir.

Unutmak, uyku veya meşru bir mazeretten dolayı vaktinde kılınamayan namazlar da hatırlandığı veya meşru özür geçtikten sonra fazla vakit geçirmeden kaza edilmelidir.

Vakti içinde kılınmayan beş vakit namazın kazası farz, vitir namazının kazası vacip, sünnetin kazası da sünnettir. Kazası farz olan sünnet yalnız sabah namazının sünnetidir. Günün sabah namazı kazaya kalmış ise öğleye kadar kılınınca farzıyla birlikte sünneti de kaza edilir. Öğleden sonraya kalınca sünnet kılınmaz, sadece farz kaza edilir.

Hanefi mezhebine göre sünnet namazların yerine kaza namazı kılınır mı?

Hanefi mezhebinde kaza namazları ihmal edilmeyip mutlaka bulunan fırsatlarda hemen kılınmalı, kişi namaz borcundan kurtulmalıdır. Ama bunun için sünnetler terk edilmemelidir. Yani bir kazanırken, bir kayba uğranılmamalıdır. Kaza kılarak kazanırken sünneti terk ederek kayba düşülmemelidir... Sünnetler sünnet olarak kılınmalı. Kazalar da ayrıca kaza niyetiyle kılınmalıdır. Hanefi mezhebinin görüşü budur.

Nafileler Allah’a yakınlaşmak için bir vesile, dostluğuna bir payedir.

Rasulullâh (sav) buyurdular ki:

"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:

"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri  eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."[1]

Bizler farz namazlarımızı eda edeceğiz. Nafile olan ibadetlerimizi yerine getireceğiz. Arkasından da kaza namazlarımızı kılmaya gayret göstereceğiz.

Ancak borçlarımı ödeyeceğim derken kişi belli bir süre sonra yıpranıyor, nefsine ağır geliyor, farz namazlarının dahi terki ile sonuçlanabiliyor.

Bu yüzden üzerinde senelerin birikmiş kaza borcu olan Müslüman kendine kolay gelen bir yol çizerek borçlarını ödemeye çalışmalıdır.

Mesela bu kış günlerinde Peygamber Efendimiz (sav);

“Kış müminin baharıdır.” [2]

“Kışın oruç tutmak, serin bir ganimettir.” [3]

“Kışın gündüzler kısalmıştır, mümin oruç tutar; geceler de uzamıştır, geceyi ihyâ eder.” [4] buyurmuşlardır.

Şu da unutulmamalıdır Peygamber Efendimiz (sav);

"Kıyamet günü, Müslüman kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bunu tam kılmışsa, mesele yok. Aksi takdirde meleklere, 'Bakınız onun nafile namazları var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa, farz namazları nafilelerinden ikmal edilir. Sonra diğer farz ameller için de bunun gibi yapılır." [5]

 

Konuyla ilgili benzer sorular

Kaza namazı hakkında bilgi verir misiniz?



[1] Buhârî, Rikak 38

[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 75; Ebû Ya’le, Müsned, II, 519.

[3] Tirmizi, Savm, 74; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335.

[4] Suyûtî, el-Câmiu’s sağîr, I, 718; Beyhakî, Sıyâm, 115

[5] Ebû Davud, es-Sünen, 1/200




Okunma Sayısı : 7047

Soru Tarihi: 2/4/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadır.
Bir Yorum Yazın
Adı Soyadı *
E-Posta *
Yorum *