SORU ARA
RASTGELE SORU İNCELE
SON SORULAN SORULAR
EN ÇOK OKUNAN SORULAR
SORULAN SORU
Rabıta nedir? Rabıta yapmak istiyorum ama odaklanamıyorum? Bu konuda neler yapmam gerekir? Herkes rabıta yapabilir mi?
CEVAP
Rabıtanın Lügatte ki manası; bağlantı, bağlantı vasıtası, bağlılık, tutarlılık, tertip, düzen, bağ, münasebet, alaka, ilgi, vuslat manalarına gelir.
Rabıta en genel tabiri ile rabt kökünden gelmekte olup iki şeyi birbirine bağlayan ip, alâka, mensubiyet, nizam, tertip, münasebet ve cümleleri birbirine bağlayan edat gibi manalara gelir.[1]
Rabıtanın tasavvufta kullanılan manası ise şudur:
İmam Rabbani Hz.lerine göre râbıta, yakîne ulaşmış, müşahede makamına çıkmış, Allah'ın ahlakı ile süslenmiş, bütün latifeleriyle ilahi zikre dalmış kâmil bir mürşidi hayale alıp kalbi ona bağlamaktır.
Diğer bir manasıyla rabıta, bir müridin kalbini mürşidinin kalbine bağlayıp oradan ilim, sevgi, feyiz ve nur almasıdır.[2]
Hâlid-i Bağdadi Hz.lerine göre râbıta, “müridin, fenâ fillâh olmuş kâmil mürşidinin suretini çokça hatırlayarak ruhaniyetinden istimdat istemesinden ibarettir.”
Ona göre bu sayede mürit, huzurunda olduğu gibi gıyabında da şeyhine karşı edebini korur, ondan feyz alır, müridin huzûru ve nûru tamamlandığı gibi kötü ve boş işlerden de korunmuş olur.[3]
Cüneyd-i Bağdâdî’nin Hz.lerinin yolunun sekiz şartından biri “devamlı olarak şeyhe kalbi raptetmek ve kendi tasarrufunu şeyhin tasarrufunda yok ederek ilm-i vâkıât[4] konusunda ondan istifade etmek” olarak geçmektedir[5]
Abdülkadir-i Geylani Hz.leri râbıtaya işaret eden bazı ifadelerde bulunmuş, şeyhin suretini değil ama sîretini[6] düşünme manasına râbıtanın adı konulmadan tavsiye edildiğini göstermektedir.[7]
Rabıta tasavvufta çok mühim bir önem arz etmektedir. Rabıta kulu Allah’a ulaştıran başlı başına bir yoldur.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
Rabıta meselesi çok özel bir meseledir. Rabıtayı mürşid-i Kamil Olan zatlar verir. Şimdi ne yazık ki bütün tarikatlarda, bütün yollarda rabıta veriyorlar. Bunun çok büyük sakıncası vardır.
Biz senelerce üstadımıza gittik, bunun yanında çok hallerimiz, rüyalarımız oldu halde üstadımız bize rabıta vermedi. Sonunda bir gün üstadım sordu;
Evladım, Sen nasıl rabıta yapıyorsun? Deyince
Efendi Hazretleri sen bana rabıta vermedin ki ben nasıl rabıta yapayım, dedim.
Ben böyle deyince mübarek hemen cübbesini göstererek;
“Oğlum babamın cübbesi altındayım de” dedi.
Bundan sonra ben ne zaman üstadımın tarifi üzere rabıta yapsam bana bir şeyler oldu. Sanki Üstadım benimle beraber, evde dahi konuşurken, otururken, yemek yerken bir edep geldi, Bir hayâ geldi.
Rabıta mürşid-i Kamil Olan zatlara yapılır. Eğer Mürşidi Kamil değilse rabıta yapılmaz.
Halidi Bağdadi rahmetullahi aleyh Hazretlerine ihvanları sana rabıta yapalım diyorlar, Mübarek;
Hayır olmaz, Abdullah Dehlevi Hazretlerine yapmanız lazım. Üstadım hayattadır, Ben haya ederim. Diyor.
Hâlbuki kendisi seyri sülukunu tamamlamış, 4 tane tarikattan icazetli bir mürşidi kâmil olduğu halde dervişlerine rabıta vermiyor.
Rabıta ne zaman yapılır?
Mürşidi Kamil rabıta vermezse rabıta yapmak doğru bir şey değildir.
Şimdi günümüzde Mürşidi Kamil olmayan insanlar rabıta veriyorlar. Bu zatlar mürşidi kamil olmadıklarından dolayı şekil ve suretine şeytan girer. Eğer bu kişilere rabıta yapılırsa Allah muhafaza kişiyi yoldan çıkar, sapıtır.
Bir misal vermek gerekirse;
Bir derviş bir gün Mürşidi Kamil olan üstadına gelerek;
Efendim! Ben rabıtamda merkep gördüm, öylece karşımda duruyor. Seni rabıta yaptıkça karşıma çıkıyor, der.
Birkaç vakit sonra Mürşid dervişine dönerek;
Evladım, şu bıçağı al, merkebi gördüğün an kulağını kes, tamam mı? Der.
Derviş rabıtaya durduğu ana gözünün önüne merkep gelir. Cebinden bıçağı çıkarıp merkep kulağını keser.
Artık nasıl yaptıysa, acıyla bir bağırma sesi, kendi kulağını kesmiş. Hemen üstadının yanına varır. Kulağını gösterince,
Evladım, sen rabıta yapacak hale gelemedin. Bizde sana rabıta vermedik. Sen daha merkep sıfatındasın. Gördüğün kendi sıfatın. Sana kim rabıta yap dedi de sen rabıta yapmaya başladın diyerek kızar.
Rabıta mürşidi kamil olan zatlar verilmeden yapılmaz. Eğer kendisine bir rabıta tevdi edilmemişse talibe Müptedi[8] salikin rabıtası tavsiye edilir.
Müptedi Salikin râbıtası;
Müridin her an ve her yerde şeyhinin huzurunda imiş gibi davranması, yolda yürürken üstadı da önünde yürüyormuş gibi hissetmesi, evinde otururken, yatarken edep ve adap üzere olup üstadı yanındaymış da sanki onu evinde misafir ediyormuş gibi davranması, günlük virdini çekerken sanki üstadı yanındaymış gibi dersini çekmesi, yani her halinde üstadı yanındaymış gibi hareket edip, edep ve adap içerisinde olmasına denir.
[1] İbn Manzur, Lisânü’l-Arab, c. 3, s. 1560–1561; Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, c. 10, s. 262; Âsım Efendi, Kâmûsu’l-Muhit Tercümesi, c. 4, s. 3117.
[2] İmam Rabani, Mektubat, 1/252-253; İbrahim Fasih, Mecd-i Talid, 105
[3] Hâlid el-Bağdâdî, Risâle fî’r-Râbıta (Yazmalar Koleksiyonu, 6129/9), 53b; Ebu’l-Behâ Ziyâüddîn
eş-Şehrezûrî Hâlid el-Bağdâdî, er-Risâletü’l-hâlidiyye fî’r-râbitati’n-nakşîbendiyye (es-Sifrü’l-Esnâ kitabının son tarafında), thk. Abdülcelil ‘Atâ (Dımeşk: Dâru’n-Nu’man, 1418/1998), 26.
[4] başagelen, baştan geçen hâdiseler ('olaylar).
[5] Ebü’l-Cennâb Necmeddîn-i Kübrâ , Fevâʾiḥu’l-cemâl ve fevâtiḥu’l-celâl, thk. Yusuf Zeydan (Kahire: Dâru Suâd es-Sabâh, 1993), 124; Zeynüddin Hâfî’nin kitabında bu madde, “müridin inanarak ve manen yardımını umarak tam bir teslimiyet, muhabbet ve işlerinde hakem kılarak kalbini şeyhe bağlamaya devam etmesidir.” şeklindedir. bk. Zeynüddin Hâfî, el-Veṣâya’l-Ḳudsiyye
[6] Bir kimsenin mânevî durumu, hâl ve hareketleri, tabiatı, ahlâk ve karakteri anlamına gelmektedir.
[7] Abdülkādir Geylânî (ö. 561/1165-66) bir şiirinde müritlerinden kendisiyle tevessül edilmesini istemiştir. Şiir için bk. Muhyiddîn Ebû Muhammed Abdülkādir Geylânî, Fütûḥu’l-ġayb (Kahire: y.y., 1973), 237. Dilaver Selvi, Tasavvuf Metodu Olarak Rabıta (İstanbul: Semerkand Yayıncılık, 2016), 103
[8] Müptedi: bir şeyi öğrenmeye yeni başlayan, acemi (kimse).
Okunma Sayısı : 1516 Soru Tarihi: 3/6/2024