SORU ARA
RASTGELE SORU İNCELE
SON SORULAN SORULAR
EN ÇOK OKUNAN SORULAR
SORULAN SORU
Günlük veya haftalık beden temizliği nasıl olmalı? Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin beden temizliği hakkındaki tavsiyeleri nelerdir? Düzgün ve sağlam Taharet, abdest nasıl olmalıdır?
CEVAP
İslâmiyet, hayatımızın her alanında temizliğe büyük önem vermiş, onu bir kısım ibadetlerin vazgeçilmez şartı yapmıştır. Bu temizlik beden temizliğinden başlayıp yaşadığımız ortamların temizliğine kadar geniş bir alanı içine almaktadır.
Peygamber (sav)'in "Temizlik imanın yarısıdır”[1] buyurması temizliğin önemini gösterir.
Peygamberimiz ’in; “Allah temizdir, temizliği sever.” [2] İkazı da İslâm’ın temizliği ne kadar önemsendiğini hatırlatan diğer bir hadis-i şeriftir.
Bir seferinde Rasulullah (sav) mescitteyken, saçı-sakalı karışmış bir adam çıkagelmişti. Hz. Peygamber (sav), eliyle ona saç ve sakalını düzeltmesini işaret etti. [3]
Yine Hz. Peygamber (sav), bir gün saçı-başı darmadağınık bir adam görmüşlerdi. Hayretle:
“Bu adam niçin saçlarını yıkayıp taramıyor?” buyurdular.
Üzerinde kirli elbiseler bulunan bir kimseyi gördüklerinde de:
“Bu zât, elbiselerini yıkayacak su bulamıyor mu?” buyurarak Müslümanların temiz ve tertipli olmaları gerektiğini ifade ettiler.[4]
Ayeti Kerime de;
“Ey Âdemoğulları, her mescid için (namaz kılacağınız vakit, yatak ve namaza mani kiri bulunan iş elbisesi gibi, elbiseleri değil), güzel elbisenizi giyin.” [5] buyurmuştur.
Müslüman her haliyle içiyle dışıyla temiz örnek bir şahsiyet olmalıdır. Saçı sakalı bir birine karışmış, üstü başı darmadağınık, ter kokusundan yanına yaklaşılmayan bir kişi kötü bir örnek olmaktan öteye geçememektedir. Günümüzde temizlik ihtiyaçlarımız çok kolay ve zahmetsiz karşılandığını düşünürsek temiz, pak olmak mis gibi kokmak hiç de zor değil. Namazda yanımızdaki insanın ter kokumuzdan tiksinmeden Müslümana yakışan bir biçimde mescitlerde olmalıyız.
Temiz olma ve temiz görünme; toplum içinde emniyet, saygınlık, itibar vesilesidir. Toplum içine maddî temizliğe riayet etmeden çıkan kişilere Efendimiz (sav)’in ikâzı güzel bir örnektir. Efendimiz (sav): "Sizden biri bana gökten haber soruyor, hâlbuki tırnakları uzamış, pislik ve yemek kırıntıları dolmuştur." ve "Benim yanıma dişleriniz sararmış ve ağzınız kokar vaziyette gelmeyiniz." [6] beyanlarıyla ferdî temizliğin içtimaî yönüne dikkat çekmiştir.
Peygamberimiz (sav) müminlere temizliği çokça tavsiye etmiştir. Kendisi de temizliğine çok dikkat ederek müminler için en güzel örneği oluşturmuştur. Hz. Muhammed (sav) bir hadiste şöyle buyurmuştur:
“Şüphe yok ki, Yüce Allah temizdir, temizliği sever. İkramı boldur, ikramı sever. Cömerttir cömertliği sever. Artık evlerinizin çevresini temiz tutun.”[7]
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri namaz hakkında konuşurlarken işe önce taharete dikkat edilmesi noktasından başlar, taharet hususuna önem arz ederdi.
Kendisinin bu noktada bizlere bazı telkinleri şöyledir:
Allah-ü Teâlâ Hz.leri (tahir) temizdir. Temiz olanı sever. Maddeten ve manen temizliğimize dikkat edeceğiz. Adaba riayet edeceğiz.
Daha tuvalete girmeden bismillâh deyip:
"Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habâis..." (Allahım! Erkek ve dişi bütün şeytanlardan (zararlı şeylerden) sana sığınırım) diye dua edilmesi müstehabdır.
Hacete girerken sol ayakla gireceğiz. Zira her şeyi en ince detaylarına kadar düşünen mükemmel dinimizi bizlere öğreten, Peygamber (sav) Efendimiz, bunu 1400 sene önce bizlere öğretmiş. Günümüz modern tıbbı da, Efendimizin bu uygulamasını açıklayarak tasdik etmiştir.
Efendimiz (sav); “Ümmetim hacete sağ ayak ile girmesin” derken, düşme ya da bayılma gibi durumlarda hacet mahallinin içine düşmemesi için söylemiştir. Tıp ilmi bunu şöyle izah etmiştir: İnsan vücudunun dengesi sağ tarafına doğru meyil eder. Eğer kişi bayılacak olursa kişinin sağ ayağı hangi yönde ise o istikamette yere düşer. Sağ ayak önde ise öne düşer. Sağ ayak arkada ise arkaya düşer. Bu nedenle tuvalete sol ayakla girilir ve oturarak bevledilir. Ayakta bevletmeyi Rasulullah Efendimiz men etmiştir.
Kitaplarda def-i hacetten bahsedilirken ayakta bevletmenin mekruh olduğu ifade edilmektedir. Bununla ilgili bilgi fıkıh kitaplarında ve ilmihallerin taharet bölümünde detaylı bir şekilde izah edilmektedir.
Def-i hacetten sonra ise mutlaka yıkanılmalı ve sünnet olduğu üzere kurulanmalıdır. Aslında su ile istinca yapıp bez gibi suyu emici bir nesne ile kurulanmak temizliğe daha uygundur ancak sizlerin kâğıtla kurulanmasında da beis yoktur. Kurulanmaya itina göstermek gerekir yani hiç su damlası kalmayacak şekilde kurulanmalıdır. Temiz abdestin başı temiz taharettir. Tahareti tam olmayanın abdesti yoktur.
Daha sonra abdeste hazır hale gelinmelidir.
Abdest almadan önce eller güzelce sabunlanmalıdır. Abdeste niyet etmeden önce;
“Ya Rabbi! Peygamber (sav) Efendimiz nasıl abdest aldı ise, benim abdestimi de öyle almak nasip eyle!” şeklinde kalben dua edip, niyet edilerek abdest alınmalıdır.
Abdest alırken yanımızdaki insanları tiksindirecek hareketlerden uzak durmalıyız.
Bizler de Peygamber Efendimizin bu tavsiyelerine uygun olarak abdest alır isek; hem Allah (cc)’ın rızasını kazanmış oluruz, hem de Muhammed-ül Mustafa (sav)’in övgüsüne mazhar oluruz .Abdeste uzuvlarının iyice yıkandığından suyun ulaşması gereken kısımlara ulaştığından emin olmalıyız.
Beden temizliğimizi ihtiyaç duyulduğunda imkânlar dâhilinde hemen yapılması gerekir.
Peygamber Efendimiz (sav);
“Her Müslümanın haftada bir defa başını ve vücudunu yıkaması onun üzerinde bir haktır.” [8]
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri ;
“Mü’min ve Müslümanlar Cuma günü, sabah kalktı mı koltuk altını, kassığını temizlemelidir. Gusül abdestini almalıdır. Fahri Kainat Peygamber Efendimiz (sav) “Temizlik, imanın yarısıdır.” [9] Buyurmaktadır. Cuma namazına niyet etmelidir; “Ya Rabbi cumayı ben gusül abdestiyle kılayım” diye. Evinden çıkıp, herkese selam vermeli, annesine babasının gönlünü almalı, komşularına selam vermeli, kimseye küsmemelidir. Bugün için de piranlar, Allah’ın (cc) dostları; kelplere hayvanlara dahi selam vermiştirler. Yine selam vererek camiye girmelidir.”
Her Cuma günü muhakkak gusül abdestimizi alıp vücut temizliğimizi yani koltuk altı ve kasıkları tıraş etmeliyiz. Gusül abdesti alırken avret mahallimizin kapalı olmasına, bu ortamlarda fazla oyalanmadan çıkmaya dikkat etmeliyiz.
Gusül abdestinde özellikle buruna iyice su çektiğimizden emin olmalıyız tüm organlarımız iyice ovuşturarak kirlerden arındırmalıyız hele ayaklara çok dikkat etmeliyiz. Ayak tabanının çukurluk olan kısmının suya temas ettiğinden emin olmalı ellerimizle parmak aralarını yıkamalıyız. “Islanıyordur zaten” diye önemsememezlik yapmamalıyız.
Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde ise müminlere temiz olmayı şöyle öğütlemiştir:
“Müslümanlık temizdir, kirsizdir. Siz de temiz olun, temizlenin, zira cennete temizler girer.”[10]
Hazreti Aişe (ra)'den rivayet edilen bir hadislerinde;
“On şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek, sakalı salıvermek, misvak ile ağzı dişleri temizlemek, su ile burnu temizlemek, tırnakları kesmek, kirlerin barınabileceği yerleri yıkamak, koltuk altındaki kılları gidermek, kasıkları tıraş etmek, necaset yolunu su ile pak eylemektir”, buyurmuşlardır.
Bıyıkları kesmek: Bıyıkları, üst dudakların kırmızısı ortaya çıkacak şekilde kesmek ve bunu da sağdan başlayarak yapmak daha güzel olacaktır. Bıyıkların ağzı kapatacak ve üst dudak kenarlarından taşacak şekilde uzatılması asla tasvip edilmemiştir. Bıyığın kısalmasındaki asıl emir, İbn-i Ömer (ra) tarafından rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: “Bıyığınızı kısaltınız, sakalınızı salınız.”
Burada verilen emir şu manadadır:
Bıyıkları makasla kesip kısaltmak; sakalı dahi salıp uzatmak. Ancak bıyıkların ustura ile kesilip kısaltılması; mekruhtur. Bu manada, Abdullah Bin Ömer (ra) tarafından rivayet edilen hadis-i şerif şöyledir: “Bıyığını tıraş eden bizden değildir.” Böyle bir şey yüz şeklini değiştirir. Yüzsuyunu, güzelliğini alır. Kıl köklerinin kalıp gözükmesinde ise güzellik vardır, cemal vardır.
Sakalı salıvermek; İslam’da sakal bırakmak sünnettir. Sünnete uygun olan, sakalın boyunun bir tutam olması, ondan fazlasının kesilmesidir.
Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri:
“Sakalınızı kazımayın haramdır. Bir tutamdan fazla bırakmayınız, Yahudilere benzersiniz. Peygamber Efendimiz(sav) bir hadis-i şeriflerinde söyle buyurmaktadır:
“Müşriklere benzemeyin, bıyığınızı kısaltın, sakalınızı bırakın.”[11]
“Mecusiler bıyıklarını uzatır, sakallarını kısaltır. Onlara muhalefet edin, bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatın!” [12]
Evladım, sakal insanı cennete de sokar, cehenneme de sokar. Kişi Kur’an ve sünnet çizgisinde gider, Allah’ın emir ve yasaklarını harfiyen uygular ve peygamberimizin ahlakıyla çevresindeki insanlar; “Ne güzel insan, maşallah sakalı da var” derler. İltifat ederler.
Ama Allah’ın emir ve yasaklarının uymaz, güzel ahlaklı davranışlar sergilemezse o zaman çevresindeki insanlar; “Ne biçim insan, bir de sakal bırakmış utanmadan”, diyerek kötülerler. Bu yüzden taşıdığımız sakalın hakkını verelim.
Misvak Kullanmak: İslamiyet ağız temizliğinde çok önem vermektedir. Rasulullah Efendimiz ’in misvak kullanması ve bu husustaki tavsiyeleri oldukça fazladır:
“Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, onlara her namaz vaktinde misvakla dişlerini temizlemelerini emrederdim.” [13]
Misvak kullanmak ağzın temiz kalmasına ve Rabbin razı olmasına sebeptir. ” [14]
“İnsanın amellerini yazan, sağ ve solunda bulunup ve ondan hiç ayrılmayan iki meleğin en çok kızdıkları şey; amellerini yazmakla mükellef oldukları kimsenin dişlerinin arasında kalan artıkları temizlemeden namaz kılmasıdır.” buyurmuşlardır [15]
Üstadımız Abdullah Baba Hazretleri ’de bu konuda hassas davranır ve dervişlerinden de hassasiyet beklerdi. Mescitlere, zikir halkalarına gelirken ağız temizliğine riayet edilmesi gerektiğini pis kokan bir nefesle Allah’ı zikretmenin hoş olmayacağını belirtirdi.
Peygamber (sav) yanına gelenlerden birinin ağzının kokması üzerine ona şöyle demiştir:
– Sen misvak kullanmaz mısın?
“Misvak kullanılması hakkında ki öğütlerim artık çoğa vardı.” (Dinleyin itaat edin) [16] buyurarak da ağız ve diş temizliği konusunda (as) ısrarcı olmuştur.
Abdullah Baba Hz.leri de özellikle misvak kullanılmasını tavsiye ederdi. Diş fırçası ve macununun misvakın yerini tutamayacağını ancak tercih edilebileceğini de ifade ederdi.
Buruna Su Çekmek (İstinşâk) : Burun içini temizlemek gusül abdestinin farzlarından olduğu için guslederken kesinlikle ihmal edilmemelidir. Burun deliklerinin su çekmek suretiyle temizlenmesi sünnettir. Bu temizliği yaparken umuma açık yerlerde yapmamaya etrafımızda ki ya da hanemizdekileri tiksindirecek şekilde göz önünde ya da çok ses çıkaracak şekilde olmamasına dikkat etmelidir. Unutulmamalıdır İslam dini her hali ile nezaket dinidir.
Parmak Boğumlarını İyice Yıkamak: Parmakların eklemleri ve kulak kıvrımları gibi kir birikmesi ihtimali bulunan yerleri temizlemek sünnettir. Özellikle ayak parmak araları daha dar olduğu için Abdullah Baba Hz.leri ovuşturulmasını tavsiye ederdi.
Ellerin sadece abdest alırken değil yemek öncesi sonrası ve uykudan kalktıktan sonra da yıkanması sünnettir. Allah Resulü bizleri şu şekilde ikaz eder;
– “Yataktan kalkınca ellerinizi yıkayın. Çünkü ellerinizin gece nerelere dokunduğunu bilemezsiniz.”[17]
Yıkanmamış eller mikrop taşır. Sadece insanın kendisinin hasta olmasına neden olmaz, başkalarının da hastalanmasına sebep olur. Bilhassa ilgiye ve bakıma muhtaç olan çocukların sağlığı açısından daha önemlidir.
Enes (ra) Peygamber (as) bize şöyle buyurduğunu nakleder:
“Evinin hayrını arttırmak isteyen yemeklerden önce ve sonra ellerini ağzını yıkasın.”[18]
Ağzı Yıkamak (Mazmaza): Dişleri fırçalamanın yanında, ağzı su ile iyice çalkalamak da sünnettir. Mazmaza yapılırken de gereksiz abartılardan kaçmak etraftakileri rahatsız edecek görüntüler sergilememek doğru olanıdır.
Ağız sadece abdest alırken değil gün içinde yemeklerden sonra da mutlaka yıkanmalıdır. "Ümmetimden abdest alırken ve yemekten sonra ağızlarını ve dişlerini temizleyenler ne güzel iş yapmış olurlar." [19]
Bir defasında Peygamber (sav) Ashabına şöyle demiştir:
“Şeytan çok hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık (hastalık) ulaşırsa o kimse kendinden başkasını suçlamasın.” [20]
Tırnak Kesme: Tırnakları, parmaklara zarar vermeyecek şekilde kesmelidir. Tırnak kesmek için belli bir süre tayin edilmediğinden, tırnak uzadıkça kesilir. Tırnak kesmenin caiz olmadığı herhangi bir gün yoktur. Ancak Peygamber Efendimiz (sav)’in
“Cuma günleri tırnak kesmeyi sevdiği de nakledilir.” [21] Kişi tırnak kesiminde dikkatli davranıp, etrafa sıçratmamaya ve kesilen tırnak parçalarını ortalıkta bırakmamaya gayret etmelidir. Tırnak keserken önce ellerinkini, sonra ayaklarınkini kesmek, ellere sağ elin işaret parmağından başlayıp, eller avuç içleri birbirine gelecek şekilde birbirine yapıştırıldığında parmakların oluşturduğu daireyi sağa doğru giderek tamamlamak, sonra sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağında bitirmek müstehap görülmüştür. [22]
Günümüzde kadınların tırnaklarını uzatıp oje ve benzeri boyaları sürmelerinin iki sakıncası vardır: Biri, tırnakları uzatmak kesinlikle mekruhtur. Diğeri, tırnak üzerinde bir tabaka oluşturup abdest ve gusülde suyun deriye nüfuz etmesini engellediğinden kadının bu durumda aldığı abdest ve yaptığı gusül sahih olmaz. Efendimiz (sav) bu hususta
“Sizden öyleleri var ki sema haberleriyle ilgilenir. Hâlbuki tırnaklarını (yırtıcı) kuş tırnağı gibi uzatmıştır da diplerinde cünüplük, kir, pas ve pislik yuva tutmuştur.”[23] buyurmuştur. O halde kadınlara bu hususta tavsiye edilen şudur:
Kadın annedir ve ev hanımıdır. O ancak kocasına şirin ve çekici görünmesi için süslenir. Tırnaklarını boyamaz, çünkü yemek pişirir, çamaşır yıkar, abdest alır ve gusleder. Yüzünü belirtilen amaçla yani kocası için süsler ve temizliğe azamî derecede riayet ederse, sevap kazanır. Erkeğin de aynı temizlik ve çekicilik içinde hazırlanması da bu anlamda sünnettir.
Koltuk Altlarını Temizlemek: Buradaki kılların temizliği, yolmak veya tıraş etmek yahut ilâç kullanmak suretiyle yapılabilir. Temizlik işine de sağ koltuk altından başlamak uygundur.
Koltuk altı bakterilerin çoğalması için uygun yerlerdir. Ayrıca ter bezleri de bu bölgede yoğundur. Terlemeyi azaltmak ve kokuyu engellemek için kıllardan arındırılmış olması elzemdir. Mümin olanın pis kokması İslam ahlakına yakışmaz.
Etek Tıraşı Olmak (İstihdâd) : Kasıkları, edep yerlerini tıraş etmek demektir. Halkımız arasında buna “etek temizliği” denilmektedir.
Temizlik sıhhat ve afiyetin vazgeçilmez unsurudur. Ayrıca rızkın artmasına da sebeptir. Hadis-i şerifte:
"Temizliğe devam et ki, rızkına genişlik verilsin." buyrulmuştur.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri giyimine çok dikkat eder, temiz ve ütülü giyinmeyi severdi. Gösterişli kıyafetlerden kaçınırdı. Sade bir kıyafeti tercih ederdi. Lekeli elbise giymez, muhakkak temizlerdi. Haydariyesini (tasavvuf erbabının giydiği hırka) sürekli üzerine giyer, misvak kullanır, koku sürer, sakallarını tarardı. Ayakkabı alırken ökçesiz ve ucu yuvarlak olanı tercih ederdi. Tevazu ve alçak gönüllü olmanın bütün vasıfları üzerinde idi. Her işe sağdan başlardı.
Rabbim bizleri içi ve dışı temiz olan Müslümanlardan, dervişlerden eylesin inşallah..
[1] Müslim, Tahare, 1
[2] Tirmizî, Edeb, 41/2799
[3] Muvatta, Şaar, 7; Beyhakî, Şuab, V, 225
[4] Ebû Dâvûd, Libâs, 14/4062; Nesâî, Zînet, 60
[5] A’râf, 7/31
[6] C. Sagîr 2/72
[7] Tıbbün Nebevi S:216
[8] Buhari, Cum’a 12; Müslim, Cum’a 9
[9] Müslim, Taharet 1
[10] Ramuz El Hadis, 1. cilt,
[11] Nesai
[12] İ.Hibban
[13] Buhârî
[14] İbn-i Mâce
[15] Süyuti, 85
[16] Buhari, Cuma:5
[17] Buhari, Vüdu:26
[18] Ramuz el-Ehadis:396/9
[19] Müsned,1/214
[20] Tirmizi Et’ime:48
[21] Heysemî
[22] Hattâb es-Sübkî, el-Menhel I/189
[23] İbn-i Hanbel, V, 427
Okunma Sayısı : 9485 Soru Tarihi: 10/24/2017