SORU ARA

SORULAN SORU

Niçin MürÅŸid-i Kamile Ä°htiyaç vardır?

CEVAP

         Asrımızın Mana Sultanı, Yolumuzun Işığı Üstadımız Abdullah Baba (ks) Aziz Hz.leri mürÅŸidi kâmile olan ihtiyacın önem ve ehemmiyeti hakkında ÅŸöyle buyurdular.

       Bazı âlimler, ulemalar Kuran’a ve Sünnet’e baÄŸlı olduÄŸu müddetçe ehli Tasavvuf gibi yaÅŸayanlarda da Cenabı-ı Zülcelâl Hazretlerinin evliyası olur, diyorlar. Evet, doÄŸrudur. Fakat bu nadirattandır. Tarikata girenler ile girmeyenlerin arasındaki fark daÄŸdaki olan meyveyle bahçedeki olan meyvenin arasındaki fark gibidir, çünkü bahçede yetiÅŸen meyvenin bir bahçıvanı olur. Toprağını havalandırır, temizler gübresini atar suyunu verir, aşısını yapar. ÇiçeklendiÄŸi zaman onun flitini verir, haÅŸerelerden korur. Mümbit bir ÅŸey olur.

        Ama diÄŸer taraf da kendi başına zikreden, ne nefsi levvamede olduÄŸunu bilir ne mülhimede olduÄŸunu bilir. Oda meyvedir ama bu meyve kendiliÄŸinden olur, sahibi olan meyve gibi olmaz. Doktoru olan hastayla doktoru olmayan hasta gibidir. Doktoru olan hasta ilaçlarla ameliyatla tedavi olur. Doktoru olmayan da sabır Allah sabır Allah der. O hastalığı çeker. Yinede Allah’a dost olur ama çeke çeke gider.

       MürÅŸidi kâmile baÄŸlı olan ise sıhhatli gider. BaÅŸka bir misal verecek olursak;  nasıl devletin askeriyesi varsa nasıl orduda bir çavuÅŸun, onbaşının, başına bir sıkıntı gelse bir tehlike olsa o ordunun generali hemen emir verir ve birden o sıkıntı çözülür. Sivilde ise kahvede birini öldürseler onun katilini bile bulamıyorlar. Niye, sahiplenen yok, deÄŸil mi. Ä°ÅŸte tarikata giren insanda manevi askerdir. Manevi askerinde bir arayanı olur. Maneviyat, evliyaullah da onları arar, onları kollar ve gelecek hadiseleri onlara bildirir ve uyarır aradaki fark budur.

            Yunus Emre Hz.leri “Åžeyhi Olmayanın Åžeyhi Åžeytandır.” buyuruyor.

            Bu sözün manası ÅŸudur. Müslüman eline bir mecmua alıyor, kalbin açılması için bin defa Ya Fettah çekeceksin ve yahut iÅŸinin olması için ÅŸu kadar esma çekeceksin diye okuyor. Bu arada ruhi sultani geniÅŸliyor ama bu seferde nefis ve ÅŸeytan daralıyor. Daraldığı içinde Allah’ın varlığına birliÄŸine ÅŸek ÅŸüphe yaptırmaya baÅŸlıyor. Aklı fikrine, fikride kalbine diyor ve konuÅŸmaya baÅŸlıyor. Åžeytan ve cin bu insana musallat oluyor. Onun için insana bir rehber gerekiyor. Bizlere fıkıh ilmi ile ışık tutan mezhep sahibi büyük imamlarımız dahi bu manevi ihtiyacın gerekliliÄŸini anlamışlar.

            Ä°mam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri, bu mübarek, Cafer-i Sadık Hz.lerine intisap etmiÅŸ ve ÅŸu sözleri söylemiÅŸtir:

            Ömrümün son iki senesinde, Cafer-i Sadık Hazretlerine intisap etmeseydim, hüsrandaydım, buyurmuÅŸtur. Buradaki, hüsran olmak manası, yanlış anlaşılmasın, ahiretini kaybetmiÅŸ anlamında deÄŸildir. Ancak buna ÅŸu ÅŸekilde bir örnek verebiliriz.

            Nasıl ki askeriyede, bir asteÄŸmen albaylığa kadar yükselebiliyor, ondan sonra general olabilmesi için kurmaylık sınavına girmesi gerekir. Yoksa general olamaz, albaylıktan emekli olur. Aynı bunun gibi, maneviyatta da, erinden generalliÄŸe kadar gidilir. Ä°ÅŸte manevi general olabilmek için, Allah’a vuslat bulmak için, illaki bir gönül dostu, bir mürebbi ÅŸarttır. Ä°ÅŸte, Ä°mam-ı Azam Hazretleri de, bir gönül dostu olan, Cafer-i Sadık Hazretlerine intisap edip, tabi olmuÅŸ. Kendisine manevi haller, keÅŸif ve kerametler verilmiÅŸ, o neÅŸe ve muhabbet ile Hakk’a âşık olmuÅŸtur. O’na dost, Muhammed-ül Mustafa’ya yar olmuÅŸtur. Kendisi bu güzellik ve hakikati, ancak Cafer-i Sadık Hazretlerine intisap ettikten sonra, O’na tabi olduktan sonra yakalamış ve onun için bu aÅŸk ve vecd halinden uzak geçen ömrünü, hüsrana uÄŸramış olarak nitelendirmiÅŸtir.

            Aynı ÅŸekilde, yine, mezhep sahibi olan, Ä°mam-ı Åžafi Hazretleri ve Ä°mam-ı Ahmet bin Hanbeli Hazretleri de, ümmi bir zat olan, Åžeyban-ı Rai (ks) Hazretlerine müntesip olmuÅŸlardır.

            Yine büyük âlim ve müfessir olan Ä°mam Åžarani Hz.leri de ümmi bir zat olan Ali Havas (ks) Hz.lerine intisap etmiÅŸtir. Hem mezhep imamlarımız da hem de diÄŸer büyük ilim sahibi imamlarımızda da tarikata suluk edenler çoktur. Çünkü tarikat, ÅŸeriattan ayrı bir ÅŸey deÄŸildir. Beraberlerdir.

            Hakikate ve marifetullaha ulaÅŸabilmek için ancak gerçek bir mürÅŸidi kâmilin terbiyesinden geçmek gerektir.




Okunma Sayýsý : 4780

Soru Tarihi: 11/9/2015

Yorumlar
ismail kocabaÅŸ

Rabbim dostlarına dost eylesin. Hz.Muhammed Mustfa' ya ümmet, Abdullah Babama layık evlad olmayı nasib etsin

Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *