SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Evli olduÄŸum halde aşırı ÅŸehvete düÅŸkün bir halim var. BaÅŸka kadınlara bakma hastalığı çok, birinden gözümü kaçırsam diÄŸerine bakıyorum bu durumdan nasıl kurtulurum?
CEVAP
SaÄŸlıklı her insanda, fıtratı yani yaratılışı gereÄŸi, buluÄŸ çağından itibaren yaÅŸlılık çağına kadar ÅŸehevi duygular tezahür eder. İmam Gazali Hz.lerine göre[1] Allah (cc) insana iki nedenden ötürü ÅŸehvet duygusu vermiÅŸtir: Birinci neden, Allah’ın asılları cennette olan üstün lezzetlerin örneklerini dünyada insanlara tattırmak istemesidir. Böylece insan ÅŸehvet duygusu sonunda yaÅŸadığı boÅŸalma ve tatmin lezzetinin en üst halinin cennette kendisine tattırılacağını bilerek cenneti arzular ve onun için çalışır. İkinci neden, neslin devamını saÄŸlamaktır.
Cinsel istek bakıldığında bir nimettir. Bu nimeti helal yollarla kullanırsak sevap olur, haram yollarla kullanırsak günah olur. Cinsel istek ve ÅŸehvet duygusunun da birtakım edepleri ve kuralları vardır. Cinsel iliÅŸki ile ilgili ilk edep, insanın ırzını korumasıdır. İnsan, fercinin[2] arzularını tatmin ederken ifrata ve tefrite kaçmamalıdır.[3]
Aşırı ÅŸehvete düÅŸkün olma hali bir nefsi hastalıktır. Her nefsi hastalıkta olduÄŸu gibi bu hastalıkta da nefisle mücadele etmeden kurtulmanın imkânı yoktur. “Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin.”[4] Ayeti kerimesinin fehvasınca bu mücadele yapılması gereken en önemli unsur Allah’ı çokça zikretmektir. Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri, “Kelime Tevhid zikrini çokça çekiniz zira kelime tevhid nefsi tüm hastalıkları kalpten temizler, lafza-i celal ise parlatır.” Kad efleha men zekkâhâ “Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuÅŸtur.”[5] kad hâbe men dessâhâ. “nefsini terbiye etmezse helâk olur, mahvolur.”[6]
Nefsin aşırı ÅŸehvani arzularını dindirebilmek için Nefsin gücünü kuvvetini kırmak gerekir. Hayvansal gıdaları minimum düzeye indirip oruç tutmak, aşırı yemek yememek gerekir. Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;
"Ey gençler topluluÄŸu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü sakındırır ve (harama düÅŸmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü yetmeyen ise oruç tutsun. Çünkü oruç,(harama düÅŸmekten) bir himâyedir."[7]
KiÅŸi nefsi galebe çaldığında ihtiyaçlarını eÅŸi üzerinden gidermeye çalışmalıdır. Peygamberimiz (sav) bir kadını görerek ÅŸehveti harekete geçen bir kiÅŸinin, derhal karısı ile iliÅŸkiye girerek nefsini yatıştırmasını tavsiye etmektedir. [8] “Sizden birisini, bir kadın cezp eder ve kalbine (cinsellik) gelirse, eÅŸine gelsin ve onunla birlikte olsun (cinsel iliÅŸkiye girsin). Zira bu durum, nefsine gelen duyguyu (cinsellik ihtiyacını) giderir.”[9]
EÅŸler bu ihtiyacın karşılanmasında birbirlerine yardımcı olmaları gerekir. Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri; “KiÅŸi karısını (cinsel) ihtiyacı için çağırdığı zaman, yemek piÅŸiriyor dahi olsa ona icabet etsin.”[10] Aynı ÅŸekilde kocanın cinselliÄŸinden yararlanmak da kadını hakkıdır. Bu hakkını almasına yardımcı olmak da kocasının görevidir. Kocanın bu görevini yapmaması, onu suçlu ve günahkâr yapar. [11]
KiÅŸinin hanımıyla üstü açık ÅŸekilde cima etmesi, hanımı dahi olsa cinsel istek uyandıracak bölgelere fazla bakması kiÅŸideki ÅŸehvani arzuları körükler.
Yabancı kadınlara bakarken, birisinin kendi hanımımıza yada bacımıza bakıyormuÅŸ gibi düÅŸünüp kendimizi levm etmemiz lazım.
Bir gün Rasûlüllah’ın huzuruna genç bir delikanlı gelerek zina etmek izin istedi. Orada bulunanlar, hayretler içinde genci ayıplamaya, terslemeye hatta baÄŸrışmaya baÅŸladılar. Rasulullah ise, yumuÅŸak bir sesle “yaklaÅŸ” buyurdu. Sonra gencin doÄŸruyu bulması için ÅŸu soruları sordu: “Annenle zina yapılmasını ister misin?” Genç: “Yoluna kurban olayım hayır istemem ya Rasûlallah!” diye cevap verdi. Hz. Peygamber: “DiÄŸer insanlar da anneleriyle zina yapılmasını istemezler” diyerek gence soru sormaya devam etti: “Peki, kızın için böyle bir ÅŸey düÅŸünür müsün?” Genç: “Olamaz, ya Rasûlallah!” dedi. O, insanların da kızları için zinadan hoÅŸlanmayacaklarını belirtti ve aynı ÅŸekilde kız kardeÅŸi, halası ve teyzesi için de benzeri soruları sordu, aldığı cevaplar üzerine insanların da bu mahremleri hakkında zinaya razı olmayacaklarını ifade ettikten sonra elini gencin göÄŸsüne koyup: “Ya Rabbi! Bunun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu muhafaza et!” diye duada bulundu. Genç tam manasıyla ikna olmuÅŸ ve onun duasıyla itmi’nâna kavuÅŸmuÅŸ olarak Rasûlüllah’ın huzurundan ayrıldı; bir daha kesinlikle herhangi bir kötülüÄŸe meyletmedi.[12]
Ayeti kerimede “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.”[13] Buyurarak genel bir bakmayı insanı harama götürebilecek bakışları” meneden bir mâna, bir nüans vardır. Nitekim sevgili Peygamberimiz Hz. Ali’ye hitaben, “Bir baktığında arkadan bir daha bakma, birinci bakış hoÅŸ görülür ama ikinci bakışa hakkın yoktur”[14] baÅŸka bir rivayette; Ey Ali! Bir bakışın peÅŸinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı için birinci bakışında sana bir ÅŸey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın deÄŸildir (kendi isteÄŸinle olduÄŸu için ikinci bakışında sana günah vardır.)"[15] "Birkadının vücûd güzelliklerine (ÅŸehvetle) bakan kiÅŸinin Kıyâmet Günü'nde gözlerine erimiÅŸ kurÅŸun dökülür."[16] buyurarak bu manaya açıklık getirmiÅŸtir.
Yalnız erkekler deÄŸil, kadınlar da ÅŸehvetle bakabilecekleri, hatta onların bakışları daha da etkileyici ve eyleme sürükleyici olabileceÄŸi için, Yüce Allah kadınlara da ÅŸöyle emir buyurmuÅŸtur:
"(Ey Muhammed!) Mü'min kadınlara söyle; gözlerini (ÅŸehvetli bakışlardan) sakınsınlar,..[17]
Özellikle bir bayanın da gözlerine bakmamaya özen göstermek gerekir ki gözden göze bir etkileÅŸim mevcuttur. Çünkü umumiyetle fuhÅŸun kapısı önce bakışla aralanır. Fahrüddin Râzi, tefsirinde “Harama bakış kalbe ÅŸehvet tohumunu eker. Her ÅŸehvet de insanda derin hüzünler doÄŸurur.”
“Bir kadının güzelliÄŸi bir Müslümanın gözüne çarpar da ondan gözünü çevirirse, Cenab-ı Hak o Müslümana lezzetini kalbinde duyacağı bir ibadet bahÅŸeder.”[18]
[1] 2004aIII/ 177
[2] Fecrin: cinsel organ
[3] Gazali 2004bII/ 539 – 540
[4] Ahzab Suresi, 41
[5] Åžems Suresi, 9
[6] Åžems Suresi, 10
[7] Buhârî; hadis no: 5065. Müslim; hadis no: 1400).
[8] Müslim, nikâh 2
[9] Müslim, “Nikâh”, 2, (Hadis no: 1403)
[10] GümüÅŸhânevî, Râmûz, s. 45.
[11] Tefsir-i Kurtubi, III/124
[12] Ahmed b. Hanbel, V, 256-257;Kaynaklarda bu gencin adı Cüleybîb olarak geçmektedir. Bu olaydan sonra Hz. Peygamber, Cüleybîb’i evlendirmek için bir sahâbîye: ‘‘Kızına talibim’’ dedi. Kızını kendisi için istediÄŸini zanneden sahâbî: ‘‘İsteÄŸin başım gözüm üzerine, onur ve ÅŸeref duyarım Ya Rasûlallah’’ diyerek sevincini belirtti. Yanlış anlaşıldığını düÅŸünen Hz. Peygamber, kızını kendim için deÄŸil Cüleybîb için istiyorum deÄŸince sahabî durakladı ve: ‘‘Annesiyle görüÅŸmem ve onun iznini almam’’ gerekir diyerek evine gitti. Kızına Hz. Peygamber’in talip olduÄŸunu söyleyince hanımı bu habere çok sevindi. Onun bu sevincini gören eÅŸi, kızımızı Hz. Peygamber kendisi için istemiyor deyince eÅŸinin sevinci yarıda kaldı ve ÅŸaÅŸkınlık içerisinde ‘‘Kim için istiyor’’ diye sordu. EÅŸi: ‘‘Cüleybîb’’ diye cevap verdi.Hanımı, Cüleybîb’in daha önceki hayatına nispetle ‘‘Ne Cüleybîb mi!? Kızımızı kimler istedi de hiçbirine vermedik. Hz. Peygamber Cüleybîb’den baÅŸkasını bulamamış mı? diye ileri geri söylenmeye baÅŸladı. EÅŸinin bu olumsuz tavrını gören sahâbî, Rasûlüllah’a Cüleybîb’e kızlarını vermeyeceklerini söylemek üzere ayaÄŸa kalktı. Anne ve babasının konuÅŸmalarını duyan genç kız: ‘‘Kendisini evlendirmek için aracılık yapanın kim olduÄŸunu’’ sorunca annesi: ‘‘Rasûlüllah’’ diye cevap verdi. Bunun üzerine genç kız: ‘‘Rasûlüllah beni birine uygun görüyor, siz buna karşı çıkıyor ve bu teklifi reddediyorsunuz, öyle mi? Rasûlüllah beni birine uygun görüyorsa, siz de uygun görün. Zira o, benim aleyhime olacak bir ÅŸeyi yapmaz’’ diyerek Hz. Peygamber’e olan baÄŸlılığını ortaya koydu. Aile, Hz. Peygamber’e haber göndererek kızlarının Cüleybîb ile evlenebileceÄŸini bildirdi. Bu duruma çok sevine Hz. Peygamber bu iki çifti evlendirdi. Çıktığı bir savaÅŸta ÅŸehit düÅŸen Cüleybîb hakkında Hz. Peygamber: ‘‘O bendendir, ben de ondanım’’ diyerek ona olan sevgisini ortaya koymuÅŸtur. Ahmed b. Hanbel, III, 136; IV,422, 425; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 131; Muhammed Yusuf elKandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, Dâru’l-Kalem, Beyrut 1993, II, 671-672.
[13] Nûr Suresi - 30
[14] Ebû Dâvûd, “Nikâh”, 43
[15] Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmiÅŸler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduÄŸunu belirtmiÅŸtir.
[16] Åž. Fethül-Kadîr 8/97.
[17] Nûr Suresi 31.
[18] Müsned, V/264
Okunma Sayýsý : 4609 Soru Tarihi: 2/2/2020