SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Bir mahluk olsun, bir insan olsun ibadet etmeden Cennete gidebilir mi? Mahlukatın Cennete gitmesi için ibadet ÅŸart deÄŸil midir?Ashab-ı Kehf' in yanındaki Köpek Kıtmir Cennet' e gitti deniliyor.Mahlukatın Cennet gitmesi için sadece iman yeterli olup, ibadet ÅŸart deÄŸil midir? Ashab-ı Kehf ve Kıtmir konusunda bilgi verebilir misiniz?
CEVAP
Bir insanın ibadet etmeden cennete girer mi? Sorunuza cevap olarak;
Peygamberimiz (sav), Hayber kalelerinden bir kaçını muhasara altına almıştı.
Bu sırada önüne davarlarını katmış birinin Ä°slâm ordusuna doÄŸru geldiÄŸi görüldü. Bu adam, Hayber Yahudilerinden Âmir'in Yesâr adını taşıyan HabeÅŸli kölesi idi. Davarlarını güder dururdu. Hayber kalelerinin kuÅŸatıldığı sırada, Yahudilerin silahlarına sarılmak istediklerini görünce, "Ne yapmak istiyorsunuz?" diye sormuÅŸtu.
Yahudiler, "Åžu kendini 'Resûl' diye ilân eden adamı öldürmek istiyoruz." cevabını vermiÅŸlerdi. "Resûl" kelimesini duyan HabeÅŸli Yesâr, bir an duraklamış, bu kelimenin âdeta ÅŸefkatli bir el gibi kalbini kapladığını hisseder olmuÅŸtu.
Yesâr sadece, Yahudilerin beyanlarıyla iktifa etmek istemiyor, meseleyi kaynağından öÄŸrenmek istiyordu.
Ä°ÅŸte bunun için davarlarını önüne katarak, Hz. Resûlullah (sav)'ın huzuruna çıkageldi:
"Sen neler söylüyor ve nelere dâvet ediyorsun?" diye sordu. Resûl-i Ekrem,
"Ä°slâmiyete dâvet ediyorum. Allah'tan baÅŸka ilâh bulunmadığına ve benim de O'nun Resûlü olduÄŸuma ÅŸehâdete, Allah'tan baÅŸkasına ibâdet etmemeye çağırıyorum." buyurdu. Yesâr, bu sefer,
"Peki, ben, dediÄŸin gibi iman eder ve ÅŸehadette bulunursam bana ne var?" Resûl-i Ekrem, "EÄŸer bu iman ve bu ÅŸehadet üzere olursan cennet var!" dedi.
Bunun üzerine Yesâr, hemen orada Müslüman oldu.
Resûl-i Ekrem, ona bu iman ve ÅŸehadet üzere ölürse Cennete gireceÄŸini söylemiÅŸti. Amma Yesâr müteredditti. YaÅŸadığı muhitte insanlar makam ve mevkilerine, zenginlik ve fakirliklerine, güzellik ve çirkinliklerine göre muamele görüyorlardı. Güzel olmayana, hele köleye kimse itibar etmezdi. Bu sebeple,
"Yâ Resûlallah! Ben HabeÅŸî (siyah tenli) çirkin yüzlü ve fakir bir adamım, bir köleyim! Bu halimle Yahudilerle çarpışır ve ölürsem yine cennete girer miyim?" dedi.
Resûl-i Ekremden Yesâr'ı sevince boÄŸan bir cevap geldi:
"Evet, cennete girersin!" Yesâr bu sefer,
"Yâ Resûlallah, ÅŸu davarlar bana emânettir. Åžimdi ben onları ne yapayım?" diye sordu. Peygamberimiz (asm),
"Onları karargâhtan çıkar. Onlara doÄŸru ufak taÅŸlar at ve bağır! Onlar, sahiplerinin yanına dönecektir." diyerek Yesâr'a yol gösterdi.
Yesâr hemen kalktı. Yerden bir avuç kum alıp davarlara doÄŸru savurdu:
"Haydi, artık sahibinize dönünüz." Davarlar, sanki biri tarafından güdülüyormuÅŸ gibi, topluca gidip sahiplerinin yanına vardılar. Ä°slamiyet’le ÅŸereflenen Yesâr, artık o andan itibaren Allah yolunda çarpışan bir mücahid olmuÅŸtu. Mücahidler safında düÅŸman arasına cesurca dalıyordu. Çok geçmeden kalelerinden atılan taÅŸlarla ÅŸehid oldu. Böylece, "bir vakit namaz kılma fırsatını bulamadan cennete uçan Müslüman" ünvanını aldı.
Üzeri örtülü idi. Yerde uzatılmıştı. Cenazeye bakan Hz. Resûlullahın bir ara yüzünü çevirdiÄŸini farkeden sahabîler merakla,
"Yâ Resûlallah! Ondan yüzünüzü niçin çevirdiniz?" diye sordular. Resûl-i Ekrem Efendimiz sebebini ÅŸöyle izah etti:
"Åžehid, vurulup yere düÅŸtüÄŸü zaman cennet hurilerinden iki zevcesi gelip yüzünden tozları silerler ve 'Allah, seni toza topraÄŸa bulayanın da yüzünü toza topraÄŸa bulasın! Seni öldüreni, öldürsün!' derler. Allah, bu kuluna ikram edip, onu hayra sevk etti. Allah'a hiç secde etmediÄŸi halde, Cennet hurilerinden ikisini, onun baÅŸucunda gördüm!"
Bu Âlemde te güç ve kudret sahibi olan rahman ve rahim olan Allahu Teâlâ’dır. Biz ibadetlerimizin bir karşılığı olarak cennete gittiÄŸimizi düÅŸünüyorsak çok yanılırız.
Abdullah oÄŸlu Cabir (ra) anlatır: (Tenbihül Gafilin'den)
Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bizim yanımıza gelerek buyurdu ki:
-Biraz önce, dostum Cebrail aleyhisselam benim yanımda idi. Åžu hadiseyi anlattı:
-Ya Muhammed, seni hak peygamber olarak gönderene yeminle söylerim: Allah'ın kullarından biri vardı. GeniÅŸliÄŸi ile uzunluÄŸu otuzar arşın olan ve dört yanı denizle çevrili bulunan bir adada dağın tepesinde otururdu. Ä°ÅŸte bu adam burada beÅŸ yüz sene, Allahü Teâlâ ve tekaddes hazretlerine ibadet etti. Allah orada ona, parmak kalınlığında akan bir tatlı kaynak su ile, her gün bir nar yetiÅŸtiren bir nar aÄŸacı ihsan etmiÅŸti. Her akÅŸam suyun başına iniyor, yıkanıp abdestleniyor, bir tek narı da alıp yiyerek ibadete koyuluyordu. Bu arada Rabbından, ruhunu kendisi secdede iken kabzetmesini, kıyamet günü tekrar diriliÄŸe kadar, bulunduÄŸu adaya ve cesedine kimsenin muttali olmamasını ve kendisi öyle secde halinde iken diriltilmesini istiyordu. Allah onun bu Ä°stediÄŸini yerine getirdi. Hatta biz melekler, yer yüzüne inip çıktığımız zamanlarda onu secde halinde öylece görürdük. Nihayet Allah'ın ilminde durum ÅŸöyle tezahür etti: Kıyamet kopmuÅŸ, bütün insanlar gibi o da dirilerek Allahü Teâlânın huzuruna getirilmiÅŸti. Åžanı mübarek ve yüce olan Allah, o kulu için ÅŸöyle buyurdu:
-Kulumu rahmetime dayanarak cennete koyunuz.
Allahü Teâlânın emrine mukabil o da ÅŸöyle dedi:
-Hayır bilakis amellerime mukabil. Bunun üzerine Hak celle ve ala hazretleri meleklere emretti:
-Benim, kuluma vermiş olduğum nimetlerle amellerini tartınız.
Hesaba kitaba vurulup ameller tartıldı. Sadece, göz nimetinin, kulun yaptığı beÅŸ yüz senelik ibadetten ağır geldiÄŸi anlaşıldı. Bunun üzerine Allahü Teâlâ ve tekaddes hazretleri emretti:
-Kulumu cehenneme atın. Böylece cehenneme doÄŸru sürüklenmeÄŸe baÅŸladı. Bu arada o bağırıyordu:
-Ya Rabbi, rahmetinle beni cennete koy...
Allahü Teâlâ buyurdu:
-Getirin onu.
Getirildi. Allahu Teâlâ’nın huzurunda durduruldu. Allahu Teâlâ sordu:
-Kulum seni yoktan kim var etti? O cevap verdi:
-Sen ya Rabbi! Allahu Teâlâ sordu:
-Seni yoktan var etmem senin amelin sebebiyle mi oldu, yoksa benim rahmetimle mi?
Kul cevap verdi:
-Senin rahmetinle Ya Rabbi!. Allahu Teâlâ sordu:
-BeÅŸ yüz sene ibadet etme gücünü sana kim verdi?
-Kul cevap verdi:
-Sen ya Rabbi!
Allahu Teâlâ Hz.leri sordu:
-Dalgalar arasındaki adada dağın tepesinde seni kim iskan etti? Dört bir yanı tuzlu sulu denizlerle çevirili ÅŸu küçücük adada tatlı suyu kim fışkırttı? Mutad olarak senede bir meyve veren nar aÄŸacına her gün bir meyveyi kim verdirdi? Ve sen ruhunu sen secde halinde iken kabzetmemi dilemiÅŸtin. Ben de bu dileÄŸini yerine getirmiÅŸtim. Bunu kim yaptı? Kul cevap verdi:
-Sen ya Rabbi!. Allahu Teâlâ buyurdu:
-Bütün bunlar benim rahmetimle oldu. Ve ben rahmetimle seni cennete koydum.
Cebrail (as) bütün bunları anlattıktan sonra kendisi dedi ki:
- Bu eşya (şeyler) Allah'ın rahmetiyle olur.
Ashabı Kehf ’in köpeÄŸi kıtmire gelince;
Rivayetlere göre, Hz. Salih’in Devesi, Hz. Süleyman’ın Hüdhüd’ü ve Karıncası, Ashab-ı Kehf ‘in KöpeÄŸi… Gibi bazı hayvanlar, ruh ve cesetleriyle birlikte Cennet’e gireceklerdir. [Bkz. Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, 5, 226; Kurtubî, Tefsir, 1, 372]
Kuran da gecen Ashabı Kehf kıssası içinde bizlere ibret olacak hadiseler barındırmaktadır. Allah’ın dostlarıyla dost olanların Allah’ın dergâhı ulûhiyetinde bir makbuliyetinin olduÄŸunun bir göstergesidir.
Malum, Ashab-ı Kehf 6 arkadaÅŸ olarak giderken, yolda KefeÅŸtatayyuÅŸ ismindeki bir çobana rastladılar... Çoban da iman edip yedincileri oldu. Çobanın köpeÄŸi Kıtmir de, bu gençleri bırakmayıp, arkalarından takip etti... Köpek, salihlerin peÅŸlerinden gitmek sadakatini gösterdiÄŸi için, müstesna olarak Cennet’e girmekle ÅŸereflenen diÄŸer hayvanların sınıfına dahil oldu. Yani necat ehlinin peÅŸinden giderek, onların yolunu takip ederek o da kurtuluÅŸa ermiÅŸ oldu.
Aklı olmayan bir hayvanın hissiyatı ile yaptığı bir iyiliÄŸi dahi zayi etmeyen Allah, elbette insanların da hiç bir amelini zayi etmeyecek ve muhakkak mükâfatını verecektir.
Kıtmir bir köpekti. Ashab-ı Kehf’in köpeÄŸi, ama cennete gitti. Kim olduÄŸun kadar, kimlerle olduÄŸun da önemli.
Velhasıl cennette cehennemde Allah’ındır. Oraya kimi katıp kimi katmayacağı bizlerin tasarrufunda deÄŸildir. Bizler Ä°slami yaÅŸantımızla yalnızca umut ederiz, takdir Allah’tandır.
Okunma Sayýsý : 4283 Soru Tarihi: 2/14/2016