SORU ARA

SORULAN SORU

Kapı çalma ve misafirlik adabı nasıl olmalıdır?

CEVAP

Kur'an bir hayat sistemidir. Kur'an insan hayatını hem bütün hem de parça olarak düzenler. Bu düzenleme, hayatın ayrıntıları ile yüce ve bütünsel düÅŸünce arasında bir ahengin oluÅŸması içindir.

Evlere izin alarak girmek bir mesken, bir barınak olarak evlerin dokunulmazlıklarını gerçekleÅŸtirir. Bu ev halkı üzerinde ani baskına uÄŸrama endiÅŸesini, sürpriz geliÅŸlerin meydana getirdiÄŸi sıkıntıyı yaÅŸanacak korkuyu giderir. Burada ev halkının, hazırlanmadan, süslenmeden, etrafa çeki düzen vermeden insanların sürpriz geliÅŸleri ile görmelerini istemedikleri yiyecek, giyecek ve eÅŸyalara iliÅŸkin ayıplar kastediliyor. Ayrıca insanların gizli kalmasını istedikleri psikolojik duygular ve durumlar da söz konusudur. Hangimiz etkin bir duygulanmadan dolayı aÄŸlayacak kadar zayıf bir durumdayken ya da tahrik edici bir nedenden dolayı son derece öfkeliyken yahut yabancılardan sakladığı bir acı çekiyorken insanların kendisini görmesini ister.

Günlük hayatımızda gerek kendimize ait gerekse baÅŸkalarının bulunduÄŸu mekânlara girer çıkarız. Elbette bu durum, mü'min bir kimse için belirli bir âdâb içinde gerçekleÅŸecektir. Kur'an-ı Kerim bu hususta bizlere ÅŸöyle seslenmektedir:

“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden baÅŸka evlere, geldiÄŸinizi fark ettirip ev halkına selâm vermeden girmeyiniz!” [1]

Eve veya benzeri bir mekâna girmek için izin istemek, mahremiyetin korunması esasına dayanır. Rasulullah (sav) bir hadislerinde buna ÅŸöyle iÅŸarette bulunmuÅŸtur;

“Ä°zin istemek göz (ün evin ayıplarını görmemesi) için ÅŸart kılınmıştır. ” [2]

Hadisin beyanına göre mahremiyeti ihlâl, sadece bir yere girmekle deÄŸil aynı zamanda bakmakla da meydana gelir. Dolayısıyla kiÅŸi herhangi bir yere girmek üzere izin almak istediÄŸinde Nebiyy-i Ekrem Efendimiz 'in âdeti veçhile, kapının biraz gerisinde, saÄŸ ya da sol yanını dönerek durmalıdır.  [3]

Hele hele baÅŸkasının evine pencere veya anahtar deliÄŸi gibi yerlerden bakmak ve içeridekileri gözetlemek, ÅŸahsiyetli bir mü'mine kesinlikle yakışmayan bir davranıştır. Zira bu davranış, bakan açısından ahlâkî düÅŸüklük ve hasta ruhluluk, bakılan için de mahcubiyet ve huzursuzluk kaynağıdır.

Bir adam, Rasulullah (sav) Efendimiz 'in kapısındaki bir delikten evin içine bakmıştı. O esnada Rasulullah'ın elinde bir tarak vardı. Adamın bu davranışını fark eden Efendimiz ÅŸöyle buyurdu:

“Senin beni gözetlediÄŸini bilmiÅŸ olsaydım, bununla gözünü oyardım. Ä°zin istemek, evin içerisi görülmesin diye emredilmiÅŸtir.” [4]

Yine Peygamber Efendimiz (sav);

“Bir kimse, izinleri olmaksızın insanların evinin içine bakarsa, gözünü çıkarmaları onlara helâl olur.” [5] Buyurarak, böyle insanların ne kadar büyük bir suç ve günah iÅŸlediklerine dikkat çekmiÅŸtir. Burada gözün çıkarılmasının helâl olduÄŸunun söylenmesi, yapılan edepsizliÄŸin ne kadar insanlık dışı ve kötü bir davranış olduÄŸunu anlatmak içindir.

Zamanımızda binalar ve kapılar, asr-ı saadettekilere benzemediÄŸi için izin istenirken öncelikle selâmı duyurmanın güç olacağı muhakkaktır. Nitekim günümüzde zaruretten, ilk önce kapı zili çalınarak izin istenmektedir. Bununla birlikte izin isteyen kimsenin ev sahibiyle karşılaÅŸtığı an önce selâm vermesi yine sünneti ifaya uygun bir hareket olacaktır.

Ayrıca herhangi bir evin kapısını çalarak izin isteyen kimse, bu iÅŸi en fazla üç defa tekrarlamalı, cevap verilmediÄŸi takdirde ısrarcı olmamalıdır. Âyet-i kerimede ÅŸöyle buyrulmaktadır:

EÄŸer (girmek istediÄŸiniz) evlerde kimseyi bulamazsanız, izin verilinceye kadar oraya girmeyin! «Geri dönün!» denirse hemen dönün, bu sizin için daha uygundur. Åžüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilendir.” [6]

Efendimiz (sav);

“Ä°zin istemek üç defâdır. Ä°zin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin. ” [7]buyurmuÅŸtur. Bununla birlikte içerdekiler tarafından duyulmadığını zanneden kimsenin, kapıyı daha fazla çalmasında bir mahzur yoktur.

Ä°zin isterken “kimsiniz?” sorusuna “ben” veya “benim” gibi bilinmezlik ifade eden ve bir tanıtma unsuru taşımayan kelimelerle cevap vermek de hoÅŸ deÄŸildir. Çünkü tanıdık olsa bile insanları her zaman seslerinden farkedebilme imkânı yoktur. Oysa “sen kimsin?” veya “kim o?” tarzındaki sorular, karşıdakini asgari ölçüde tanıma isteÄŸi taşır. “Ben”, “benim”, “bir insan”, “bir ÅŸahıs”, “Allah’ın bir kulu”, “bildiÄŸiniz kiÅŸiyim” gibi cevaplar yeterli deÄŸildir. Nitekim ÅŸu rivayet bu hususta bizleri açıkça uyarmaktadır. Cabir (ra) diyor ki;

Rasulullah (sav) ‘e  geldim ve kapısını çaldım. Resul-i Ekrem:

Kim o? dedi.

– Benim, diye cevap verdim.

Allah Resulü:

Benim, benim! diye tekrar etti. Galiba bu cevaptan hoÅŸlanmamıştı.” [8]

BaÅŸka bir kısım haberlerde ise Peygamber Efendimiz 'in “kimsiniz?” sorusuna bazı sahabelerin, “ben filan” diye isimlerini belirterek mukabele ettikleri görülür. [9] Dolayısıyla evimiz bile olsa kapıyı çaldığımızda kendimizi tanıtacak belirgin bir ifade kullanmalıyız.

Bütün bu rivayet ve deÄŸerlendirmelerden anlaşılacağı üzere bir Müslüman, bilhassa baÅŸkasının evine girerken belli âdâb kurallarına uyarak ev sahibini haberdar edip onun hüsn-ü kabulünü almalıdır. Aksi bir hareket mü'mine yakışmaz.

Bunun yanında kiÅŸinin aile içinde evdeki odalara girerken de belirli âdâb esaslarına uyması gerekir. Meselâ evdeki hizmetçi ve çocukların, günün belirli vakitlerinde yatak odalarına izinsiz giremeyecekleri bir âyet-i kerîmede ÅŸöyle ifâde edilmektedir:

“Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiÅŸ olanlar ÅŸu üç vakitte; sabah namazından önce, öÄŸleyin istirahat için elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceÄŸiniz üç vakittir. Bu vakitler dışında ise birbirinizin yanına girip çıkmanızda, ne sizin ne de onlar için bir vebal yoktur. ”[10]

BulûÄŸ çağına ulaÅŸmış çocukların ise artık yetiÅŸkinler gibi her girdiklerinde izin istemeleri gerektiÄŸini Kur'an-ı Kerim ÅŸöyle beyan etmektedir;

“ Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekilerin (büyüklerinin) istediÄŸi gibi onlar da izin istesinler .”[11]

Åžu rivayet de meselenin anlaşılması bakımından oldukça açıklayıcıdır.

Bir kimse Peygamber Efendimiz 'e gelerek:

– Ya Resûlallâh, içeriye girmek için annemden de izin alacak mıyım? diye sorunca Efendimiz:

Evet buyurdu. Adam:

– Ancak ben onunla beraber ikamet etmekteyim, dedi.

Rasulullah (sav)

Yine de izin almalısın. buyurdu.

Adam:

– Ben onun daimî hizmetçisiyim, dedi.

 Efendimiz:

Ä°zin almalısın! Sen onu çıplak görmek ister misin? buyurdu.

Adam:

Hayır, dedi. Allah Resulü tekrar:

Öyleyse ondan izin al! buyurdu. [12]

Netice itibariyle yakın akraba ve aile fertleri bile, birlikte ikamet ettikleri evlerine ve bilhassa birbirlerinin odalarına girmek istediklerinde dikkatli olmalı, en uygun bir şekilde izin almayı ihmal etmemelidirler.

Nur Suresinin 27-29. Ayetlerinde Allah-ü Teala Hazretleri ÅŸöyle buyurmaktadır;

“Ey mü'minler kendi evlerinizin dışındaki evlere izin alıp halkına selam vermeden girmeyiniz. Böyle davranmak sizin için daha hayırlıdır. Ola ki düÅŸünür sebebini anlarsınız.”

EÄŸer kapısını çaldığında evde hiç kimse yoksa size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. EÄŸer size "geri dönün" denirse geri dönünüz. Böylesi, sizin için daha onurlu bir harekettir. Hiç kuÅŸkusuz Allah, ne yaparsanız onu bilir.

Åženlik olmayan ve içinde eÅŸyanızın bulunduÄŸu evlere izinsiz girmenizin hiçbir sakıncası yoktur. Allah sizin gerek açığa vurduÄŸunuz ve gerekse gizli tuttuÄŸunuz bütün duygularınızı bilir.

Yüce Allah evleri, insanları sığındığı, ruhların huzura kavuÅŸtuÄŸu nefislerinin tatmin olduÄŸu, ayıp ve görülmesi yasak olan yerlerinin açığa çıkması bakımından güven duydukları sinirleri tahrip eden sakınma ve korunma yükünü üzerlerinden attıkları meskenler kılmıştır.

Herhangi bir kimsenin ancak ev halkının bilgisi ve izni ile , yine onların istedikleri bir zamanda ve insanları karşılamak istedikleri bir durumda girebildiÄŸi güvenli ve dokunulmaz yerler olmadıkları sürece evler bu özelliklerini koruyamazlar.

Çünkü yabancı kimselerin izinsiz girip evlerin dokunulmazlıklarını çiÄŸnemeleri, ev halkından bazı kimselerin ayıp yerlerini görmelerine neden olabilir. Åžehevi duyguları tahrik eden durumlarla karşılaÅŸabilirler. Bu da;  ani karşılaÅŸmalar ve kısa bakışların tekrarlanıp kasıtlı bakışlara dönüÅŸmesinden kaynaklanan günahı iÅŸlemek için bir fırsat oluÅŸturur. Beklenmeyen ve kasıtlı olmayan karşılaÅŸmaların uyandırdığı eÄŸilimlerin harekete geçirdiÄŸi bu duygular, birkaç adım sonra günahkâr iliÅŸkilere ya da psikolojik komplekslere ve sapıklıklara kaynaklık eden yasak ÅŸehevi tatmin yollarına dönüÅŸür.

Cahili Araplar döneminde evlere pervasızca ve adeta saldırarak girerlerdi. Bir ziyaretçi eve girer sonra da "Girdim" derdi. O sırada ev sahibi ile eÅŸi baÅŸkasının görmemesi gereken bir durumda olabilirlerdi. Kadın çıplak olabilirdi veya ayıp yerleri açıkta olabilirdi: Erkekde öyle. Bu ise, can sıkıcı ve yaralayıcı bir davranıştı. Evlerin güvenliÄŸini ve huzurunu bozardı. Ayrıca baÅŸtan çıkarıcı ÅŸeyleri görmesi sonucu nefisleri ÅŸurda burda fitneye düÅŸürürdü.

Bütün bunlardan dolay yüce Allah, Müslümanları bu yüksek edep kuralı ile edeplendirmiÅŸtir. Ä°zin isteyerek evlere girmeleri, ev halkına selam verip güven ortamını oluÅŸturmaları; evlere girmeden önce içerdekilerin endiÅŸelerini giderme kuralını getirmiÅŸtir:

"Ey mü'minler kendi evlerinizin dışındaki evlere izin alıp halkına selam vermeden girmeyiniz."'

Ayetin orijinalinde izin isteme ifadesi yerine yakınlık oluÅŸturma ifadesi kullanılıyor. Bu ise, izin istemedeki kibarlığı ve gelenin giriÅŸ nezaketini ima etmektedir. Böylece ev halkında ona karşı bir yakınlık ve onu karşılamaya hazırlanma isteÄŸi uyanır. KuÅŸkusuz bu, ruhların durumlarını gözetmeye, insanların kendi evlerindeki koÅŸullarını ve bu koÅŸullara eÅŸlik eden zorunlu durumları deÄŸerlendirmeye iliÅŸkin son derece nazik ve kibar bir yaklaşımdır. Çünkü evlerde öyle durumlar olur ki, bu yüzden ev halkının gece veya gündüz gelenler karşısında zor duruma düÅŸmeleri ve mahcup olmaları doÄŸru deÄŸildir.

Ä°zin istendikten sonra evde, ev halkından bir kimse bulunabilir de, bulunmayabilir de. EÄŸer evde kimse yoksa izin istendikten hemen sonra eve dalmak doÄŸru deÄŸildir. Çünkü evlere izinsiz girilmez.

"EÄŸer kapısını çaldığınız evde hiç kimse yoksa size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz."

Kapısını çaldığınız evde ev halkından birisi varsa bile sadece kapıyı çalmakla eve girmek doÄŸru deÄŸildir. Çünkü kapıyı çalmak, girmek için izin istemektir. Ev halkı izin vermezse yine de girilmez, oyalanmadan ve beklemeden geri dönmek gerekir.

"EÄŸer size geri dönün' denirse geri dönünüz. Böylesi sizin için daha onurlu bir harekettir."

Kırılmadan ve ev halkının size kötü davrandıklarını, sizden nefret ettiklerini düÅŸünmeden geri dönünüz. Çünkü insanların birtakım sırları ve mazeretleri olur. Bu yüzden her zamanki koÅŸulların ve durumların deÄŸerlendirilmesi kendilerine bırakılmalıdır.

"Hiç kuÅŸkusuz Allah, ne yaparsanız onu bilir."

Allah-ü Teala, kalplerin gizli yönlerinden haberdardır, kalplerdeki itici ve tahrik edici duyguları bilir.

Ne var ki, bu inceliklere karşı duyarlılığımız kalmamış, kabalaÅŸmıştır. Adam kalkar gündüzün veya gecenin herhangi bir saatinde kardeÅŸinin evine gelir, kapıyı çalar, çalar, çalar. Ev halkı kapıyı açmak zorunda kalana kadar asla geri dönmez. Evde telefon da olabilir. Gelmeden önce, bu yolla izin isteyebilir veya durumun gelmesine uygun olup olmadığını öÄŸrenebilir. Ama o buna aldırmaz, zamansız ve yersiz baskın yapmayı tercih eder. Sonra gelenekler de misafirin geri çevrilmesini hoÅŸ karşılamaz. Çünkü gelmiÅŸtir artık. Ev halkı bu beklenmeyen ve habersiz geliÅŸten hoÅŸnut olmasalar bile içeri almak zorunda kalırlar.

Bugün biz de Müslümanız, ama herhangi bir yemek saatinde kardeÅŸimizin kapısını çaldığımızda, ÅŸayet bize yemek verilmeyecek olursa, bozuluruz. Aynı ÅŸekilde gece geç saatte kapılarını çaldığımızda eÄŸer yatıya alıkoymazlarsa yine bozuluruz. Hiçbir zaman özürlerini takdir etmeyi, onlara hak vermeyi düÅŸünmeyiz.

Bunun nedeni Ä°slâm edebi ile edeplenmemiÅŸ olmamızdır, arzularımızı Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun getirdiÄŸi davranış kurallarına uydurmamamızdır, yüce Allah'ın doÄŸruluklarını belgeleyecek hiçbir kanıt indirmediÄŸi yalan yanlış geleneklere kul-köle olmamızdır

MÄ°SAFÄ°RLÄ°K VE KAPI ÇALMA ADABI

1.      GideceÄŸimiz yeri arayıp haber vermek (gün, saat, kaç kiÅŸi)

2.      Yemek vaktinde gitmemek

3.      Gitmekten vazgeçince haber vermek

4.      Kapıyı çalmak (3 defa)

5.      Kapıyı çaldıktan sonra kapıdan uzaklaÅŸmak

6.      GittiÄŸimiz evlerde izinsiz odalara girmemek odaları, dolapları karıştırmamak.



[1] Nur Suresi 27

[2] Buhârî, Ä°sti'zân, 11

[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 127

[4] Müslim, Âdâb, 40, 41

[5] Müslim, Âdâb, 43

[6] Nûr Suresi /28

[7] Buhârî, Ä°sti'zân, 13

[8] Buhârî, Ä°sti'zân, 17

[9] Buhârî, Rikâk, 13

[10] Nur Suresi 58

[11] Nur Suresi 59

[12] Muvatta, Ä°sti'zân, 1




Okunma Sayýsý : 7727

Soru Tarihi: 3/3/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *