SORU ARA

SORULAN SORU

Derviş ne demektir? Derviş Allaha vuslat yolunda nasıl ilerler?

CEVAP

Farsça bir terim olan “DerviÅŸ” kavramı, dilimizde “muhtaç, yoksul” manalarına gelmektedir. Tasavvufi mana itibarı ile Allah fakiri, Allah'a muhtaç olduÄŸunu hisseden, Allah'ı talep eden demektir. DerviÅŸân da derviÅŸ kelimesinin çoÄŸuludur.

DerviÅŸ; Allah Teâlâ’ya yakın olma yolunda çabalayan, güzel ahlak sahibi bir mü’min olabilmek için maneviyat yoluna düÅŸen insan demektir.

DerviÅŸ demek Allah’ın yoluna bende olmuÅŸ demektir.

DerviÅŸ olmak Allah’a vuslat olmak için bir mürÅŸidi kâmilin manevi terbiyesi altına girip nefsi terbiye ve tezkiye etmektir.

DerviÅŸ demek Allaha kul olmaktır, DerviÅŸ demek Peygamber Efendimize köle olmaktır.

Derviş demek kapı eşiği demektir.

Neden kapı eÅŸiÄŸi demiÅŸler? DerviÅŸ kapı eÅŸiÄŸi gibi ayaklar altında çiÄŸnense bile, Allah yolunda bütün sıkıntılara katlanması gerektiÄŸi için….

Bugün hepimiz ders alan kiÅŸilere “derviÅŸ oldun” desek de derviÅŸlik öyle ders almakla eriÅŸebilecek bir makam deÄŸildir.

Üstadımız Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri  “DerviÅŸlik Makamı” diye, velayette bulunan bir makamdan bahsediyorlar ki, bu makamın birçok veli zatın sahip olduÄŸu makamdan üstün olduÄŸunu belirtiyor. Bu makama da, üstada olan teslimiyet sayesinde ulaşıldığını ve derviÅŸlik makamının mürÅŸit-i kâmil zatların mertebesine ulaÅŸmadığını da belirtiyor. Buradan hareketle bazı büyüklerin:

“Allah’ım! Bizi derviÅŸlerden kıl” diye dua ettiklerini,  kendilerinden nasihat almak üzere yanlarına gelen müridlerine:

“Evladım, gözün yaÅŸlı, amelin ve duan ihlâslı, boynun bükük, elbisen eski, derviÅŸler yoldaşın ve Allah-ü Teâlâ ile Rasulullah (sav) dostun olsun” diye tavsiyede bulunduklarını görüyoruz. Yine Yunus Emre’nin ÅŸiirlerinde: “DerviÅŸ Yunus” mahlasını kullandığını görmekteyiz.

Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;

DerviÅŸ olan zât pak bir itikada sahip olur. Üstadının önünde tecrit olur, yani benlikten tecerrüt eder (sıyrılır). Sadakatli ve doÄŸru olur. MürÅŸid-i kâmil olan üstadına karşı teslimiyeti tam olur. Üstadının elinden tutarak bütün günahlarına tövbe etmiÅŸ, onun muhabbeti ile gönlünü doldurmuÅŸtur. Bütün sevdiklerinden, üstadı ona daha sevimli gelir. OÄŸlundan, kızından, malından ve hatta kendi nefsinden bile üstadı daha sevimli olur. Ä°radesini üstadına teslim eder. Zira Üstadının eli, onun için Rasulullah (sav)’in eli gibidir. DerviÅŸin kendisini üstadına teslim etmesi, Rasulullah’a ve Cenab-ı Zülcelâl Hazretlerine kendini teslim etmesi gibidir. Zira mürÅŸid-i kâmil olan zât kendini, Allah ve Resulü’ne teslim etmiÅŸtir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ Hazretleri:

“Sana biat edenler ancak Allah’a biat ederler. Allah Teâlâ’nın kuvvet ve yardımı o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir” [1]

DerviÅŸ o kimsedir ki, üstadına öyle güzel itikat besler ve inanır. Onun Cenab-ı Zülcelâl Hazretlerine açılmış bir kapı olduÄŸunu bilir. O zât Cenab-ı Hakk’ın dergâhına girer, çıkar. Onun için derviÅŸ, üstadı ne iÅŸlerse Hak Teâlâ’nın emri ile iÅŸlediÄŸini, iÅŸlediÄŸi bu fiiller ister hayır suretinde olsun, ister ÅŸer suretinde olsun, üstadının Allah Teâlâ Hazretlerinin müsaadesi ile hareket ettiÄŸini bilir ve o zâtı sürekli Hakk’a açık bir kapı olarak görür. DerviÅŸlik makamı bunu gerektirir. DerviÅŸ toprak gibidir, her fena ÅŸey ona atılabilir fakat ondan sadece güzel ÅŸeyler çıkar. O yeryüzü gibidir. Üzerinde iyi de, kötü de yaÅŸar. DerviÅŸ tahammülde toprak gibi olmalıdır. Basılacak, çiÄŸnenecek, ezilecek, kirletilecek, o yine yeÅŸillik verecek, üstünde gezinenleri bir bir nimete gark edecek, ÅŸikâyet etmeyecektir.

DerviÅŸlik makamı çok zordur. DerviÅŸlik makamı velilik makamından üstündür. Ancak MürÅŸit-i Kâmil’den üstün deÄŸildir. 

DerviÅŸlik böyle mübarek bir meslek olup, din büyüklerinin üzerinde gittikleri ve Peygamber (sav) Efendimizin ‘Siret-i Ahmediyyesi’ denilen ÅŸerefli bir yoldur.

Bunun için Ulema:

 ‘Sufi, Allah’ın Åžeriat’ı ile Åžeriat’lanmış, Resulü’nün sünneti ile sünnetlenmiÅŸ kimsedir’ demiÅŸlerdir. Allah’tan, bu manada bir istikamet temenni eder. BuyurmuÅŸlardır.

Sultan Abdülkadir Geylani Efendimiz ile Seyyid Ahmed er-Rufai Efendimiz sohbet ediyorlarmış. Hindistan'dan bir heyet gelmiÅŸ. Ta'zim tekrim ile hürmet ile demiÅŸler ki:

"Efendim bizim ÅŸeyhimiz vefat etti. Bize bir ÅŸeyh efendi gönderir misiniz?”

Geylani Hz.leri;

"Ä°nÅŸallah tez zamanda bir ÅŸeyh efendi göndeririz” buyurmuÅŸ. Heyet çıkmış. DönmüÅŸ Seyyid Ahmed er-Rufai Hz.lerine  

"Ä°yi ki ÅŸeyh istediler Ahmet . EÄŸer derviÅŸ isteselerdi ya sen gidecektin ya ben" buyurmuÅŸtur.

Günümüzde ÅŸeyh çok tur ama, derviÅŸ pek azdır.

 Gavsul azam Abdülkadir Geylani Hz.lerinin buyurduÄŸu gibi "DerviÅŸlik hâldir, söz deÄŸildir, söz ile ele geçmez."

 DerviÅŸ manen üç ÅŸekilde ilerler;

1-    Hizmet ile Allah’ın emir ve yasaklarını yaÅŸamak, yaÅŸatmak için say-ü gayret gösterir. Dergâhına hizmet eder, makam mevkiine bakmaksızın Müslüman kardeÅŸlerine hizmet eder.

2-    Farz olan ibadetlerini ihlas ile eksiksiz olarak yerine getirir. Nafile ibadetlerine özen gözetir.

3-    Güzel ahlak ile fıtri olarak aÅŸkı muhabbetli olur, yufka yürekli olur, ince ruhlu, kibar olur.

DerviÅŸ üstadına tam bir teslimiyetle bu üç hal üzere hareket ederse Allaha vuslat olur.

DerviÅŸ Yunus dizelerinde nasıl da güzel tarif etmiÅŸ derviÅŸliÄŸi, fazla söze ne hacet

Dervişlik der ki bana, sen derviş olamazsın,

Gel ne diyeyim sana, sen derviş olamazsın.

 

DerviÅŸ baÄŸrı taÅŸ gerek, gözü dolu yaÅŸ gerek,

Koyundan yavaş gerek, sen derviş olamazsın.

 

DöÄŸene elsiz gerek, söÄŸene dilsiz gerek,

DerviÅŸ gönülsüz gerek sen derviÅŸ olamazsın.

 

Dilin ile ÅŸakırsın, çok maniler dokursun,

Vara yoğa kakırsın, sen derviş olamazsın.

 

Kakımak varmışsa ger Muhammed de kakırdı,

Bu kakımak sende var sen derviş olamazsın.

 

DoÄŸruya varmayınca, MürÅŸide ermeyince,

Hak nasib etmeyince, sen derviş olamazsın.

 

DerviÅŸ Yunus gel imdi, ummanlara dal imdi,

Ummana dalmayınca sen derviş olamazsın

DerviÅŸ gönül ehlidir, Allah adamıdır. ÇiÄŸnendikçe daha iyi ürün veren topraÄŸa benzer. Sevimli ve güler yüzlüdür, soÄŸuk tabiatlı ve asık suratlı deÄŸildir. Herkesi anlamaya ve derdine deva bulmaya çalışır. ErmiÅŸ ve ergin bir insandır. DerviÅŸin eli, gönlü ve bedeni boÅŸtur; elinde mal, gönlünde mal edinme arzusu bulunmaz, bedeniyle günaha girmez.

Yoksa bizlerin sandığı gibi başında takke, elinde tesbih, üstünde cübbe ile gezmek ile gördüÄŸü haller ve rüyaları anlatıp eriÅŸtiÄŸi makamlardan bahsetmek ile derviÅŸ olunmaz.

Son söz yine derviÅŸ Yunus’tan;

DerviÅŸlik dedikleri hırka ile taç deÄŸil, 

Gönlün derviÅŸ eyleyen hırkaya muhtaç deÄŸil…

Rabbim cümlemizi katında ki derviÅŸler zümresine dahil eylesin inÅŸallah…



[1] Fetih Suresi 10




Okunma Sayýsý : 7029

Soru Tarihi: 4/11/2017

Yorumlar
Bu soruya ait yorum bulunmamaktadýr.
Bir Yorum Yazýn
Adý Soyadý *
E-Posta *
Yorum *