SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Åžems-i Tebrîzî (ks) Hazretleri "Åžu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin, içindeki münkirle tanışmalı. Allah'a inanmayan kiÅŸi ise içindeki inananla. Ä°nsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kiÅŸi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiÄŸi ölçüde olgunlaşır." sözüyle ne anlatmak istemiÅŸtir?
CEVAP
Kainat Allah tarafından zıtlıklar manzumesi olarak yaratılmış, yaÅŸadığımız bu dünya zıtlıklar âlemidir. Zıtlık olarak gördüÄŸün her ÅŸey, bir paranın iki yüzü gibidir. Zahir-batın, evvel-ahir, zengin-fakir, doÄŸruluk-eÄŸrilik, merhamet-acımasızlık, sevgi-nefret, iyi-kötü gibi… Zıtlıklar olmadan dünya imtihan âlemi olamazdı. Sadece iyi insanların olduÄŸu bir dünyada imtihandan söz etmenin mümkün olması imkânsızdır. BaÅŸta ÅŸeytanın ve nefsin yaratılış gayesindeki ince sır da bu zıtlıktır.
Ä°nsan sürekli nefsiyle mücadele etmek zorundadır. Nefis yaratılış bakamından ateÅŸi sever, ateÅŸi arzular. Hedefi cehenneme ulaÅŸmaktır. Sultani ruh ise cenneti arzular. Ä°ÅŸte bu zıtlık, bu mücadele ve mücahede Allaha vasıl eder. Tezatlarla mücadele ettikçe Allah’a vuslata bir adım daha yaklaşır. Öfke, hilme, Nefret, sevgiye; cimrilik, cömertliÄŸe; gurur, tevazua dönüÅŸtüÄŸünde kiÅŸi ademiyet makamına eriÅŸir. Ä°nsan olur.
AÅŸk Eri Hz. Mevlana;
“Ey Hak yolcusu! GerçeÄŸi öÄŸrenmek istiyorsan; Mûsâ da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına gizlenmiÅŸler, senin gönlünde savaÅŸlarına devam ediyorlar!”
Aynı hususta Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri de ÅŸöyle buyurmaktadır:
“Benim rûhum, Mûsâ; aklım ise, Hârun’dur. Nefsim Firavun ve nefsimin hevâ ve hevesi, Firavun’un veziri olan Hâmân’dır.”
Ä°ÅŸte bu vuslat yolculuÄŸunda zıtlıkları anlayıp, hakikatlerin sırrına ererse tekâmül eder.
Cenabı Rahman olan Allahu Teala ayeti kerimesinde;
“Bizim uÄŸrumuzda mücahede edenleri elbette yollarımıza eriÅŸtiririz. Åžüphesiz ki Allah, ihsan edenlerle beraberdir.” [1]
Evliyaullahtan Ä°bn Ata Hz.leri der ki: “Mücahede” bütün masivadan kesilerek tam bir sıdk ve sadakat ile Allah’a muhtaç olmaktır.
Abdullah b. Mübarek (rh) der ki: “ Mücahede” hizmet edebini bilmek ve öÄŸrenmektir. Çünkü hizmet edebi, hizmet etmekten daha kıymetli ve üstündür.
KevaÅŸi Hz.leri der ki; “ Mücahede” gözü kapamak, dili tutmak ve kalbi havatırdan korumaktır. Bütün beÅŸeri adet ve alışkanlıklardan çıkmak mücadeyi cem eder. [2]
Ä°ÅŸte mücadele ve mücahede zaten zıtlıklarla olur. Ä°nsan nefsini bilecek. Peygamber Efendimiz (sav) “Kendini bilen Rabbini bilir.” [3] Buyurarak nefsini tanıdıkça insanın Allah’a vuslat olunacağını ifade etmiÅŸtir. Ä°nsan ÅŸeytanın desiselerini bilecek. Bunlarla mücadele edecek.
Ä°lk önce Nasut Âleminde sonra Melekut Âleminde sonra Ceberut Âleminde daha sonra Lahut Âleminde sürekli bir mücadele vardır.
Ä°nsanlığın varoluÅŸundan beri bu mücadele kıyamete kadar devam edecektir. DoÄŸruluÄŸun karşısında yalancılık, ihlasın karşısında riya, sabrın karşısında sabırsızlık, ÅŸükrün karşısında nankörlük, adaletin karşısında zulüm, dürüstlüÄŸün karşısında sahtekârlık, cömertliÄŸin karşısında cimrilik. Zıtlıklar üzerine kurulu dünyada önemli olan bizim hangi tarafta olduÄŸumuzdur. Bu tezatlarla ne kadar çok mücadele edersek o kadar baÅŸarılı olacağız. Belki çok yavaÅŸ olacak ama Ä°nsan-ı kâmil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerleyeceÄŸiz.
Hz. Mevlana;
Ä°nsanın iç dünyası bir ormana benzer. Orada en vahÅŸî ve yırtıcısından, en mûnis ve sevimlisine kadar bütün hayvanlar sergilenmektedir. “Rûhumdan ona üfürdüm.” [4] âyetinden haberin varsa, bu ilâhî nefesten feyz alıyorsan, insanın bu karışık ve acâyip iç âlemine nazar et!
Ä°nsan varlığında binlerce kurt, sayısız domuz; temiz, pis, güzel, çirkin, sevimli, sıcak ve soÄŸuk binlerce huy vardır.
Ä°nsan varlığında hangi huy gâlipse, ÅŸahsiyet ona göre teÅŸekkül eder. Bir mâden karışımında da altın bakırdan fazla ise o karışım artık altın sayılır.
Senin varlığında hangi huy hâkim ise, o huy sahibi hayvanın ÅŸeklinde haÅŸr edilirsin. Zîrâ duyguların, mahluklarla beraberlik hâlindedir.
Ä°nsanda an olur kurtluk zuhûr eder. Bir an olur melekleÅŸir, sanki ay gibi Yûsuf yüzlü bir güzel olur.
Hayırlar da, ÅŸerler de gizli bir yoldan, gönüllerden gönüllere sirâyet eder.
Azgın serkeÅŸ at, rahvan yürümeye baÅŸlar. Ayı oyun oynar, keçi selâm verir.
Ä°nsanlardan köpeÄŸe bir hissiyat akseder de, bunun neticesinde, o duygu ve terbiye ile köpek ya av avlar yâhut çoban olur koyun güder, bekçilik eder. Ä°nsana âmâde olur.
«Ashab-ı kehf»in köpeÄŸine o sâlih gençlerden öyle bir huy geçti ki, sonunda yürüdü gitti, Allâh’ı arar oldu da Kur’ânî bir ifâde kazandı.
Ä°nsanın gönlünde zaman zaman deÄŸiÅŸik temâyüller baÅŸ gösterir. Rûhâniyet onu âdetâ melekleÅŸtirirken buna mukâbil nefsâniyetin girdâbına dûçâr olan kiÅŸi ÅŸeytan kesilir, canavarlaşır. Hak tanımaz olur.
Mânâ arslanlarının, yani velîlerin, çok iyi bildikleri o hakîkatler ormanından gönüller tuzağına giden gizli bir yol vardır. Velîler ise, o tuzakları tanır ve bertaraf ederek gönülleri nefsin ÅŸer ve endiÅŸelerinden kurtarır ve Hakk’a vâsıl ederler.
Ey iç âlemi köpekten de aÅŸağı olan kiÅŸi! Durumundan ümitsizliÄŸe kapılma, hakîkatler ormanında sen de mânevî zevkler almak istiyorsan, gönül yoluna gir de âriflerin can mercanından, yâni onların irfân incilerinden bir miktar nasiplen.
Mâdemki hayırsızsın, bâri o deÄŸerli inciden nasiplen de, taşıyacaksan öyle mübârek bir yükü taşı.” [5] buyurmuÅŸtur.
Rabbim bizleri bu zıtlıkların bilincine vararak nefsimizi terbiye edip kendine vuslat olan kullarından eylesin inşallah.
[1] Ankebut Suresi 69
[2] Ruhul Beyan Tefsiri Cilt 14 syf 673
[3] Aclunî, 2/262
[4] Hicr Suresi, 29
[5] Mesnevi, II, 1416-7
Okunma Sayýsý : 4138 Soru Tarihi: 2/1/2018