SORU ARA
RASTGELE SORU İNCELE
SON SORULAN SORULAR
EN ÇOK OKUNAN SORULAR
SORULAN SORU
Allah (cc) verdiği nimetleri sayıyla mı veriyor ki Allah-ı (cc) zikrederken sayıyla zikrediyoruz ? Bu sayıların bir önemi bir hikmeti var mıdır? Neden zikrederken sayı saymak gerekir ?
CEVAP
Bizler dinde hüküm koyucu değiliz. Hüküm koyan Allah ve Resulüdür. Ayeti Kerimede “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” [1] buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri;
“Her kim günde yüz kere: Subhanallah ve bi-hamdihi (Allah'ı, ona hamd ederek tesbih ederim) derse o kimsenin günahları denizköpüğü kadar bile çok olsa dökülür." [2]
Bir başka Hadisi Şerifte;
“Her namazdan sonra otuz üç kere ‘sübhanallah’, otuz üç kere ‘elhamdülillah’, otuz üç kere ‘Allahü ekber’ derseniz, tamamı 99 eder. Yüzün tamamında da, ‘Lâilaheillallahü vahdehu lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” [3]
Bu benzeri birçok hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav) sayılı tesbihatları tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimiz hiç sayı belirtmeden bir miktar çekin de diyebilirdi.
Peygamber (sav) efendimizden manen yetkili kılınmış olan Mürşidi Kamiller yetişmiş oldukları meşrep üzerinden kendisine biat eden müridlerine o günün şartlarına uygun müridlerinin sıhhatli bir şekilde devamlarını sağlayacak Peygamber efendimizi tarafından bizatihi uygulanmış olan bazı sayılı, sayısız virdler verirler.
Bu verilen virdlerde tavsiye olunan sayı miktarında çekilmesi lazımdır.
Bu tesbihatları sayılı çekmezsek ne olur?
Nasıl evimizdeki kapıların bir kilidi varsa. Bu kilitleri anahtarla açmadan evimize giremiyorsak. Manevi hayatımızdaki kilitleri açmak için manevi anahtarlara ihtiyacımız vardır. Kilide göre anahtar kullanmaz isek muvaffak olamayız. Peygamber Efendimiz ve onun varisi olan Mürşidi Kamiller bu kilitleri açmak için bizlere sayılı tesbihler vermişlerdir. Biz 33 değil 34 suphanallah dersek manevi anahtarımıza bir kertik atmış oluruz ki bu anahtar bu kilidi açmaz.
Hemen hemen hepimizin telefon şifreleri var, bu şifreleri yanlış girdiğiniz zaman telefonunuzu açabiliyor musunuz?
İşte bazı ilahi sırların açılabilmesi için belirli sayıda tesbihin veya salavatın çekilmesi gerekir. Bu sayı kasten çekilmez ise o ilahi sırra erişilmesi mümkün değildir. Fakat sehven yani unutarak yanlış çekilmiş ise Cenab-ı Hakk'ın rahmeti sizden onu kabul etmektedir. O ayrı meseledir.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
“Evladım nasıl zahirde telefon numarası varsa bir yeri arayacağınızda görüşebilmeniz için o telefon numarasını çevirmeniz gerekiyorsa aynı onun gibi buda manevi telefon numarasıdır bir eksik bir fazla değil tam çevirmek gerek.” buyurdular.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
“Bizim yolumuzda ‘Şu esmayı şu kadar çekersen böyle olur, bu esmayı bu kadar çekersen şu işin hallolur’ gibi şarta bağlı olarak kendine ders addetmek yoktur. Size ne söylediysem, size ne tavsiye ettiysem onu yapın, bu tür şeylere girmeyin. Evrad-ı şerifinizi çekin evladım.” Buyurmuşlardır.
Yolumuzda sayılı olan tesbihatları yalnızca üstadımız tavsiye edebilir. Kişi sayı tutmamak kaydıyla sayısız tesbih çekebilir ancak bunu da “İlahi ente maksudi rızaki matlubi Ya Hazreti Allah” deyip Allah rızası için yapması lazımdır.
Kendi kendimize bazı esmaları belli sayılarda çekebilir miyiz?
Tasavvuf yolu Allah'a vuslat yoludur. Peygamber (as) sünneti seniyelerine yerine getirip onun güzel ahlakıyla ahlaklanma yoludur. Bu yolda kişinin yaptığı ibadetler yanında çektiği zikrullah en büyük gıdasıdır, ilacıdır. Kişinin kendi kendinize zikirler telkin edip, bunları çekmesi; doktora gitmeden eczaneden ilaç almaya benzer. Hasta olan kişi ne yapması lazım gelir; İlk önce doktora gidip, onun kontrol altına girip, tavsiyeleri ışığında, yazdığı ilaçlarla tedavi olması gerekir.
Bir mürit üstadına bağlandığı vakit onun öğretileri doğrultusunda hareket ederse Allah Vuslat olur. Mürşidi Kamilin tavsiye ettiği zikirlerin kişi üzerinde farklı tecellileri vardır. Cennet Mekan üstadımız öyle derdi:
"Bizde insanlara binler ifade olunan zikirler tavsiye etmesini biliriz. Fakat evladım Bir Mürşidi Kamil tavsiye ettiği zikir çok tesirlidir. Sizleri sonra dağlardan toparlarız" derdi.
Azlığı çokluğu önemli değildir. Tavsiye edilene uymak önemlidir. Bizim üzerimize düşün üstadımızın tavsiyeleri doğrultusunda derslerimiz çekmek, bu yolda ilerlemek için say-ü gayret göstermek, yolumuza, dinimize hizmet etmektir.
Üstadımız dışında başka kişilerin tavsiyesi ile zikirler çekmek doğru değildir. Bu kontrolsüz ilaç almaya benzer. Hastalığı tedavisi üstadımıza tabi olmaktır. Kişi bir Mürşide Kamil tabi olduğu vakit onun manevi terbiyesinde yol alır. İnşallah
Kişinin bu yolda ilerleye bilmesi için de bir Mürşid-i Kamile ihtiyacı vardır. Yani manevi bir doktora...
Kişi kendisine üstad olarak, manevi baba olarak bir Mürşidi Kamile bağlanır. Mürşidi Kemali vekâlet eden insanlar üstadın Evrad-ı Şerifesini kişiye ulaştırır. Kendisini verilen ders üstadıyla kendisi arası manevi bağdır ki bu dersi çektikçe bağ kuvvetlenir Allaha vuslat yolculuğu yani seyri suluku başlar. Seyri Suluk manevi olarak insanın tekâmül etmesidir.
Tasavvuf yolunda çekilecek esmaları, sayıları Allah Resulünden manen görev tevdi edilmiş mürşidi kâmiller belirler. Her esmanın farklı tecellileri vardır, ehli tarafından bilinen. Sayılı tespihler, kendi kendi ders telkin etmeler, ehil olmayan kişilerden veya yerlerden alınan esmalar farklı sonuçlar doğurabilir.
Aşk eri Hz. Mevlana:
“Eğer âhir zaman âfetlerinden, fitnelerinden kurtulmak istiyorsan hiç gecikmeden, hiç vakit kaybetmeden onun eteğini yakala. O bu âlemden ölü ve ancak Allah ile diri olan bir kuldur ki Allah'ın gölgesi gibidir.” demiştir.
Allah (cc) verdiği nimetleri sayıyla mı veriyor ki Allah-ı (cc) zikrederken sayıyla zikrediyoruz ?
Allahu Teala verdiği rızıkları, verdiği nimetleri tabi ki sınırlı vermiştir. Tabiri caizse sayıyla vermiştir. Bu dünyada kimsenin önünde sonsuz bir nimet sonsuz bir rızık olmadığı aşikârdır. Bazılarımızın rızkı bol bazılarımızın dardır.
Rızıklar bellidir artmaz, eksilmez. Allahu Teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve rûhunun rızıkları da bellidir. Rızık hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez ve kimse, kendi rızkını yemeden, bitirmeden de ölmez.
Peygamber Efendimiz;
Allahu Teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir.
Hiç kimse rızkını bitirmeden ölmez. [4]
Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir. [5] buyurmuştur.
Rabim bizleri Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin tavsiyeleri doğrultusunda ilerlemeyi nasip eylesin inşallah…
Konuyla ilgili diger sorular...
[1] Haşr Suresi 7
[2] Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4857
[3] Müslim, Mesacid: 146; Ebû Dâvud, Vitir: 2
[4] Hâkim
[5] Hakim
Okunma Sayısı : 6633 Soru Tarihi: 4/2/2017