SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Günümüzde bazı tarikatlar sessiz (hafi) zikir yapıyorlar. Sesli zikir yapan tarikatlara gitmek istediÄŸimizde kalbiniz bozulur gitme diyorlar. Neden Sesli zikri (cehri) bidat olarak niteleyip, uygun görmüyorlar?
CEVAP
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri bu meseleye cevap verirken ÅŸöyle buyurmuÅŸlardır;
Allah’a vasıl olmanın iki yolu vardır. Bu yollardan birisi “Hafi zikir”, diÄŸerinin ise “Cehri zikir” dir. Hafi ve cehri zikrin ilk öÄŸreticisi Peygamber (sav) Efendimizdir. Rasulullah Efendimiz, hem hafi hem de cehri zikri bizzat yapmış ve sahabelerine de tavsiye edip, yaptırmıştır. Hafi zikri Peygamber Efendimiz (sav) Hz.leri Ebubekir Sıddık Hz.leri telkin etmiÅŸtir.
“Peygamber (sav) Hazretleri, Mekke’den, Medine’ye hicret ederlerken, Sevr MaÄŸarası’na müÅŸrikleri aldatma maksadıyla sığındıklarında, yanında yol arkadaşı, can dostu olan Ebubekir Sıddık (ra) vardı. Ebubekir Sıddık (ra) Efendimiz maÄŸara içerisinde, müÅŸriklerin Rasulullah Efendimize zarar vereceÄŸi endiÅŸesiyle, korkuya kapılmıştı. Onun bu halini gören Sevgili Peygamberimiz:
─Korkma Ya Ebubekir.! Dilini damağına yapıştır. “La Ä°lahe Ä°llallah” de. Üzülme! Allah (cc) Habir ismi ÅŸerifi ile haberdardır. Basir ismi ÅŸerifi ile bizi görür. Bize bizden yakın olan o’dur. (Veli ismi ÅŸerifi ile dostlarına yardım edendir. Âlim ismi ÅŸerifi ile bilendir. Semi’ ismi ÅŸerifi ile iÅŸitendir. Selam ismi ÅŸerifi ile selamete ulaÅŸtırandır....) Sen dediÄŸimi yap, buyurdu.
Hz. Ebubekir-i Sıddık (ra) Efendimiz dilini damağına yapıştırarak, bir nefeste yirmi bir defa “La Ä°lahe Ä°llallah” kelime-i tevhidi zikredince, üzerindeki korku geçti. Ve kalp aynası açıldı. Hafi zikri, Peygamber (sav) Efendimiz bu ÅŸekilde Ebubekir Efendimize telkin etmiÅŸ oldu.
Cenabı Zülcelâl Hazretlerine vasıl olmanın ikinci yolu ise; Cehri zikir ile olur.
Hz. Ali (ra) Efendimiz, bir gün Rasulullah (sav) Hazretlerinin hane-i saadetlerine gelir.
─Ya Rasulullah! Allah’a varan yolların en kısa olanını, kullarına en kolay gelenini, nezdinde en üstün olanını bana bildir” diye istekte bulunmuÅŸ. Bunun üzerine Peygamber (sav) Hazretleri:
─Ya Ali! Ben ve benden önceki Peygamberlerin söylediÄŸi sözlerin en kabule ÅŸayanı; “La Ä°lahe Ä°llallah”, Kelime-i Tevhid’tir. Yedi kat yer ile yedi kat gök terazinin bir kefesine konsa , “La Ä°lahe Ä°llallah” Kelime-i Tevhid de diÄŸer kefesine konsa “La Ä°lahe Ä°llallah” hepsinden ağır gelir, buyurdu.
Hz. Ali (ra) Hazretleri:
─Ya Rasulullah, Allah’ı nasıl zikredeyim?
Hz. Peygamber (sav) Hazretleri:
─Ya Ali! Dizini dizime daya. Alnını da alnıma koy. Gözlerini kapa ve üç defa söyleyeceÄŸimi dinle. Sonra sende üç defa söyle, ben dinleyeyim.
Akabinde, Peygamberimiz gözünü yumup, yüksek bir sesle, üç kere “La Ä°lahe Ä°llallah” dedi. Hz. Ali (ra) Efendimizde dinledi.
Hz. Ali (ra) Efendimiz gözünü yumup, sesini yükselterek üç defa “La Ä°lahe Ä°llallah” dedi.
Bu ÅŸekilde Peygamber (sav) Hazretleri, Hz. Ali (ra) Efendimize cehri zikri telkin etti. [1]
Cehri olsun, hafi olsun, ferden olsun, cemaatle olsun; Allah’ı zikir caizdir. Aynı zamanda pek kuvvetli bir sünnettir. Her kiÅŸinin ömründe en az bir defa “La Ä°lahe Ä°lallah Muhammedür Rasulullah” demesi ve yüksek sesle söylemesi farzdır.” BuyurmuÅŸlardır.
Günümüzde bazı sessiz zikir erbapları kendilerine tabi olan kiÅŸilere eÄŸer sesli olarak Allah’ı zikrederseniz tarikattan düÅŸerseniz gibi ifadeler kullanmaktadırlar. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri; Ä°nsan hiç sesli olarak Allah dedi diye tarikattan düÅŸer mi? Cenabı Peygamber Aleyhisellatu Vesselam Hazretleri hem cehri zikir tavsiye ediyor hem de hafi zikri.
Allah-u Teâlâ Hazretleri;
“Beni açıktan ananı açıktan anarım, Beni gizli ananı gizli anarım” [2] buyuruyor.
Bakara süresinin iki yüzüncü ayetine bakın. Hem kadınlara hem erkeklere ÅŸöyle buyurmaktadır;
“Sizler hac farizasından döndükten sonra memleketinize varınca eski atalarınızı andığınız gibi Beni anın.” [3]
Kurban bayramının arifesi sabah namazına müteakip teÅŸrih tekbirlerine baÅŸlıyorsunuz. Niye açıktan okuyorsunuz? Vaciptir. Hac da olsun umre de olsun sesli olarak “lebbeyk zikri” yani telbiye getiriyoruz.
Rasulullah (sav) ÅŸöyle buyurdu;
"Cebrail bana geldi ve "Ya Muhammed, ashabına telbiyeyi yüksek sesle yapmalarını emret, çünkü telbiye haccın alâmetlerindendir." dedi [4]
Cuma hutbesi açıktan okunur. BeÅŸ vakit namazımızın iki vakti hafi üç vakit cehridir. Cehri zikir efdaldir, hafi zikir efdaldir, demeyin. Efdal olan insanın ahlakı, edebidir. Ä°kisi de Allah’ın (cc) ve Rasulullah (sav) emridir. BuyurmuÅŸlardır.
Sesli zikir bidat deÄŸil, bizzat Peygamber efendimiz (sav) hem fiili hem kavli sünnetidir. Bir kutsî hadiste; “Kulum beni bir toplulukta anarsa ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım” dendiÄŸi [5] Resûlullah’ın ashaptan bir gruba, “Ellerinizi kaldırın ve hep birlikte ‘lâ ilâhe illallah’ deyin” buyurarak zikir yaptırdığı [6], mescidde yüksek sesle zikir yapan bir kimse için, “Ah edip inleyerek gönülden yakarıyor” [7] deyip onu engellemediÄŸi rivayetleri vardır.[8]
Bir baÅŸka hadisi ÅŸerifte;
Abdulllah Ä°bn Abbas'ın ÅŸöyle dediÄŸi nakledilmiÅŸtir:
“Rasulullah (sav) döneminde insanlar farz namazların ardından yüksek sesle Allah'ı zikrederlerdi.” [9]
Peygamber Efendimiz (sav) Ebû Saîd el-Hudrî (ra)’dan rivayet edildiÄŸine göre ÅŸöyle demiÅŸtir:
Muaviye (ra) mescitte bir halkanın yanına çıktı ve:
’Sizi (buraya) ne oturttu (yani oturmanıza ne sebep oldu)?’ dedi. Halkadakiler:
’Allah’ı zikretmek için oturduk.’ dediler.
Muaviye: ’Allah aÅŸkına, sizi ancak bu mu oturttu?’ dedi.
Onlar da: ’Allah’a yemin olsun ki, bizi ancak bu oturttu.’ dediler. Muaviye ÅŸöyle dedi:
’Åžunu iyi bilin, muhakkak ki ben sizden (sizi yalanla) itham etmek için yemin istemedim. Rasulullah (sav)’e (yakınlıkta) benim mertebemde olup da (buna raÄŸmen) O’ndan, benden daha az hadis rivayet eden hiç bir kimse yoktur. Muhakkak ki Rasulullah (sav), ashabından (oluÅŸan) bir halkanın yanına çıktı ve:
Sizi (buraya) ne oturttu? buyurdu.
Ashap: ’Allah’ı zikretmek, bizi Ä°slâm’a hidayet etmesi (iletmesi) ve onunla bizi nimetlendirdiÄŸi için O’na hamdetmek için oturduk.’ dediler.
Rasulullah: ‘Allah aÅŸkına, sizi ancak bu mu oturttu?’ buyurdu.
Ashap: ’Allah’a yemin olsun ki, bizi ancak bu oturttu.’ dediler.
Rasulullah: ’Åžunu iyi bilin, muhakkak ki ben sizden (sizi yalanla) itham etmek için yemin istemedim. Fakat Cibril bana geldi ve Allah Azze ve Celle’nin sizinle meleklere iftihar ettiÄŸini bana haber verdi.’ buyurdu.’ [10]
Ä°mam Suyuti (ra) Neticetül Fiker isimli kitabında ÅŸöyle diyor:
“Allah’a hamd seçilmiÅŸ kullarına selam olsun. Allah sana ikram etsin. DerviÅŸlerin adet ettikleri üzere mescitlerde zikir halkaları kurmaları ve yüksek sesle zikir yapmaları mekruh mu, deÄŸil mi?” diye soruldu.
Cevap;
─Bunda mekruh olmayı gerektirecek bir ÅŸey yoktur. Zikrin yüksek sesli olmasının güzel bir ÅŸey olduÄŸunu ifade eden çok hadis-i ÅŸerifler varid olmuÅŸtur. Çok hadiste zikri gizli yapmanın güzel olduÄŸu anlatılmıştır. Bu iki hadislerin bir araya getirilmesi ÅŸöyle olur:
Zikrin gizli veya açık olması; hallerin ve ÅŸahısların durumuna göre deÄŸiÅŸir. [11]
Åžeyhu-l Ä°slam Sıraceddin Ömer Ä°bn-ü el-Belkîni (ra):
Åžeyhülislam’a ÅŸöyle soruldu: “Sofilerden bir gurup toplanıp Allah (cc)’ı cehri ÅŸekilde zikrediyorlar, sallanıyorlar ve bununla kendilerine gelecek manevi bir bereketi bekliyorlar. Bunların yaptıkları doÄŸru mu? Bunlar inkâr edilip yalanlanabilir mi? Åžeyhülislam cevaben:
—Bu konuda onlar inkâr edilemez, onların yaptıklarına ÅŸer’i bir mani yoktur. Onları inkâr edenin tazir ile cezalandırılması lazımdır. Åžu âlimler de bu fetvayı aynen vermiÅŸlerdir:
1-İmamı Nureddin Halebiyyi-l Ahmedi (ra).
2-Åžeyhu-l Celil Hüseyin bin Ali et-Turi el-Hanefi (ra).
3-Âlim Fazıl Åžeyh Osman el-Futuhiyyi-l Hanbelî (ra).
4-Åžeyhu-l Kebîr Veliyyullah en-Nibtitî el-Hanefî (ra).
5-Alleme Åžeyh Ä°brahim b. Ebi Åžerif eÅŸ-Åžafii (ra). [12]
Seyyid Abdulkadir Geylani (ks):
Zikredecek kiÅŸi güzel bir abdest alarak ÅŸiddetli bir vurma ve yüksek bir sesle zikretmelidir. Böylece zikre-denlerin batınlarında zikrin nurları hasıl olur. Ve onların kalpleri bu nurlar sebebiyle ebedi uhrevi bir hayatla hayat bulur. [13]
Aziz Mahmut Hudayi (ks):
Zikirde cehr (sesli zikir) mübtedi için tavsiye edilir. Çünkü sesli zikrin tesiri daha büyüktür. Havatırı kalpten çıkarışı daha çabuktur. Çünkü ÅŸiddetli zikir katı kalbe ulaÅŸ-tığında ondan ateÅŸ çıkar ve gözdeki perdeyi yakar. Gözün perdesini kaldırır. Ardından da insu cinin ameline denk olacak Rabbani cezbeler zahir olur. Kalp kurb fezhasına yükseldiÄŸinde kuvvet bulur. Ve hiçbir gözün görmediÄŸi hiçbir kulağın duymadığı harikulade ÅŸeyler görür ve duyar. Åžunu da bilki dil ile yapılan zikirde hedeflenen Mevla katında sadık ve makbul bir kul olmak için kalbin heva ve sivadan sıyrılmasıdır. [14]
Ä°mam Miruzî'nin 'Kitâbu'l Ä°ydeyn' isimli eserinde Ubeyd ibnu Ümeyr (ra) ÅŸöyle buyuruyor:
-Hz. Ömer (ra) mescitte öyle cehri tekbir getiriyordu ki, mescittekiler de Onunla beraber cehri tekbir getiriyorlardı. Çarşı ve sokak ehli bunu iÅŸitip, onlar da beraber tekbir getiriyorlardı; ta ki sokak ve çarşı tekbir sesiyle inliyordu. Tekbir sesleriyle inleyene kadar Allah 'ı cehri bir ÅŸekilde zikrediyorlardı.[15]
Bu konuyla alakalı bir baÅŸka soru ise bazı tarikatların kendi dergâhlarından olmayan kiÅŸileri zikrullah halkalarına almamaları doÄŸru bir anlayış mıdır?
Bu soruyu Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerine sorulduÄŸunda, Evladım zikrullah halkaları cennet bahçeleridir, bu nimeti insanlardan mahrum bırakmak doÄŸru bir anlayış deÄŸildir. Böyle yapanlar Peygamber Efendimizin bu konuyla alakalı hadisi ÅŸerifini yanlış yorumluyorlar. Hadisi ÅŸerifte;
Ashabtan Åžeddad b. Evs ile Ubâde b. Sâmit der ki:
“Peygamber aleyhissalatü vesselamın yanında bulunuyorduk. Peygamber aleyhissalatü vesselam:
‘Ä°çinizde garîb (Ehl-i Kitab) var mı?’ diye sordu.
‘Hayır, yâ Rasûlallâh.’ dedik. Bunun üzerine kapıların kapatılmasını emretti.
‘Ellerinizi kaldırınız ve Lâ ilâhe illallâh deyiniz.’ buyurdu. Ellerimizi kaldırdık ve bir saat boyunca birlikte ‘Lâ ilâhe illallâh.’ dedik. Rasûlullâh aleyhissalatü vesselam, elini indirdi. Sonra da:
‘Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Sen, beni bu kelime ile gönderdin ve beni bununla memur kıldın. Cenneti de bana bu söz üzerine vaat ettin. Åžüphe yok ki sen, asla vaadinden dönmezsin.’ diyerek dua etti. Sonra da: ‘Sevininiz! Hiç ÅŸüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, sizi bağışladı.’ buyurdu." [16]
Peygamber Efendimiz ‘Ä°çinizde garîb (Ehl-i Kitab) var mı? Kısmını alarak sanki kendilerinin dışında kimse yapmazmış yada alınmazmış gibi bir harekette bulunuyorlar. Bu yanlış bir anlayıştır. Burada ki kasıt gayri müslümlerdir.
Ebu Vakıd El Haris bin Havf (ra) demiştir ki;
“Muhakkak ki Rasulullah (sav) mescide insanlarla beraber oturuyordu (Allah’ı zikrediyordu) O esnada üç kiÅŸi (mescidden) içeri girdi. Ä°kisi Rasulullah’a (sav) doÄŸru geldi. DiÄŸeri gitti. (O gelenlerden birisi) ön halakanın birinde bir boÅŸluk buldu ve oturdu. DiÄŸeri de (rahatsızlık vermemek için) arkalarına oturdu. Üçüncüsü de zaten arkasını dönerek çekip gitmiÅŸti. Rasulullah (sav) zikrullah bittikten sonra dedi ki;
─ Size ÅŸu üç kiÅŸiden haber vereyim mi?
Birisi Allah’ a yüzünü döndü. Allah Teâlâ ona acıdı (ve affetti)
Bir diÄŸeri zahmet etmekten çekindi (arkaya oturdu) Allah Teâlâ da onu maÄŸfiret etti.
Sonuncusuna gelince (Allah’ı zikirden) yüz çevirdi. Allah Teâlâ da ondan yüz çevirdi.” [17]
Cemaatle zikir bu kadar önemliyken bu nimetten insanları mahrum bırakmak doÄŸru deÄŸildir. Cehri zikir olsun hafi zikir olsun hepsi birdir. Asla cehri zikir ile hafi zikir arasında ayrım yapılmaz. Biri birinden üstündür demek, bu ÅŸekilde ayrılmak da doÄŸru bir hareket deÄŸildir.
Rabbim bizleri üstadımız yolundan ayırmayıp, kendisini zikretmekten alı koymasın inÅŸallah..
[1] El Ä°nayetür-Rabbaniye
[2] Buhari
[3] Bakara Suresi 200
[4] Ä°bn Mâce, Sünen, Menâsik, 16; Tirmizî, Sünen, Hac, 15; Mâlik, Muvatta, Hac, 34
[5] Buhârî, “Tevḥîd”, 15, 43; Müslim, “Ẕikir”, 18, 19
[6] Müsned, IV, 124
[7] Müsned, IV, 159
[8] İslam Ansiklopedisi zikir babı
[9] Buhari, Fethu'l Bâri, Ezan, bab 155, Hadis no: 841
[10] Müslim, Zikr-Dua-Tevbe, 11
[11] Fetavayı Ömeriye S. 43,44
[12] Et-tarikatül Rufaiye s.61
[13] Sirrul esrar s.50
[14] Hulasatul ahbar s.147
[15] 'Kitâbu'l Ä°ydeyn'
[16] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 124; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 19; Hâkim, Müstedrek, I, 501
[17] R.salihin
Okunma Sayýsý : 6315 Soru Tarihi: 9/6/2018
ALLAH RAZI OLSUN