KONULAR
Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin 19. Vuslatı
İslâm tasavvufunda dünyaya bir sefer için gelen ruh, bu gurbet diyarında görevini tamamladıktan sonra, yine aslına yani yaratıcısına dönecektir. Bu seferden kârlı çıkanlar ise, iradi vuslata ererek ölümsüzlük deryasına dalanlardır.
14 Mart 2004 yılında bu ölümsüzlük deryasına dalıp, geride gözü yaşlı, gönlü mahzun on binlerce manevi evladını bırakarak, çok sevdiği Rabbine “Gül gibi ol, Gül gibi kok, Gül gibi gel, Gül gibi gül “ sözlerinin hikmeti mucibince, yüzünde bir tebessüm ile kavuşmuş;
Âşıkların sultanı, maneviyat güneşimiz, efendimiz, Üstadımız Abdullah Baba(ks) Hz.lerini, ölümünün 19. sene-i devriyesinde her gün artan özlem, hasret ve saygı ile anıyoruz.
Şu ahir zamanın bilinmezlik girdaplarında boğulurken, her gün “Bugünde imanımızı muhafaza edebildik mi ” kaygısı ile yaşam denilen hezeyandan geriye gün sayıp, geçen her anın pişmanlığı ile fani nefeslerimizi tüketerek dolaşırken;
Sizin hoş sohbetlerinize, mübarek nazarlarınıza, dilinizden dökülecek teselli cümlelerine, bizleri ümit varlığa sevk edecek dualarınıza, hele de himmetinize öylesine muhtacız ki…
Ah Efendim! Siz gittiniz gideli öylesine garibiz ki, öylesine yalnız, öylesine zayıfız ki… Kişinin babası ölünce yetim denir ya; biz yetimliği sizin gidişinizle tattık ve yetimliğimizin acısı her geçen gün daha da sarıyor aciz ruhlarımızı…
Bu dünyadan giderken yanınızda hiçbir şey götüremezsiniz; götürebildikleriniz Allah için yaptığımız salih amel ve insanlığa verdiklerinizdir. Siz öylesine güzel bir ömür sürdünüz ve geri de öylesine güzel bir miras bıraktınız ki…
Ahireti kazandıracak öğretilerinizin kıymetini, yaşarken yaptığınız her hizmetin, attığınız her adımın, söylediğiniz her kelamın ne de çok hikmetler barındırdığını, cemalinizi bir kez görmüş, sohbetiniz de bir kez bulunmuş insanların dahi hayatlarına nasıl dokunduğunuzu, her geçen gün daha da fazla anlıyoruz…
“Kavmine hizmet eden o kavmin efendisidir” hadisini düstur edinip dere tepe, köy şehir, zengin fakir demeden, “yol uzunmuş, hava ayazmış” bahanelerine sığınmadan “Allah’ı kullarına, kullarını Allah’a sevdirmek” için nasıl gayret ettiğinize biz şahidiz...
Fakiri üstün tutuşunuza, sabiye olan muhabbetinize, manevi evlatlarınıza olan merhamet ve şefkatinize, hak etmediğiniz muamelelere maruz kalmanıza rağmen tüm insanları Rabbinizin emaneti olarak görüp yüzünüzde ki tebessümden hiçbir şey kaybetmeden, dışlamadan, ötekileştirmeden:
“Ben gelmedim dava içün
Benim derdim sevgi içün
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim” diyen Yunus Emrem misali hallerinize, biz şahidiz…
Bir ömrünüz daha olsa idi bu ömrü yine Hak yolunda harcamaktan çekinmeyeceğinize, insanlığın yararı adına kurduğunuz hayallerinize, sınırlar ötesindeki kardeşlerimize ulaşmak için gösterdiğiniz tüm gayretlerinize, “Benim sizlerden dünyalık bir talebim yok, teşekkür de istemiyorum, ben mükâfatımı Rabbimden bekliyorum” deyişinize, hiç kimsenin sırtına yük, kesesine külfet olmadan bir ömür sürdüğünüze biz şahidiz ve mahşerde de şahitlik edeceğiz…
Hz. Mevlana’mızın “Allah dostlarına ölü demeyiniz onlar bu dünya da ölür, öteler de dirilirler. Bu dünya da gözlerini yumdular mı ötelerde açarlar.” Buyurduğu gibi üstadımız da sadece başka bir âlemde ve biz biliyoruz ki nazarı, himmeti her daim bizimle.
Bundan aldığımız güçle Üstadımızın hayallerinden biri olan resmi olarak vefatından sonra kurulmuş ve hizmetlerine her gün bir yenisini eklemeye çalışan Abdullah Baba Vakfı olarak;
Üstadımızın Hakka vuslatının 19. sene-i devriyesinde depremzede kardeşlerimiz ile birlikte olacağız. Üstadımız Abdullah Baba Hz.lerini; çok sevdiği Üstadı Bilal Nadir Hz.lerinin diyarı Gaziantep Nurdağı’nda 1933 depremzede kardeşimize vereceğimiz yemek ikramımız ve yapacağımız yardımlar, ayrıca şubelerimizin bulunduğu illerimiz de bulunan depremzede kardeşlerimize gıda kolisi yardımları yaparak yâd etmeye çalışacağız.
O’nun bize kazandırdıklarının karşılığını, her ne yaparsak yapalım ödeyemeyeceğimizin bilinci ve yaptığımız her hizmetin O’nun nur cemalinde bir tebessüme sebep olduğunun inancı ile Rabbim gayretlerimizi daim etsin. Bu uzun ve zorlu yolda himmeti, feyzi, merhametli nazarı her daim bizimle olsun…
Rabbimizden niyazımız şudur ki; Bizleri onun razı olduğu evlatlarından eylesin. Bu dünya ve ahiret hayatımızda önderimiz, yoldaşımız, mürşidimiz Cennet Mekân Abdullah Baba Hz.lerinin o güzel ismi ve yolu kıyamet sabahına kadar baki kalsın.
Tıpkı O’nun buyurduğu gibi biz de deriz ki;
“ Aşk olsun, aşkınız nur olsun. Allah hepinizden razi olsun”
Vesselam…