KONULAR
Filistin İçin Dua Vakti
İnsanlık tarihinin başlangıcı olan ilk insan Adem (as) dan Son Peygamber Hâtemü'n Nebiyyîn Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimize kadar devam eden hak ve batılın mücadelesi ahir zamanın son demi olan günümüzde de en ağır ve en acı biçimde devam etmektedir.
Hz. Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:
"Müminler; birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkat göstermekte tek vücut gibidir. O vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır."[1]
Her şeyden önce kemale ermiş bir Müslümanın hali Peygamber Efendimizin (sav) bildirdiği üzere “Müslüman odur ki, " Dünyanın öbür ucunda bir Müslümanın ayağına diken batsa, Onun acısını ta yüreğinde hisseder"! Olmalıdır.
Hiçbir şey yapamasa, elinden bir şey gelmese bile ruh halinde değişiklikler olur. İçince bir baskı hissederek, huzursuzluk meydana gelir. Yemesinde içmesinde bir kesilme olur. Bırakın bunların olmasını maalesef üzülerek müşade ediyoruz ki insanlar Yahudi ağzıyla konuşur hale gelmiş sanki İsrail’in yaptığı saldırıları Müslümanlar hak etmiş gibi bir tavır takınarak olanları destekler açıklamalar yapmaktadırlar.
Her şey den önemlisi bu yaşanan meseleler hakkında Allah Resulü Peygamber Efendimiz (sav) ne söylüyor, ne yapılmasını tembih ediyor?
Peygamber Efendimiz (sav);
“Mescid-i Harâm’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mâbeddir.”[2]
Bugün Kâbe’ye çevresiyle birlikte Mescid-i Harâm denildiği gibi Mescid-i Aksâ’ya da çevresiyle birlikte Harem-i şerif denilmektedir. İlk kıblegahımız olan Mescidi Aksa öyle alelade bir yer değildir.
Subhâne-lleżî esrâ bi’abdihi leylen mine-lmescidi-lharâmi ilâ-lmescidi-l-aksâ-lleżî bâraknâ havlehu linuriyehu min âyâtinâ(c) innehu huve-ssemî’u-lbasîr(u)
“….çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.”[3]
Burası öyle bir mübarek mekândır ki bütün ruhların menzillerin iniş ve çıkışı, bütün seyr-ü sülüklerin, manevi menzillerin iniş ve çıkışının olduğu yer Kudüs’tür. Allahu Teâla Miraç gecesi Peygamber Efendimizi (sav) de yüce âlemlere çıkarmak için Mescidi Haramdan Mescid-ii Aksaya getirdi ki iniş ve çıkış Kudüs de gerçekleşti.
İsrailoğulları yani Yahudiler tarihi süreç boyunca birçok defa peygamberlerine karşı isyan etmiş, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmiş öyle ki; Allah Teâlâ bu isyanlarına karşılık tepelerine Turi Sina dağını kaldırmış yine de isyandan geri durmamışlardır.
Bu azgın millet kendilerine gelen hemen hemen bütün peygamberleri bile öldürmekten çekinmeyen bir millettir ki öyle azgındırlar ki fesad çıkarmaktan geri durmazlar.
Resulullah (sav) Efendimiz bu zalim topluluğun niyetini şöyle haber vermişlerdir:
"Zira hiçbir Yahudi yoktur ki Müslümanı öldürmek niyetinde olmasın."[4]
Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”[5]
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri bu hadisi şerifi naklettiklerinde; bu hadisi şerifte belirtilen tesir öyle bir etki edecek ki dünyanın neresinde olursa olsun nerede bir Yahudi varsa o gün geldiğinde yanında ki komşusu o Yahudi’yi orada öldürecek. Yeryüzünde sizin gibi bozguncusunu, hainin görmedik diyecekler.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri bu konular hakkında son dönem evliyalarından olması hasebiyle yaşadığımız zaman dilimi ve kıyamet alametleri hakkında birçok açıklamalarda bulunmuş, anlatılanlarda tek tek kayıt altına alınmıştır.
Bunları da sitemizin soru kısmında https://www.abdullahbaba.com/soruDetay.asp?sorularID=1389 kıyamet alametlerinde açıklamıştık.
Filistin’le alakalı olarak yukarıda belirtiğimiz sorunun 39. Maddesinde; İsrail'in Filistinlilere Katliam Yaparak, Sürmesi ile ilgili olarak;
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri “Filistin topraklarında öyle bir savaş çıkacak ki Yahudiler Filistinli kardeşlerimizin köklerini o topraklardan kazımak için yapabilecekleri en büyük zulmü yapacaklar. Taş üstünde taş bırakmayacaklar. Müslümanların yaşadığı her yeri yerle yeksan edecekler. Böyle bir zaman gelecek ve bu olayların vuku bulması ile 3. Dünya savaşı başlayacaktır.” buyurmuştur.
Yaşadığımız bu hadise 3. Dünya Savaşı Melhame-i Kübra[6] yani Armageddon Savaşının başlangıcıdır, Allah-u alem…
Önümüzdeki zaman dilimi daha büyük olaylara gebedir. Yaşan bu hadiseler tesadüfen kendiliğinden gelişen hadiseler zinciri değildir. Gay-ri müslimler her şeyi planlar ona göre hareket ederler. Bu planlar günlük de değildir, 100 yıllık 300 yıllık planlardır. Zira Sultan Abdülhamid Han zamanında Osmanlı imparatorluğu ile Filistin topraklarının Yahudilere verilmesi ile ilgili yapılan tüm yazışmalar arşivlerde yerini korumaktadır.
Sultan Abdülhamid Han’a pervasızca yapılan teklifte dikkatimizi çeken şey ne yazık ki tehditlerinin hiçte boş olmadığını süreç boyunca görmüş olmamızdır.
“Filistin'i bize verin sizi tüm dertlerinizden kurtaralım. Bu sizi politik olarak da zora sokmaz; çünkü Yahudiler siyasetle uğraşan bir millet değildir, eğer ki siz Yahudilerin teklifini kabul etmezseniz, Yahudiler zaten bir yolunu bulup o toprakları alacaklar.”
Koca Sultan’ın bugünleri görürcesine almış olduğu tüm önlemlere rağmen ne yazık ki tedbir, kaderin önüne geçememiştir. Bugüne kadar ve şu anda yaşananlar biz Müslümanları umutsuzluğa sürüklememelidir. Büyük davaların büyük bedellerinin olduğu aşikârdır. Uhud Meydanı’nın kimlerin şehitlik makamına vesile olduğunu unutmamak gerekir. Şüphesiz ki Allah inananlarla birliktedir.
Biz Müslümanları o zalimler topluluğundan ayıran en önemli şey Allah-ü Teala’nın bizlerin safında olmasıdır. Göklerden gelen askerlerle desteklenen bir ordu mutlak galibiyete de gebedir
Biiznillah…
Ne güzel buyurmuştur Yüce Rabbimiz Enfal Suresi 30. Ayeti kerimesinde
“Onların bir plânı varsa Allah'ın da bir plânı vardı. Allah plân yapanların ve plânları boşa çıkaranların en hayırlısıdır.”
Rabbim zalimlerin ve zulümlerinin karşılığını elbette verecektir. Çünkü O mutlak kudret sahibidir ve İhmal Etmez, İmhâl Eder. ·
“Eğer Allah (cc) insanları haksızlıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onlara belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor. Ama süreleri dolduğunda onu bir an bile ne erteleyebilirler ne de öne alabilirler.” [7]
Bundan yıllar önce gazetecilerin, İsrail Devleti’nin o günkü başbakanı Şimon Perez’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor.” diye hatırlattıklarında, Perez şu cevabı vermişti:
“Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.”[8]
Bizlerin gençlik yıllarında, Filistinli gençler yürüyüş yaptıklarında bağırlardı;
“Hayber Hayber ya Yahud,
Ceyşu Muhammed sevfe yeud !''
Hayber’i Hayber’i hatırla, Ey Yahudi
Muhammedin ordusu yeniden gelecektir.
Ne yazık ki günümüzde o dava insanı gençlerin, o dava insanı müslümanların yerine İslam davasından uzak, alkol, gece hayatı, teşhir ve inançsızlık ile dünyalık heva ve heveslerinin kurbanı olmuş müslümanlar var.
“Hiçbir surette kâfirlere benzemeyin” diyen bir Peygamberin(sav) ümmeti giyinişi, eğlencesi, düğünü, kutlaması, yemesi, içmesi, yaşantısı hatta bayramı ile bile onlardan farksız hale getirildin ve biz Müslümanlar bu değişimden rahatsızlık duymak yerine bu değişimin gerekliliğine inanır hale geldik.
Dünya hayatı ve debdebesi o kadar esir almış ki bizleri, yaşanan hadiselerden haberimiz bile yok, haberi olanda keyfinden pek ödün vermiyor açıkçası.
İslam davası ilgili bir işin uçundan tutmak, Gazze ile ilgili tek bir söz söylemekten kaçıyoruz. Kudüs’ü görmezden gelip, yolumuzla, davamızla, İslam ile ilgili bir söylemde bulunmaktan korkuyoruz. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine duyarsız ve umursamaz davranıyoruz. “Bu da çok muhafazakâr” derler “İsrail’i nasıl haklı görmezsin?” diyerek ortamlarda bizi hor görürler kaygısı taşıyoruz. Eskiden ülkemizde böyle İsrail yandaşı söylemler yoktu bugün aramızda sayıları gün be gün artan birileri türedi. Kim olursa olsun zulmü görünce insaniyet gereği bir tepki verir ancak bunlar açıktan zulmedeni alkışlayacak ve haklı görecek kadar cibilliyetsiz davranıyorlar.
Gül bahçesinden bir coğrafyada yaşamıyoruz. İslamcı zannederler, tarikatçı zannederler diye sesimizi çıkarmadığınız, belki de içten içe desteklediğiniz bu zulmün bir gün bizi bulacağı aşikârdır. O gün geldiğinde uğruna haysiyetimizi sattıklarımızın nezdinde canımızın bir böcek kadar kıymeti olmadığını göreceğiz ne yazık ki…
Allah-u Teâlâ’nın Müslümanlara kâfirle karşılaştıkları zaman gönderdiği yardımlardan birisi de düşmanın kalbine korku salmasıdır.
Âyet-i Kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım.”[9]
Bir savaş esnasında asker için korkudan daha beter hiçbir şey yoktur. Allah-u Teâlâ’nın kullarına yardımcı olması hususunda, kalplere salınan bu korkudan daha güçlü bir silâh yoktur. Çünkü O bunu düşmanlarının kalbine yerleştirir.
Kâfirin kalbine korku salan Mevla Teâla, Müslümanın kalbine de şecaat salacaktır. Ancak davası Hak, davası Allah olan Müslümanın…
Ey Müslüman oğlu Müslüman!
Kalk artık o derin uykundan, çık artık battığın kafir bataklığından, özüne dön…
Senin yardımcın Muin olan Allah’tır.(cc),
Senin kumandanın Allah Resulü’dür.(sav),
Senin kahramanların Hz. Hamza, Hz. Ali’dir.
Senin orduların göklerden geliyor,
Senin zırhın imanın,
Senin silahın zikrin, duaların, Kuran’ındır.
Atalarından torunlarına yadigar, mücahid korkusunu sal tekrar kafirlerin yüreklerine…
Bizler de bu zelil bu rezil zulüm karşısında sessiz kalmayalım inşallah.
Bu dava sadece Filistin’in, Filistinli Müslümanın davası değildir bu dava Yahudilerle dünya Müslümanlarının davasıdır unutmayalım. Müslümanlarının tamamına yönelik bu belanın def’i için fiilen bir şey yapamıyorsak da, dua orduları kuralım
Cennet Mekân Üstadımız Hacı Abdullah Baba Hz.leri böyle sıkıntılı durumlarda 100 ihlâsı şerif okumayı tavsiye etmiş ve Ruslara karşı İslam adına savaşan Şeyh Şamil Hz.leri ile Seydişehirli Abdullah Efendi arasında geçen ibretlik hadiseyi bizlere defaten nakletmiştir.[10]
http://www.abdullahbaba.com/konular.asp?konuID=36
Yahudi zulmü altında mücadele eden Filistinli kardeşlerimize desteğimiz, dua ve yakarışlarımız olacaktır. Bu amaç ile bugüne kadar olduğu gibi bu zor günde de herkesi 100 ihlası şerif okumaya davet ediyoruz.
100 ihlâsı şerife okunacak, bağışlama yapmadan ‘Ya Rabbi okumuş olduğumuz ihlası şeriflerden yaratmış olduğun ihlâs meleklerinle Filistinli Müslüman kardeşlerimize yardım eyle, muzaffer eyle ’ diyerek dua edilecek.”
Allah’ın izni inayetiyle;
“O topluluk yakında bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.”[11]
Görülüyor ki bu zulme başkaldıran oradaki bir avuç Müslüman ile birlikte Türkiye'dir.
Hayber’i hatırla Ey Yahudi!
Muhammed'in (sav) Ordusu Geri Gelecek.
Komutanı Mehdi olan bir Ümmet boyun eğmeyecek.
[1] Cem'ul fevaid el Rudani, Edeb, 7820; Buhârî; Muslim
[2] Buhârî, “Enbiyâʾ”, 10, 40; Müslim, “Mesâcid”, 1, 2
[3] İsrâ Suresi 1
[4] İbn-i kesir
[5] Müslim, Fiten, 82
[6] Büyük Savaş
[7] Nahl Suresi 61
[8] Tercüman Gazetesi, Ergun Göze, 1986
[9] Enfâl Suresi
[10] http://www.abdullahbaba.com/konular.asp?konuID=36
[11] Kamer Suresi 45