SORU ARA
RASTGELE SORU İNCELE
SON SORULAN SORULAR
EN ÇOK OKUNAN SORULAR
SORULAN SORU
Günümüz çocuklarında hiperaktiflik, ağlama hastalıkları gibi çok fazla olumsuz özellikler mevcut. Önceden büyüklerimiz dört beş çocuğu bile kolayca yetiştirirlerken şimdi anne babalar bir iki çocuğun peşinde telef oluyor. Okuldaki çocuklarda da çok büyük ahlaki çöküntüler, yalan, küfür, kötü alışkanlıklar mevcut. Düzgün bir şekilde ahlaklı, maneviyatı çocuklar yetiştirmek için nasıl bir yol izlenmeli, nelere dikkat edilmeli, nelerden sakınılmalı? Bir de bazı çocuklarda ve yetişkin insanlarda bazı kişilik tipleri çok baskın oluyor, örneğin bazıları çok karamsar, sinirli, ağırkanlı, tez canlı olabiliyor. Bu özelliklerin de çoğu doğuştan geldiği için çocukları bu olumsuz durumlardan korumanın bir yolu var mı?
CEVAP
İnsanoğlunun bazı fıtri özelikleri doğuştan gelerek genler ile nesilden nesile aktarılmaktadır. Genlerin milyonlarca bilgiyi içinde barındırdığını düşünürsek insanın hiç tanımadığı dedelerinin huyundan nasiplenmemesi düşünülemez. İşte bu sebepten bazı insanlar çok cesur olurken, bazı insanlar çekingen olabilmekte. Günümüzde bilim adamlar bu karakteristik özelliklerimizin genler ile aktarıldıklarını ispatlamışlar, bir birini hiç tanımayan aile fertlerinin kaç kuşak önce dedelerinin yaptığı hareketleri yaptıkları gözlemlemişlerdir.
Ne güzel demiş atalarımız: “Dede koruk yer, torunun dişi kamaşır.”
Genlerle gelen fıtri özelliklerimizin yanında yaşamımız içinde edindiğimiz huylarımız, oluşan bir karakterimiz vardır. İnsanoğlunun huy ve karakter oluşumu daha tohum atımından başlayıp, akıl baliğ olduğu andan itibaren şekillenmeye başlar. Akil baliğ olduktan sonra kişinin yedikleri, içtikleri, söyledikleri, yaptıkları huy ve karakter olur. Kaderi de şekillenmeye başlayıp ortaya çıkar. Çocuklardaki olumsuzlukların sebebi de bu zaman diliminde yaşananlardır. Bu yüzden tohum atımından başlayıp ergenlik dönemine kadar gecen süre içerisinde İslam’ı hal ve hareketlerden, Muhammedî ahlaktan uzaklaşmamak gerekir.
İkinci bir husus kadınların mahremiyetlerine dikkat etmemeleridir. Hamilelik esnasında olumsuzluklara maruz kalması, ahlaksız bazı olaylara şahit olması ya da bakması doğacak çocuk üzerinden büyük etkileri vardır. Eskiden insanlarda bir edep bir ahlak bir naiflik bir ince duruş vardı. Bir bayanın hamile olduğu herkesten gizlenirdi. Yakınları bile bayanın hamile olduğunu bilmezdi. Böyle yapınca ne olurdu? Doğacak çocuk her türlü olumsuzluktan uzak olup nazar değmesi yaşamazlardı. Şimdi her şey bir birbirine karışmış durumda. Bayan hamile kalıyor da bunu paylaşmadığı ortam kalmıyor. Edep Ya HU.
Eskiden annelerimiz sokakta bir erkek görse hemen yüzlerini duvara dönüp yabancı erkeğin geçmesini beklerlerdi. Bu yeni ergenliğe erişmiş erkek çocuğu bile olsa böyle yaparlardı. Biz böyle bir haldeyken bu hallere geldik. Bir bayan sokakta yemek yemezdi. Maalesef İffet ve hayasızlıklar çocuklarımızı etkilemekte.
İşte yediğimiz, içtiğimiz yaptığımız, davranışlar, koyduğumuz isimler dahi çocuğumuzun kaderi oluyor, huyu karakteri oluyor.
Hz. Peygamber (sav), bir adamın isminin Muttaci olduğunu öğrendiğinde, onu derhal Munbais olarak değiştirmiştir. [1] Bunun sebebi olarak: "Yanı üzerinde yatan kimse" anlamına gelen Muttaci kelimesi, yan yatmayı, tembelliği çağrıştırmaktadır. Bir işe gönderilmiş kimse anlamına gelen Munbais kelimesi ise, "işe koyulmayı, dimdik ayakta durmayı gerektiren bir işle görevli olmayı ve de çalışkanlığı" çağrıştırmaktadır. Bu ismin kişiyi tembelliğe sevk etmemesi, etkilememesi adına Peygamber Efendimiz bu sahabe efendimizin ismini değiştirmiştir.
Doğuştan ve sonradan kazanılan kötü, olumsuz huylarımızın değişebilmesi, bu huyların olumlu davranışlara dönüşebilmesi için iyi bir aşıya ihtiyaç vardır. Bu aşıyı yapacak olanda bir mürşidi kâmildir. “Yoksa can çıkar huy çıkmaz” atasözü hayatımızın gerçeği olur. Kişi bir mürşidi kâmile evlat oldu mu, ne olur? Üzerinde bulunan her türlü olumsuzlukları her türlü kötü davranışları onun himmet feyziyle yener güzel ahlaklı bir insan olur. Bu yönde nefsini terbiye, tezkiye eder.
Çocuklarda bu olumsuzlukları telafi edebilmek için Allah’ı çok zikredildiği meclislere götürüp ona rol model olmak gerekir. Hazreti Peygamberi sevdirmek en önemli görevimiz olmalıdır. Aşk Eri Mevlana Hz.leri;
“Hazreti Peygamberin ayağının altına başını koy ki Allah o başı sultanların tacı yapsın” buyurmaktadır.
Yani Peygamber Efendimize ne kadar bend olursan o kadar yükselirsin. Çocuğumuza ne kadar çok Peygamber Efendimizi sevdirirsek o kadar yükselir, o kadar maddi manevi güzelliklere ilhak olur.
Ona rol model olabilecek Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri gibi Allah dostlarının hayatlarından örnekler vererek sevgi muhabbet oluşturmak gerekir. Bir mürşidi kamilin adını bile anmak o meclise o haneye bereket olur, inham olur, ihsan olur. Ama bunları ne anlatabildik ne de insanlara duyurabildik. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin dediği gibi:
“ Size bu anlattıklarımı dağdaki ağaca anlatsaydım ayaklanır yanımıza gelirdi. Ama sizler anlamadınız. Değerinizi bilemediniz” Buyurmuşlardır
Hz. Mevlana ışık tutan sözleriyle sorumuzu sonlandırıyoruz;
“İnsanın gerçek değerini söylesem, ben de yanarım dünya da! Fakat ne yazık ki insan değerini bilemedi, kendini ucuza sattı. İnsan aslında çok değerli bir atlas kumaş iken kendini hırkaya yama yaptı.” [2]
Konuyla İlgili Benzer Sorular
Çocuklarımızı islami edep ve adapla yetiştirilmesi ve yolumuzun sevdirilmesi için neler yapabiliriz?
Okunma Sayısı : 4906 Soru Tarihi: 10/2/2017
ALLAH RAZI OLSUN,EMEĞİNİZE SAĞLIK SAĞOLUN.