SORU ARA
RASTGELE SORU ÝNCELE
SON SORULAN SORULAR
SORULAN SORU
Abdullah Baba Dergâhının usul ve adabı nedir? Dergâhımızdaki usulleri, kaideleri, edepleri bizlere aktarabilir misiniz?
CEVAP
Allah’ın kulunda olmasını istediÄŸi bütün vasıf ve sıfatların tamamına edep denir.
Edep; Ä°slâm'ın güzel saydığı söz ve davranışlardır.
Edep; her konuda haddini bilip¸ sınırı aÅŸmamak¸ insanlara iyi muamelede bulunmak sünnet üzere hareket etmek¸ hataya düÅŸmekten sakınılacak ÅŸeyi bilmektir.
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürÅŸidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiÅŸ büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye.
Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviÅŸ feda olsun. Edep gittiÄŸinde onu geri getirecek bulunmaz ama binlerce derviÅŸ kıyamete kadar gelecektir” demiÅŸtir.
Tasavvuf yolunda edep uyulması gereken temel ilkelerden birisidir. Rufai Hz.lerinin deyimiyle “Tasavvuf edeptir. Bu da Peygamber’in sünnetine tabi olmakla kazanılır.” Tasavvuf da her vaktin, her hâlin, her makamın bir edebi vardır.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri;
Hepinizin malumudur ki dergâhlar da veya bazı camilere girerken kapılarında “EDEP YA HU” yazar. Edepli ol, terbiyeli ol, Hu olan Allah seni görüyor. “Allah Hu”, “Rahman Hu”, hangi esmayı söylersen söyle, sonunda hu “O” manası vardır. Seni görüyor, edepli ol! Yürürken edepli ol! Yemek yerken edepli ol! Su içerken edepli ol! Evde edepli ol! Tuvalette edepli ol! Banyoda edepli ol! Otururken edepli ol! AlışveriÅŸte edepli ol. Burnunu silerken edepli ol vs… Çünkü “O” beni her yerde görüyor, diye ihsan üzere yaÅŸarsak iÅŸte o zaman nefis meratiplerini aşıp Allah-ü Teâlâ Hz.lerine vasıl oluruz.
Abdullah Baba (ks) Hz.lerinin her hali bir edebdi. Karşısına edepsiz bir kiÅŸi gelse dahi O’ndaki edebin tesiri altında kalır, kendisine çeki düzen verirdi. Edep hususunda o kadar hassastı ki; Rahatsızlığından dolayı ameliyat olduÄŸunda dahi, ayaklarını uzatmamıştı. Fakat ameliyattan sonra saÄŸlığı açısından doktorlar, ayaklarını uzatıp, yatması gerektiÄŸini söylediler. Eve getirildiÄŸinde yatağına uzanınca ÅŸöyle buyurdular;
"Ya Rabbi bu güne kadar huzurunda ayağımı hiç uzatmadım. Bu hareketimden dolayı senin affına sığınıyorum.”
Abdullah Baba Hz.leri usul ve adaba çok önem verir ve riayet ederdi. “Edep ve adabın olmadığı yere maneviyat gelmez. Osman-ı Zinnureyn (ra) Hz.leri gibi hayâlı edepli olun, terbiyeli olun. Sizden bir gün önce gelene, bu kardeÅŸim benden bir gün önce tövbe etti, Salatü selamı benden fazla getirdi, benden fazla Allah’ı zikretti diye, insanlara hürmet edin. ” Buyururdu.
Davud Tai anlatıyor; Yirmi yıl Ebu Hanife Hz.leriyle birlikte bulundum. Bu zaman zarfında ne yalnızken, ne de birileri varken başı açık oturduÄŸuna ve ayaklarını uzattığına ÅŸahit olmadım.[1]
Dergâh edep ve adabı çok detaylar barındırmaktadır ki bazen yapılmamasının çok doÄŸal görülebilecek basit bir davranış bile müridin yapmaması gereken davranışlar arasında sayılabilmektedir. Buda bizi ÅŸaşırtmamalı en ince ayrıntısına kadar edep ve adaba dikkat etmeliyiz. Ä°mam Malik Ä°mam Åžafi’nin yanında yirmi sene kalıyor. Yirmi yıl içerisinde on sekizini adap ve edepten bahsediyor, son iki senesinde de ilimden. Hatta Ä°mam Malik derki: ‘KeÅŸke Ä°mam Åžafii; son iki yılını da edepten bahsetseydi’
Dergâh demek; Allah’a (cc) giden yolu tarif edildiÄŸi, Allah’ın (cc) zikredildiÄŸi yerdir. Dergâh adabına gelince;
Talip, dergâha gelmeden önce hazırlıklara baÅŸlaması gerekir. Dergâha gelmeden mümkünse gusül abdesti almalı, çevremizdeki insanları rahatsız etmeyecek ÅŸekilde güzel kokular sürüp, temiz, uzun kollu, bol kıyafetler giyip gelmelidir. Bayanlar da yine aynı ÅŸekilde dergâh içinde tesettüre riayet edecek kıyafetlerle bulunmalıdır.
Dergâha gelirken davet edeceÄŸi bir arkadaşı, dostu, komÅŸusu varsa davet etmeli onunla birlikte gelmelidir. Davetten kastımız “hadi zikir var gidelim” demek deÄŸildir çünkü kiÅŸi reddederse Allah’ın davetini reddetmiÅŸ olur ki bu kiÅŸiyi Allah’ın rahmetinden mahrum eder. Davet etmek istediÄŸimiz kiÅŸiye “bugün ders var, sohbet var ben gideceÄŸim inÅŸallah, müsaitsen senide götürebilirim” diyerek anımsatmak kâfidir.
Dergâha dış kapısından girerken ayakkabısında toz toprak varsa temizlemeli tertipli bir biçimde ayakkabılığa ya da giriÅŸe koyarak, saÄŸ ayağı ile içeri girmelidir.
Talip dergâha girerken dergâh selamı [2] verir. Dergâh selamı nasıl verilir? SaÄŸ ayağımızın baÅŸparmağını sol ayağınızın baÅŸparmağı üstüne koyup, saÄŸ elimizi kalbinizin üstüne, sol elimizi karnımıza götürüp, başımızı fazlaca eÄŸilmemek ÅŸartıyla belimizden itibaren kalbinize doÄŸru götürmektir.
Dergâha girdikten sonra eÄŸer namaz kılınacaksa saf düzeni eÄŸer zikir ya da sohbet edilecekse halaka düzeni alınır dağınık bir ÅŸekilde oturulmaz. Ä°çeride bulunanlarla musafaha etmek veya tokalaÅŸmak için dolaşılmaz ya da yanlarına gidilmez. Namaz ya da sohbet baÅŸlamadıysa kimseyle boÅŸ muhabbet yapmadan sessiz bir ÅŸekilde yerimize geçip ayaklarımızı uzatmadan sünnet üzere edepli bir ÅŸekilde oturup tesbih çekerek namazın ya da sohbetin baÅŸlaması beklenilir. Çocuklu bayan derviÅŸler çocukları ön halakalar da duramayacak yaÅŸtalarsa en arka halakaya geçerler. En ön halakaya çocuk derviÅŸ alınmaz.
Sohbet esnasında konuÅŸulmaz, sohbet ederken selam verilmez. Sohbet esnasında bütün derviÅŸlerin baÅŸka bir meÅŸguliyetle uÄŸraÅŸmadan sohbete dikkatini vermesi gerekir ve saÄŸa sola iltifat etmemelidir. Sohbet esnasında sohbeti yapana bakmalıdır. Sohbeti edene müdahale edilmez. Sözü bittikten sonra müsaade isteyerek soru sorulabilir.
DerviÅŸ, Üstadının sözlerini(nerede duyarsa duysun) pür dikkat dinleyerek sözlerdeki hikmetleri zihne yerleÅŸtirmelidir.[3] Zira evliyanın peygamberlerin sözleri gibi kıymetli görülmektedir.[4]
Hammad b. Zeyd dedi ki; Biz Eyyüb’ün yanındaydık. Bir gürültü duydu.
-Bu gürültü nedir? Resulullah’ın hadisi okunurken gürültü yapmanın, onun huzurunda gürültü yapmak anlamına geldiÄŸi bu adamlara ulaÅŸmadı mı? Diye gürledi.
Halaka-i zikri yaptıran zakir, halakanın kendisine göre sağına çavuÅŸunu alır. Ä°lahiciler çavuÅŸun yanına oturur. Esmayı iyi vurabilen derviÅŸler zakir tarafından ilk halakaya alınır. Ä°lk halakada bulunan görevli ve derviÅŸler davet edilmeyi beklemeden ön halkaya geçmeleri gerekir. Ön halkalarda zikre iÅŸtirak edecek olanların ise takkeli ve uzun kollu giyinmeli, ön halkalara talimli olanların geçmesi zikrin adabıdır. Misafir olan zakir varsa o da o bölgenin zakirinin sol tarafına alınır. Misafir derviÅŸler varsa onlarında müsait olanları ilk halakaya alınır. Geride kalan derviÅŸler ikinci ve üçüncü halakayı oluÅŸtururlar. Ä°lahiciler ve esmayı güzel vuran derviÅŸler uygun yerlerde bulunursa orada muhabbet olur, bereketli olur.
Zikir yapılırken zakirin çıkardığı sesin altında kalmak nefistendir. Üstüne çıkarsak da nefistendir. Zakirin verdiÄŸi sesin aynısı çıkarılmaya çalışılır. DerviÅŸ zikir yaparken ölçü; Bir kulağı yanındaki derviÅŸin çıkardığı seste, bir kulağı da ilahide olmalıdır. Böyle olursa hiçbir zaman nefsine uymamış olur. Halakada zikir yaparken derviÅŸ, hal ve davranışlarıyla herkese örnek olmalıdır. Sadece kendini deÄŸil. Bütün arkadaÅŸlarını düÅŸünmeli. Ona göre zikir yapmalıdır.
Zikir loÅŸ bir ortamda yapılır. Zikirde derviÅŸ saÄŸa sola bakmaz. Gözlerini kapatır, kendini zikrullaha verir. Zikrullah içerisinde garip sesler çıkarmaz, esma olsun veya esma harici olsun aşırı bağırmalar yapmaz.
Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri; CoÅŸkulu ve aÅŸk ile zikrullah yaptırırdı. Ancak, zikrullah içerisinde bağırmayı, kendini yerlere atmayı, adap dışı hal ve hareketleri asla tasvip etmezdi. “Nasıl namazın tadili erkânı varsa, uymak riayet gerekiyorsa, zikrullahın da edep ve adabı vardır. Edep ve adabın olmadığı yere maneviyat gelmez.” buyurdular.
Zikirde her isteyen ilahi söyleyemez. Zakir’in ya da Ä°lahi çavuÅŸunun görev verdiÄŸi ilahiciler zikir esnasında ilahi söyleyebilir. Zikir bitiminde tövbe suresinin son iki ayeti ve dergâh duası yapılır. Zikir bitiminde zakir âmin demeden eller yüze götürülmez. Zakir müsaade ettikten sonra dağılınır ya da varsa isteyen ikrama kalır.
Ä°kramın dağıtımı üstad, zakir, çavuÅŸ, sırası takip edilerek yapılır. Tarikat büyüÄŸü ikramı yemeÄŸe baÅŸlamadan cemaat yemeÄŸe baÅŸlamaz. DerviÅŸ çay bardağını karıştırırken sessizce karıştırılmalı, ikram anında dergâhta olduÄŸumuz unutmamamız gerekir. Çok sesli bir ortam olmaması için hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Dergâhlarda konuÅŸma adabı, mutlak olarak fısıltıyla konuÅŸmaktır. Dergâhın mutfak, depo gibi müÅŸtemilatlarına görevliler harici kiÅŸilerin girmesi buralarda sohbet edilmesi uygun deÄŸildir.
Sohbet veya ikram bittikten sonra zakir destur verdikten sonra dergâh hemen boÅŸaltılır, bekleme yapılmaz. Dergâhtan çıkarken girerken olduÄŸu gibi yine dergâh selamı verilerek çıkılmalıdır. Kapı önünde çevremizi rahatsız edecek toplu halde sohbet yapılmaz.
Zikir haricinde bir merasim var ise ikrama tarikat büyüÄŸün önderliÄŸinde efdali zikir yapmadan baÅŸlanmaz.
Dergâhta namaz kılınacaksa eÄŸer dergâh imamı tarafından namaz kıldırılır. Sünnetler iki rekat yerine dört rekat kılınacaksa ya da akÅŸam namazı sonrası evvabin namazları kılınacaksa üstadın yada dergah büyüÄŸü tarafından ne kılınıyorsa onlara tabi olunur. Onlar evvabin kılmazken bizim evvabin kılmamız uygun bir davranış deÄŸildir.
DerviÅŸ kimle sorun yaÅŸarsa yaÅŸasın dergâhına küsmez. Zikrullahı terk etmez. Evde dersini çekmesi hiçbir zaman dergâhta çekilen dersin karşılığı olamaz. DerviÅŸ için yalnızlık helak ve felakettir. Zira Hz. Peygamber (sav) “Åžeytan yalnız olanla beraber bulunur.” [5] BuyurmuÅŸlardır.
Dergâhımızın bir ihtiyacı varsa söylenmeden bu ihtiyacı karşılamak için çaba harcanması gerekir. Üstadımız dergâhta para toplanmasını uygun görmezdi. Bu sebepten büyüklerimiz ihtiyaçları karşılamak adına para istemezler. Ä°stememek bizim yardım yapmayacağımız anlamına gelmez.
Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri; “Çorumlu Hacı Mustafa Efendiyi ziyarete gittiÄŸimizde ilk iÅŸimiz dergâhın sağına soluna bakmak olur, ödenmemiÅŸ bir fatura varsa hemen alır gereÄŸini yapardık.” BuyurmuÅŸlardır.
Ä°lla bu ihtiyaç maddi olmak zorunda da deÄŸildir. DerviÅŸ hizmet ehlidir. Ä°nsanlığa, dergâha hizmet edendir. Tembellik derviÅŸliÄŸin ÅŸiarında bulunmaz. Yan gelip yatan, hizmetten uzak kalan yolda nasibini tam alamamıştır. Åžu unutulmamalıdır derviÅŸ konuÅŸmaz, karışmaz, kaytarmaz…
Dergâhta herkesin bir görevi vardır. Tasavvuf aynı askeriye gibidir. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri “Tasavvuf bir askeri yapıya benzer evladım, nasıl askeriyenin eri var, çavuÅŸu var, generali var, hepsinin görevleri ve sorumlulukları farklı farklıdır. Yolumuzun da derviÅŸleri var, çavuÅŸları var, zakirleri var hepsinin de aynen askeriyede olduÄŸu gibi görevleri ve sorumlukları farklı farklıdır.” Buyururlardı.
DerviÅŸin görevleri farklıdır, çavuÅŸun görevleri farklıdır, Zakir’in görevleri farklıdır. Askeriyede bir er generalin görevinin yapmaya çalışması nasıl abesle iÅŸtigalse, aynı ÅŸekilde derviÅŸin de Zakir’in görevini yapmaya onun rollerini üstlenmeye çalışması abesle iÅŸtigal ve büyük edepsizliktir. Böyle davrananlar maneviyatta nasibini alamazlar. Aynı ÅŸekilde zakir de çavuÅŸta dergâhımızın vakarına yakışır yolun edep ve adaplarını örnek olacak davranışlar içerisinde olması gerekir. Kendini öne çıkarmak marifet deÄŸil yoluna hizmet etmek marifettir. DerviÅŸ derviÅŸliÄŸini bilecek, zakir de zakirliÄŸini…
DerviÅŸ Allah vuslat yolunda üstadına tam bir teslimiyetle baÄŸlı olmalıdır. Ä°radesini bu yola girerken üstadının ellerine bırakması, tabi olması gerekir. Ä°rade tarikata girecek hemen her salik için bir baÅŸlangıçtır.[6] Talip, ÅŸeyhinin bir rehber olduÄŸunun bilincinde hareket etmelidir. Tasavvuf yolu bir deÄŸiÅŸim yoludur. Cevheri mücevher yapma yoludur. Bu da Allah’ın emir ve yasaklarına uydukça, Rasulullah (sav) Hz.lerinin sünneti seniyesini ihya ettikçe, üstadına tabi oldukça, yolun edep ve adaplarına riayet ettikçe, aÅŸk ile hareket etmekle olur.
DerviÅŸin tasavvufî eÄŸitim sürecinden azami surette istifade edebilmesi için intisap ettiÄŸi tarikatın en deÄŸerli tarikat olduÄŸu ÅŸuurunda olması gerekli görülmektedir. [7]
KiÅŸi ders aldıktan sonra Üstadına tabi olarak geçmiÅŸ hayatına bir sünger çekmelidir. Üstadının elinde tabiri caizse “gassalın elindeki meyyit gibi olması” gerekir. BenliÄŸini kenara bırakıp, varlığa doÄŸru yol almalıdır. GeçmiÅŸ yaÅŸamından gelen kötü hal ve hareketleri terk etmeli, bunların yerini güzellikler almalıdır. GeldiÄŸi gibi kalmamalıdır. Her zaman daha iyisi yapmak için çaba harcamalıdır. DerviÅŸin, talibin bir önceki durumuyla bugünkü durumu arasında bir fark yoksa yarın üstüne bir ÅŸeyler koyamıyorsa, katamıyorsa bu insan ziyandadır.
Bizler Efendi Hz.lerine tabi olmadan önceki yaÅŸantımıza aynen devam ediyorsak, yıllar geçmesine raÄŸmen geldiÄŸimiz günkü gibi duruyor ve bundan dolayı hiçbir rahatsızlık duymuyorsak. Tek artımız günlük virdimiz ve haftada bir zikrullahımız ise ahlakımızda, hal ve tutumlarımızda, yaÅŸantımızda pozitif yönlü bir geliÅŸme gösterememiÅŸsek. Ä°nsanlar baktığında “ee ne oldu ÅŸimdi hala aynı adam ya da hala aynı kadın ne deÄŸiÅŸti ki” diyorsa hatta biz kendimiz dahi “Ben buyum kardeÅŸim deÄŸiÅŸemem “Adım Hıdır elimden gelen budur” diyorsak, bu bizim hiç tekâmül göstermediÄŸimizin göstergesidir ki iÅŸte bu durumda kendimizi zararda görmemiz gerekir.
Bu dünya ahiret hayatımızın bir tarlasıdır, dünyada ne ekersek ahirette onu biçeceÄŸiz. Bu dergâh ezberlerin unutulduÄŸu bir dergâhtır.
Bu yol sevgi yoludur, aÅŸk yoludur. KiÅŸi bir yola intisap olduÄŸunda sevdiÄŸi her ÅŸeyi yoluna göre sevmesi gerekir. Sahabeyi kiram Hz.leri Allah Resulü neyi seviyorsa onu severdi, neyi sevmiyorsa onu sevmezdi. Hz. Peygamber’in (sav) hayat tarzına harfi harfine uyma ve onun emir ve tavsiyelerini aynen yerine getirme hususunda bir birleriyle yarışırlardı.
DerviÅŸ ÅŸeriata ahkâmdan zerre kadar taviz vermeden yolun edep adaplarını, üstadımızın emirleri harfiyen yerine getirmelidir. Ä°ç dünyasında bu emirleri sorgulamamalıdır.
Üstadının ve ondan sonra gelen yolumuzun büyüklerinin önünde zaruret halleri dışında laf olsun diye konuÅŸmamalı sözü fazla uzatmamalıdır. Kendi özel meselelerimizle büyüklerimizi yormamalıyız. Ä°çinden çıkamadığımız çok önemli meseleleri büyüklerimize danışmalı, verilen tavsiyeleri yerine getirilmeliyiz. EÄŸer tavsiyeler yerine getirilmesinde bir sıkıntı yaÅŸayacaksak hiç sorup kendimizi bir imtihanın içine sokmamalıyız. Nasıl zor anlarımızı onlarla paylaşıyorsak sevinçlerimizi de paylaÅŸmalıyız. Cennet Mekân Abdullah Baba (ks) Hz.leri “evladım cenaze oldu mu bizi çağırırlar, düÄŸün oldu mu eli” diyerek bizlere bu konu hakkında derviÅŸlerin yaptığı hatayı dile getirmiÅŸtir.
DerviÅŸ, ihvan kardeÅŸini çevresindeki insanlardan üstün tutmalıdır. Ä°hvan kardeÅŸiyle daima irtibatlı olup onların hizmetinde bulunmalıdır. Ä°hvan kardeÅŸinin bir ihtiyacı oldu mu gidermek için çaba harcamalı sıkıntılı durumu çavuÅŸuna ya da zakirine bildirip durumdan haberdar etmelidir. Ä°hvan kardeÅŸliÄŸine aykırı hareket etmemelidir. Onları kaçıracak hareketlerde bulunmamalıdır. Onlarla çekiÅŸip zorluk çıkarmamalıdır. Åžayet ihvan kardeÅŸlerinden birinin kalbini hoÅŸlanmadığı bir ÅŸeyden dolayı incitecek olursak, bu incitmeyi giderecek hareketlerde bulunmalıdır. Kırgınlık gitmez ise, ondan bu durum geçinceye kadar iyiliÄŸi ve güzel huyu artırarak devam etmelidir.
DerviÅŸ bir yere misafir olduÄŸu zaman gittiÄŸi yerin büyüÄŸüne tabi olur. Misafir olduÄŸu süre zarfında bir istekte bulunmaz. Bir yere götürmesini ya da bir yemek yedirmesini istemez. DerviÅŸ bir yere zorla kendisini davet ettirmez. Åžehir dışında bir yere misafir olacaksa gittiÄŸi yerin büyüÄŸünü zor durumda bırakmaz. Bir otobüs derviÅŸi alıp biz geliyoruz diyerek emri vaki yapılması dergâh adabına uygun bir hareket deÄŸildir.
Derviş her zaman abdestli gezer. Cennet Mekan Abdullah Baba (ks) Hz.leri bizlere devamlı abdestli olmamızı tembih eder kendisi de devamlı abdestli gezer, sıkıntılı ya da hasta olduğu zamanlarda arka arkaya abdest alması gerekse dahi abdestsiz yere basmazdı.
Yol bilenle gidilir. Edep ise edep bilenden öÄŸrenilir. Bu yüzden görevli kardeÅŸlerimize çok büyük görevler düÅŸmektedir. Onlar bu yolun edeplerini yaÅŸayacaklar ki onları takip edenlerde yaÅŸasınlar. Bu yol edep yoludur. Edebi olmayan yolda kalır. Beyazıd-ı Bestami’ye bir zattan bahsettiler, O’da hadi gidelim dedi, gittiler O övdükleri zat camiye girerken bir edebi çiÄŸnedi. Beyazıd-ı Bestami o adama selam vermeden geri dönüp gitti. Merak edenlere:
- ‘Bu adam Ä°slam’ın normal kuralı olan camiye girerken saÄŸ ayakla girileceÄŸi adabını bile muhafaza edemezken nasıl olurda bu adama teslim olunur?’ beyan buyurarak edep ve adaba dikkat çekti..
Edep hayalı olmaktır. Allah dostları ne elde etmiÅŸlerse Efendimiz(sav)’in edebine uyarak manevi makamlara ulaÅŸmışlardır. Arifler; Ä°nsanı hayvandan ayıran ÅŸey edeptir, Önce usul sonra vusul demiÅŸler.
Åžems Hz.lerinin sözü ile yazımızı sonlandıralım inÅŸallah; “HerÅŸey çok olunca ucuzlar. Edep bunun aksinedir o çoÄŸaldıkça deÄŸeri artar.”
Edep bir taç imiÅŸ nur-u Hüda'dan
Giy ol tacı emin ol her beladan
Edep nedir? Edebimiz nasıl olmalıdır?
Üstadımız Abdullah Baba Hz.lerinin kabrini ziyaret edep ve adabı nasıl olmalıdır?
Kapı çalma ve misafirlik adabı nasıl olmalıdır?
Yolumuzda DüÄŸün, sünnet merasimleri ve asker kınası nasıl yapılır?
[1] Tasavvufi Bakış
[2] Baş kesme selamı, boyun kesme selamı, niyaz selamı
[3] Sâhibzâde, s. 34; GümüÅŸhânevî, , s. 68.
[4] Sâhibzâde, s. 8
[5] Hucvirî, KeÅŸfu’l-mahcûb: Hakikat Bilgisi, s. 484.
[6] Abdülkadir Geylani Günyetüd Talibin
[7] Muhammed el-Hânî s. 27; Kotku, 234.
Okunma Sayýsý : 4315 Soru Tarihi: 11/12/2019