HAYATI
1929 yılında, bu zor görevi alan Bostancı Hacı Ali Efendi Hazretleri, Ebubekir-i Baba gibi, Gürcistan’ın Ahiska Ä°lçesinde dünyaya gelmiÅŸtir. Bu mübarek ÅŸahsiyetin döneminde, dergâhlar kapandığı için görevini çok zor ÅŸartlarda devam ettirmiÅŸtir.
Kendisine satıcı gibi gösterir ve eline birkaç tane ceket alır, köy köy, kasaba kasaba dolaşır. Ä°nsanlara Hakkı anlatır, Allah’ı zikrettirirdi. Ä°nsanlar satın almasın diye de, yanında getirdiÄŸi ceketlere yüksek fiyat biçerdi.
Hacı Ali Efendi Hazretleri, Çorum’da vazifeyi yürütebilmek için bostan tarlasında durur, gelen kiÅŸiler mübareÄŸi orada ziyaret ederlerdi. Böylece dikkat çekmezdi. Onu, baÄŸ belliyor zannederlerdi. Bu ÅŸekilde zor ve meÅŸakkatli olduÄŸu halde, insanları irÅŸat etmeye çalışır, onlara tasavvufu anlatırdı. Bostan tarlasında sohbet ettiÄŸi için kendisine, Bostancı Hacı Ali Efendi denilirdi.
Bir gün Hacı Ali Efendi Hazretleri, çarşıda esnafları dolaşırken; karşısına çıkan zamanın müftüsü, o mübarek zâta olur olmadık laflar söyler, hakaretlerde bulunur, kötü sözler sarf eder. Buna karşılık Hacı Ali Efendi Hazretleri, müftüye bir tek kelime dahi söylemez. Müftü Efendi, o kadar lafı saydıktan sonra yanından ayrılır ve çarşıda yürümeye devam eder.
Bir müddet yürüdükten sonra çarşının diÄŸer köÅŸesinde iki kiÅŸinin kavga ettiÄŸini gören müftü onları ayırtmak ister. Tam bu esnada kavga edenlerden bir tanesi bıçağını çıkararak müftüye saplar ve müftü oracıkta ölür.
Bu hadiseyi hayretle izleyen bazı feraset sahibi esnaflar, Hacı Ali Efendi Hazretlerine;
─Efendim, keÅŸke adam size hakaret ederken; siz de ona birkaç söz söyleseydiniz. Ama siz sükût ettiniz. Siz razı olsanız da, Kudretullah’ın gücüne gitti ve dostunun intikamını aldı, diye hadisenin manevi boyutunu müÅŸahede etmiÅŸlerdir.
Hacı Ali Efendi Hz.leri, insanlara bir yandan vaaz ve nasihatlerde bulunuyor, diÄŸer yandan Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerinin seyri sülûk’u ile yakından ilgileniyordu.
Hacı Ali Efendi 1950 yılında Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine hilafet vermesine raÄŸmen, Hacı Mustafa Efendi Hazretleri bu görevin çok zor olduÄŸunu bildiÄŸi için, vefat edeceÄŸi zamana kadar kimseye söyleyememiÅŸti. Bu mübarek vefat etmesine yakın, Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerini yanına çağırtır ve Ona;
─Evladım, birkaç kiÅŸiyi çağır, ÅŸahit olarak burada bulunsunlar, der.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri o söylediÄŸi kiÅŸileri çağırmaya gidip geldikten sonra bir bakar ki; mübareÄŸin yanında 80–90 kiÅŸi kadar insan toplanmış. Hacı Ali Efendi, Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine dönerek:
─OÄŸlum, ben sana bu kadar adam çağır demedim,diye söyler. Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri de, üstadına:
─Efendim, ben sadece sizin söylediklerinizi çağırdım. Bu insanlara gelmesini ben söylemedim, der.
Bostancı Hacı Ali Efendi Hazretleri, ağlamaya başlar ve:
─Evladım Mustafa! KeÅŸke bu görevi sana vermeseydim. Seni çok seviyorum. SevdiÄŸimden aÄŸlıyorum. Senin iÅŸin çok zor, deyip, arkasından ÅŸöyle devam eder:
─Evladım Mustafa Efendi! Bakır leblebi hiç yutulur mu? Yutulmaz ama yutacaksın. DerviÅŸlerde hata aramayacaksın. Zira derviÅŸlik yolu çok ince, çok zor. Ahir zamanda ÅŸartların zorluÄŸu da eklenirse bu devlete ermek pek mümkün deÄŸildir…
Hacı Ali Efendi, Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine 1958 yılında bu manevi görevi devrettikten sonra Cenab-ı Hakka yürümüÅŸtür. Allah, makamlarını Âli kılsın. Fuyüzatı Rabbaniyelerini üzerimizden eksik etmesin. Âmin.
Hacı Mustafa Efendi Hazretleri Ä°stanbul’a aralıklarla gider gelirdi. O dönemin NakÅŸibendî Åžeyhi MürÅŸid-i Kamil Hacı Ali Haydar Efendi (ks) Hz.leri ile her gittiÄŸinde muhakkak görüÅŸür, sohbet eder, manevi istiÅŸarelerde bulunurdu. Hacı Ali Haydar Efendi Hz.leri vefatına yakın Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hz.lerini yanına çağırır ve kendisine;
─ Mustafa Efendi bizim dergâhımızda kimse yetiÅŸmedi. Onun için bizdeki manevi emanetleri de sana tevdi edeceÄŸiz, demiÅŸler ve Hacı Mustafa Efendi Hz.leri böylece Hacı Ali Haydar Hz.lerinden Manevi emanetleri teslim almış ve Evrad-ı Åžerife dâhil etmiÅŸtir.