KONULAR

Bilal Baba

Muhammed Bilal Nadiri Hazretleri Gaziantep ilinin Islahiye ilçesinde o günkü ismiyle Erikli Belen Köyünde,1895 yilinda dünyaya seref vermislerdir. Babasi Abdullah Efendi, zengin ve esraftan bir zat idi. Abdullah Efendinin önceki hanimindan çocugu olmadigi için tekrar evlenmis, ondan da çocugu olmamistir. Abdullah Efendi bunun üzerine Allah-u Teala’ya kendisine hayirli bir evlat vermesi için dualar etmis, koyunlar kestirmis, fakir fukaraya dagitarak hayir ve hasenatta bulunmus. Nihayet Hak Teala ilk hanimindan bir erkek evlat vermistir.

Çocugun ismini zamanin alimlerine danismis, onlarda Peygamberimiz ve onun serefli müezzini Bilal-i Habesi Hazretlerinin ismini vermeyi uygun görmüsler ve ‘’Muhammed Bilal’’ ismi verilmistir.

Babasi egitimiyle yakindan ilgilenmis, küçük yasta Kuran-i Kerim’i ögrenmistir. On bes yasinda babasini kaybedince ailenin geçimi üzerine kalmistir. Bir yandan çesitli islerde çalisirken, diger yandan da içinde olusan kemalat arzusu sebebi ile derin tefekkürlere dalmakta, bunun için kendisini Hakk’a vasil edecek kamil bir seyh aramaktadir. Antep, Maras ve bir çok illerdeki seyhlere gider fakat kalbini mutmain edecek bir seyh bulamaz. Daha sonralari Sivasli Osman Efendi isminde bir dervisle karsilasir. Birlikte kamil bir seyh bulmak için Sam’a, Halep’e ve Bagdat’a giderler ama uygun vasifta birini bulamazlar. En son Hulefa-i Kadir’den Seyh Hafiz Ali Efendi’ye gider büyük zat Bilal Nadir Hazretlerine:

-Evladim Bilal, senin maneviyatin Veysel Karani Hz.lerine benziyor, maneviyatini ben tartamiyorum. der.

Artik bundan sonra Muhammed Bilal Nadir-i (ks) Hazretleri sürekli olarak, Antep’te bulunan Hz. Peygamber (sav)’in güzide ashabi ve sancaktari Ukkase (ra) Hazretlerinin türbesine gider. Vaktinin büyük bir kismini Ukkase (ra) Hazretlerinin yaninda zikir, ibadet ve tefekkür ile geçirir, sürekli gözyasi döker.

            Ukkase Hz.leri Rasulullah (sav) Efendimizin yaninda Bedir Savasi’na katilmis, savas esnasinda kilici kirilinca Efendimiz ona hurma dali vermis. Peygamberimizin mucizesiyle hurma dali keskin bir kiliç olmustur. Yasadigi sürece Uhud, Hendek gibi birçok savasa bu kiliçla katilarak, Peygamberimizin nübüvvet mührünü öpme serefine nail olmus ve

 Peygamberimizin :

-Ehli cennetten birini ve cennetteki komsumu görmek dilerseniz bu zata nazar ediniz ve ziyaret ediniz, sözlerine mazhar olmustur.

            Bilal Baba, Ukkase (ra) Hazretlerinin yaninda huzur buluyor, onun maneviyatindan istifade etmeye çalisiyordu. Yine böyle bir gün Ukkase (ra) Hazretlerinin huzurunda iken basiret gözü açilan Bilal Nadir Hz.leri, Ukkase (ra) Hz.lerinin maneviyati ile tanismis ve tek gayesi olan Allah’a kulluk makamina ulasabilmek için nefsi ile çetin bir mücadeleye girmistir.

            Gavs-ul Azam Seyyit Abdulkadir-i Geylani (ks) Hz.leri tarafindan manevi terbiyesine devam edilmis, kendisine Gavs-ul Azam tarafindan nasil yatacagini, nasil uyuyacagini ve nasil çalisacagini dair uzun uzadiya edep ve adap ögretilmistir. Bundan sonra Bilal Baba, yedi yil tuzsuz arpa ekmegi yiyip riyazetle mücahade etmis. Yedi sene riyazetten ve kirk günlük çileden sonra kendisine manevi fetihler ihsan edilmistir.

            Peygamber (sav) Efendimizin Veysel Karani’yi (ra) manevi olarak yetistirdigi gibi, Ukkase (ra) Hz.leri de Muhammed Bilal Nadir-i Hz.lerini yetistirmistir. Rüyalarinda Peygamberimizi, Cihari yâri Güzin’i, büyük velileri görerek onlardan da aldigi feyiz ile kisa zamanda kendisini yetistirir ve kamiller arasina girer. Rasulullah (sav) tarafindan ‘Nadir’ ismi verilmistir. Böylesi zatlarin ender yetismesinden dolayi bu isme layik görülmüstür. Seyyid Abdulkadir-i Geylani,Muhammed Bahaeddin Naksibendi ve Seyyid Ahmed-i Rufai Hz.lerinden ders vermeye yetkili kilinmistir.

            Bilal Nadir (ks) Hz.leri, yasadigi müddet Hakkin hâkimiyeti için çalismis, insanlarin islahi için gayret göstermis. Pek çok sarhosun hidayetine vesile, birçok ruh hastalarinin ve devasiz hastaliklara müptela olmus zavallilarin sifa bulmasina vesile olan, kirik kalplerin, yikik gönüllerin mimari olmus bir gönül sultani idi.

Üstadimiz Abdullah Gürbüz (ks) Hazretleri, Bilal Nadir Hz.lerinin manevi terbiyesi altinda yetismeye baslamis, her hal ve hareketiyle Verese-i Peygamber olan üstadina tam bir teslimiyet örnegi göstermistir. Bilal Nadir Hz.leri de ondaki cevheri görüp; kendisi vefat ettikten sonra kamil bir üstada gitmesini ve bu sekilde Allah’a vasil olacagini isaret etmistir.

Bilal Nadir Hz.lerinin birçok kerametleri vardir, biz burada bir kaç tanesini nakledelim insallah:

 Bilal Nadir Hazretleri Konya’ya, Mevlana Hazretlerini ziyaret etmek için geldiklerinde birkaç kisi ile beraber otele yerlesirler. Bir müddet istirahat ettikten sonra Mevlana Hazretleri’ni ziyaret etmek için yürüyerek türbeye dogru yaklasirlar. Tam bu esnada karsilarina, uzun boylu, sakalli, baba yigit bir insan gelir. O gelen kisi Bilal Babanin yanina, bir erin generale karsi saygisi nasil olur ise, o sekilde yaklasir saygida kusur etmeyerek söyle der;
           -Efendim, Mevlana Hazretleri buyurdular ki; 

“Üstadim Sems Hazretlerini ziyaret etmeden bizi ziyaret etmesinler. Önce O’nu ziyaret etsinler, daha sonra bizim yanimiza gelirler, Insallah”        

Bunun üzerine Bilal Baba o gence;

“Peki” der ve önce Sems Hazretlerini ziyaret etmek için camiye girerler. Orada iki rekât namaz kildiktan sonra türbe-i serifleri caminin içerisinde olan Sems Hazretlerinin sandukasinin yan tarafindan asil yatmis oldugu kuyuya geçisin kilitli kapisina yönelirler.

Bu arada Caminin hizmetinde görevli olan Ömer Efendiye, Bilal Babanin dervislerinden bir tanesi söyle der:

-Biz, Sems Hazretleri’ni ziyaret etmeye geldik. Üstadimiz Bilal Baba ziyaret etmek istiyor, kapiyi açar misiniz?

Ömer Efendi de o dervise:

─Buranin anahtari bizim elimizde degil, belediye tarafindan kilitlenir. Onlar anahtari götürür, temizlik günlerinde anahtar gelir, biz de temizleriz, der.

Bu arada Bilal Nadir Hazretleri bir iki saniye gibi kisa bir süre gözlerini yumup, kalbi üzerine huzur eder ve basini kaldirir. O anda kilitli olan kapi, alenen açilir. Bir kapiyi açmak için anahtari çevirdiginde nasil ki, kuvvetli bir sekilde ses çikar ise ayni o sekilde açilir. Camide bulunan herkes bu olanlari saskin bir sekilde seyreder. Caminin hizmetinde bulunan Ömer Efendi de hayretler içerisine düsmüs bir sekilde:

-Bu zât kimdir? diye sorar.

Dervisler de:

-Üstadimiz Antepli Bilal Nadir Hazretleri, derler.

Caminin hizmetlisi Ömer Efendi hayretler içerisinde:

-Efendim, buraya daha önce Medine’den Haci Ali Riza Kasikçi Efendi, Sivas’tan Ismail Hakki Efendi, Istanbul’dan Süleyman Hilmi Tunahan Hoca Efendi, Mahmut Sami Efendi, Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri geldiler. Fakat ben böyle açik, saçik bir kerameti hiçbirisinde görmedim, diyerek aglamaya baslar. Mübaregin bu kerametine camide bulunan herkes sahit olmuslardir. 

 Yine Bilal Baba’nin dervislerinden soför olan bir kisi, bir kafileyi geziye götürürken Nur daginda bir ara direksiyon hâkimiyetini kaybedip otobüsü kaydirir ve daga dogru kayarken, soför sadece “DAHILEK” deme firsatini bulur. O esnada otobüsün ön caminda bir el belirir. Içeride bulunan kirk, kisi de eli görür. Daha sonra Bilal Baba soföre;
            “Korkma evladim geri geri sür” der ve kurtulmalari imkânsiz bir kazayi Allah’in izni, evliyasinin himmeti ile atlatirlar. Otobüsün içindekiler soföre;

-Kaptan, sen bir ara DAHILEK diye bagirdin. O anda camda beliren el kimindi? Allah askina söyle, derler; Soför söyle söyler;

-O benim Üstadim Antepli Bilal Nadir Hz.leridir. Siz sadece elini gördünüz. Ben ise buraya geldigini bize yardim ettigini gördüm, deyince; Otobüsün içerisindekiler soföre;

-O halde bizi önce O mübarek zâtin yanina götür. Kendisi ile muhakkak tanismak istiyoruz, derler. Soför yolunu degistirip Antep’e dogru yönelir. Bu arada Bilal Baba Hz.leri Antep’te, tarlasinda ekin ile ugrasirken, yanindaki dervislerine;

-Çalismayi birakin. Bugün misafirlerimiz gelecek, hazirlik yapin buyururlar. Pilavlar pisirilir ve bir müddet sonra kirk kisilik kafile Bilal Baba Hz.lerinin dergâhina gelir. Orada bulunan kirk kisi de Bilal Baba’ya intisap edip dervisi olurlar.

Antepli Bilal Nadir Hz.leri, himmeti bol, kerameti açik, esine az rastlanir, nadirattan güzide Evliyaullahtandir. Hatta bir sohbetlerinde söyle söylemislerdir;

“Bizden; zorda kaldiginizda, sikistiginizda, Himmet istediginizde eger yetisemezsem; ben sizin degil merkeplerin seyhiyim” diye söyler, Indi Ilahideki kiymet ve nazarinin ne denli çok olduguna dikkat buyururlardi.

Bilal Nadir Efendi Hazretlerinin bizim bildiklerimizin yaninda, daha bilmedigimiz birçok vakif olamadigimiz kerametleri vardir. Allah(cc) bu kerametleri görüp feyiz alanlardan ve bu yolun yolcularindan eylesin, insallah.

Bilal Baba (ks) Hazretleri yetmis dört yillik ömrü hayatinda Hakkin yilmaz sesi, garip kimselerin siginagi, vatan ve milletin saâdet membai olmus. Yüzüne bakildiginda Allah ve Resulü hatira gelir. Allah’in rahmetinden ümit kestirmez, azabindan emin kilmaz, Sadik ve Salih bir zât idi.

Her fani gibi O da yetmis dört yillik serefli bir hayatin ardindan dar-i bekaya intikal etmis, vefat tarihi 22 Aralik 1969 yilidir. Allah, yüce velinin himmetine cümlemizi nail eylesin. Insallah…