Hoşgeldin Ya �ehri Ramazan

Uyanın ey erenler Ramazan’dır bu gelen

Gönle sürur, kalbe nur, cisme candır bu gelen

Gökleri aralayan ses duyulur meçhulden

Hem zikirdir, hem Kur’an hem ezandır bu gelen

Kıymetli Kardeşlerimiz!

Ahir zaman ümmetinin dilinde bir söz dolaşır durur; zaman çok hızlı akıyor yetiÅŸemiyoruz diye.

Sanırım söz konusu Ramazan ayının geliÅŸi olunca içten içe seviniyoruz zamanın hızlı akışına ve Ramazan ayının yeniden hanelerimize gönüllerimize geliÅŸine.

Son Ramazan ayı ne kadarda hızlı gelip gitmiÅŸti öyle. Hüzünle arkasından bakakalmıştı çoÄŸumuz. O kutlu misafiri yine hakkınca ağırlayamadık kaygısı ile bayrama eriÅŸmiÅŸtik çoÄŸumuz belki de.

Kim bilir kaç yıldır hep böyle oluyordu; Bizi arkasında, elimiz böÄŸrümüzde bırakıp gidiyordu. Camilerden, minarelerden bir çığlığa, bir içli aÄŸlayışa dönüÅŸen elvedalarla uÄŸurluyorduk onu. Bir daha gelir miydi, daha doÄŸrusu bizimle bir daha buluÅŸur muydu acaba? Ya da asıl dert ettiÄŸimiz;

“O gelirdi de bizi bir daha bulur muydu? Biz buralar da olur muyduk?”

Derken, iÅŸte geldi yine, çok ÅŸükür. Bereketiyle, feyiz ve ruhaniyetiyle gölgesi üzerimize düÅŸtü yine. Kalplerimizde tarifi imkânsız bir kıpırtı, evlerimizde tatlı bir telaÅŸ geldi.

Binlerce kez ÅŸükürler olsun ki Rabbimiz lütfetti de yine eriÅŸtirdi bizi Mübarek Ramazan ayına. Bizi arındırmak, paklamak için bir fırsat daha verdi bize Rabbimiz. Günahlarımızdan piÅŸman olmak, hatalarımızı tamir etmek, daha doÄŸrusu kendimize çeki düzen vermemiz için yeni bir sayfa daha açtı önümüze. Affedici ve bağışlayıcı olan Rabbimiz yine merhamet etti bizlere…

Ramazan-ı şerifin gelişine sevinmek, bir iman belirtisidir. Hayatında onun hatırına, o geldi diye değişiklik yapanlara Ramazan ayı, rahmetler yağdırır, bolluk ve bereket getirir ki ancak onun kıymetini bilen, onu hakkıyla karşılayıp ağırlayanlar, ondan hakiki anlamda istifade edebilirler.

Ancak bu yıl buruk geldi Ramazan Ayı. Malumunuzdur ki; yaÅŸadığımız salgın hastalık sebebiyle alınan tedbirler kapsamında camileriz ve dergâhlarımız kapılarını cemaatlere açamayacak, toplu ibadetler yapılamayacak. Ramazan ayının mübarek ikliminin en önemli parçalarından olan teravih namazlarımızı ne yazık ki camilerimize, dergâhlarımıza gidip kılamayacağız.

Peki, camilerimiz dergâhlarımızın kapıları bize açılmayacak diye biz sadece bu aya özgü teravih namazlarımızdan ve onun sevabından mahrum mu kalacağız? Elbette hayır kardeÅŸim!

Ramazan ayı rahmet ayıdır. Bir fırsat ayıdır. Bir hasat zamanıdır. Gündüzünü oruçla, gecelerini de teravih namazı ardından zikirle geçireceÄŸin manevi bir iklimdir.

Dinimiz cemaat olmayı, cemaatle namaz kılmayı teÅŸvik etmiÅŸtir. Ancak bu sene bir istisna yapalım. “…evlerinizi namazgâh yapın, ibadetlerinizi tam yapın , ” (Ey Musa! Bu emri yerine getiren) mü’minlere (takip ettikleri ve mazhar olacakları kurtuluÅŸu) müjdele! [1] ayeti kerimesinin fehvasınca evlerimizi birer mescite çevirelim inÅŸallah. Ä°badetleri tam yapma gayreti bizi bu neticeye götürecektir biiznillâh…

Ailecek yatsı namazlarımızı kıldıktan sonra her iki rekâtta selam vermek suretiyle teravih namazlarımızı ihya edelim. Teravih namazı erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekkede’dir.[2]

Peygamber Efendimiz ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: “Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için ramazan gecelerini ibadetle geçiren (teravih namazını kılan) kimsenin geçmiÅŸ günahları bağışlanır.” [3]

Akabinde topluca zikrimizi yapalım. Bu aya mahsus üç aylar dersimiz olan tövbeyi istiÄŸfarı çokça çekelim.

 "Allah'ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, 'Gelin, gelin bulduk' diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler. Ardından o meclisin etrafında çepeçevre otururlar. Kanatlarını dünya göÄŸüne kadar gererek orayı kuÅŸatırlar…..”

Bu Hadis-i şerifte bahsedilen o topluluk neden hane halkımız olmasın.

Erkek evlatlarımızı cemaatimize imamlık yapmaya teÅŸvik ederek namaz kıldırma konusun da talim yapmalarına fırsat verelim. Kâh onlar imam olsun biz cemaat, kâh biz imam olalım onlar cemaat… Namaz kıldırabilecek donanıma sahip deÄŸillerse müezzinlik vazifesini verelim ki kendini bu atmosfer de vazifeli hissetsinler. Mukabele yapacaksak ki yapmalıyız, evlatlarımızın okumasına fırsat verelim onlar okusun biz takip edelim, bu yıl hocamız onlar olsun. Unutmayalım ki her Müslüman dininin görevlisidir..

Her ÅŸerr de bir hayır vardır diye düÅŸünelim; korona virüse yönelik tedbirler kapsamında camilerde cemaatle namaza verilen ara, evlerin mescide çevrilmesi ve manevi baÄŸları kuvvetlendirme fırsatına dönüÅŸtürülmesi için bir vesiledir inÅŸallah. Evlatlarımızla eÅŸlerimizle birlikte Allah’ın rahmetini hanelerimize çekelim. Ramazanın manevi atmosferine ailece girelim bu sene.

YaÅŸadığımız bu olumsuzlukları fırsata çevirelim. Aile içi eÄŸitime önem verelim. Bir ÅŸekilde ihmal ettiÄŸimiz ailemizi bu ramazanda ihya edelim. Ramazan da uzak kalan çevremizdeki ne kadar insan varsa bu manevi iklimden hep beraber yararlandıralım.

Ä°çinde birlikte yaÅŸadığımız hânemizin halkı ile evimizde bir araya gelip, tevbe istiÄŸfar etmek, salât-ü selâm okumak, kelime-i tevhid okumak, Allah’ı ism-i ÅŸerifiyle zikretmek, Kur'ân-ı Kerim okumak hiç zor olmayan mükafatı ise bir o kadar büyük olan ibadetlerdir. Bugüne kadar bunu ihmal ettiysek, ÅŸu mübarek ayın için de az bir zaman ayırmak suretiyle evlerimizi Cennet bahçesine çevirebiliriz ve böylece evlerimiz, Cenâb-ı Hakk'ın övdüÄŸü evlerden biri hâline gelir: 

“Bir nice evlerde ki, Allah-ü AzîmüÅŸÅŸan o evlerin yükseltilmesine ve içlerinde (mübarek) isminin zikredilmesine izin vermiÅŸtir. O evlerde kendisi için sabahleyin ve akÅŸam üstleri tesbihte bulunurlar.”[4]

Ayeti kerimede , "Allah'ın izin verdiÄŸi evlerde" diyor. Caddede, sokakta, kahvede ya da camide demiyor. Çünkü ev, Müslüman ferdin gözünü açtığı, imanla, amelle ve ahlakla tanıştığı ve yaÅŸadığı ilk yerdir. Anne ve babanın örnek davranışlarıyla insana Allah'ı hatırlatan ilk yer, evdir.

Allah’ın (cc) rızasına uygun niyet ve faaliyet içerisinde olmak, evlerimizi yeri geldiÄŸinde bir mektebe yeri geldiÄŸinde bir mescide çevirecektir. Ve bu manevi hava yediden yetmiÅŸe hepimizi kuÅŸatacaktır.

Üstad Necip Fazıl’ın dediÄŸi gibi “Dışa mıhlanmıştı gözler, içe bakış kalmamıştı” Ä°çimize ve hanemize bakmamız için verilen bu fırsatı can-ı gönülden deÄŸerlendirelim inÅŸallah…

Bu sene belki mahyalar ile ışıklandırılmış camilerimizi göremeyeceÄŸiz ancak gelin gönül mahyamıza ÅŸunu yazalım;

HoÅŸ geldin ya ÅŸehr-i Ramazan

HoÅŸ geldin yeryüzüne

HoÅŸ geldin hanelerimize

HoÅŸ geldin günahkâr gönüllerimize!

Ramazan ayında Müslüman nasıl hareket etmelidir?